‘At izinden it izine ve iz bırakmadan yürüyenlere’

Son dönemde sayın Cumhurbaşkanı’ndan başlayarak en alttaki yetkililere kadar herkes at izinin it izine karıştığı konusunda fikirlerini beyan ediyor. Aslında bu fikri ifade edenler de oldukça haklılar. Benim onların bu söylediklerine ekleyeceğim birkaç konu var.

Bu ülkede ve birçok ülkede at izi it izine hep karışır. Daha doğrusu puslu havanın yaratılmasındaki asıl amaç zaten budur. Kaos ortamında insanların güven duygularının zedelenmesi için bu tür seçenekler özellikle icra edilir. İzler karıştıkça insanların olayların gidişatı ile ilgili olarak kaygıları da artmaya başlar. İnsanların devlete karşı bağlılıklarını etkileyecek konular güven, adalet ve mal emniyetidir. Bu üç kavram ilk devletin kurulduğu günden beri hiç değişmemiştir. Bu kavramlar konusunda yaşanacak sıkıntılar gündelik hayatın olağan akışında değişikliklere yol açar. Bu değişikler ise sistemi kendi içinde kilitlemeye başlar. Yani herkesin anlayacağı şekilde ifade etmek gerekirse , bu üç öge motorun doğru çalışması için gereken yağ gibidir. Yağ olmadığında motor önce ısınmaya sonra da yatak sarmaya başlar.

***

Aslında at izini it izinden ayırmak zor değildir. Ama kripto bir örgütle uğraşıyorsanız bu işlemin kolay olduğu söylenemez. Burada işte her kesimin puslu havayı dağıtmak için devreye girmesi gerekir. Bu işin tek çözümü devleti çıplak hale getirmeden şeffaf hale dönüştürmektir. İnsanların kafaları karıştığında danışacakları sivil toplum örgütlerine , adaletin doğru ve hızla tecelli ettiğine dair örneklere ve gelecek öngörülerine ihtiyaçları vardır.

TSK’da bulunduğum dönemde arkadaşlarımla dağda zaman zaman sohbet ederdik. Oradan doksanlı yılların o keşmekeş ortamına bakardık. Hangimizin işi daha zor diye konuşurduk. Karşımızda mayın , terörist ve doğanın her türlü handikapı ile boğuşurken kendimizi daha şanslı hissederdik. Çünkü sırt sırta verdiğimiz bir arkadaş grubumuz vardı. Dağda karşımıza çıkan terörist de belirgindi. Yani at izi ile it izi çok nadir karışırdı.

Şimdi gelelim en korktuğum iz türüne. Yani izini belli etmeden yürüyenlere. Herkes itlerin özellikle izleri karıştırdığını düşünse de asıl izleri karıştıranlar iz bırakmadan yürüyenlerdir. Çünkü onlar ellerindeki çalı süpürgesi ile izleri karıştıra karıştıra ilerleyenlerdir. Asıl itleri üzerimize salan da, organize eden de bunlardır. Onları ortamda hiç görmediğiniz için hayalet gibi aramızda dolaşırlar. Hiç dikkat çekmeyen yerlerde ve aşırılık göstermeden aramızda yaşarlar. Sistemin kilitlenmesi için yapmaları gereken tek şey yağın dışarı akmasına yol açacak deliklerin açılmasıdır. Delikler o kadar ufaktır ki hiçbirimiz onların farkına varmayız.

***

Farkına varmamız için tek fırsat motordan gelen sesler ve hararetin yükselmesidir. Bunu fark ettiğinizde ise hemen karar vermeniz gerekir. İz bırakmayanlar işte orada tekrar devreye girer. O kritik zamanlarda verdikleri raporlar ile karar vericilerin elindeki o kısıtlı zamanı ellerinden almaya çalışırlar. Sonrası ise malum sonla noktalanır. Ülkenin enerjisi ve kısıtlı imkanı bir kısır döngü içinde döndürülür.

Zor bir dönemden geçtiğimiz kesin. Ama kimsede olmayan yaşanmışlıklara, inanca, azme ve cesarete sahibiz. Bizde olmayan şeyler büyük arızalara engel olacak sensörler (algılayıcılar) ve sistemdeki sıkıntıları yalnızca karar vericilere değil herkese duyurmaya yarayacak alarm zilleridir.

Bunları ise demokrasi seviyemizi yükselterek başarabiliriz.

Ne yaparsak yapalım, referandum sürecinde bizler de elimize çalı süpürgesi alıp tozu dumana katmayalım. Ne itin ne de iz bırakmayanların ekmeğine yağ sürmeyelim.

Şeffaflaşmaya önce vicdanımızdan başlayalım.

YORUMLAR (19)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
19 Yorum