Fabrika ayarları

15 Temmuz’dan sonra yaşananlar, ibret almamız gereken olaylar, geçmişe dönük konuşmalar, siyasilerin geçmişle ilgili söyledikleri, toplumun hafızasını tekrar hatırlatan klasik söylemler… Her birine baktığınızda aslında ayarlarımızın ne kadar da bozulduğunu hep beraber bir kez daha gördük.

Herkes geçmişte yapılan hatalardan bir şekilde ders çıkarmış gibi gözüküyor. O dönemde yaşananlarla ilgili aslında hiç yüzüne bakmadığımız Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk ve diğer konularla ilgili konuştuğumuz, suçladığımız birçok kişi bugün televizyonlarda çok da önemli konularda konuşur hale geldiler. Her biri geçmişle ilgili çok önemli dersler veriyor. O dönem yaşananları bize, toplumsal hafızamıza bir kez daha hatırlatıyor. Neler olduğunu/olmadığını, kendilerine neler yapıldığını çok sakin bir ses tonuyla hatırlatıyorlar. Birçoğu bu suçlamalardan dolayı görevlerinden alındı. Üstüne üstlük uzun yıllar hapiste yattılar. Televizyonda ‘flaş flaş’ veya ‘son dakika’ haberleri ve gazetelerin manşetlerinde herkesin gözü önünde büyük puntolarla linç edildiler. Konuşma yapanların çoğunluğu geçmişte bu tür olaylara maruz kalan kişiler.

İşin ilginci bu insanların bugünkü söylemlerine baktığımızda ne topluma ne de o günlerde yaşananlardan dolayı devlete hırslı olmadıklarını görüyoruz. Sakinler ve değer verdikleri konularda mücadele etmek için kavga yolunu seçmeye de gerek görmüyorlar.

***

Çözüm Süreci’nin konuşulduğu, herkesin birbiriyle helalleşmesi ve yeni bir toplumsal sayfa açılmasının gündeme geldiği günlerde Şırnak’ın uzak bir köyüne gitmiştim. Köyde dikkatimi çeken biri vardı. Bu kişi köyün muhtarıydı. Beni tekerlekli sandalyede karşılamıştı. Çünkü mayına bastığı için iki bacağı kopmuştu. Zaten köy, baskınlar sırasında onlarca şehidin verildiği bir korucu köyüydü. Köyün yukarısında şehitlikleri vardı. O şehitlikte muhtarın kendi ailesinden de onlarca insan yatıyordu. “Çözüm Süreci ile ilgili ne düşünüyorsun. Bir helalleşmeden bahsediliyor, temiz sayfa açalım deniyor” diye sorduğumda bana şu yanıtı vermişti: Ben iki bacağımı kaybettim. Kardeşlerimi kaybettim. Ailemden bazı insanlar hayatını kaybetti. Hatta eşimin karnındaki bebeğimizi kaybettik. Ben bu kadar çok şey kaybettim. Buna rağmen ben hakkımı helal ediyorum. Hakkımı helal ediyorum ki, yeni bir sayfa açabilelim.

***

Ben de haberin sonunda kameraya dönerek şunu söylemiştim: Bu kadar acı çeken insanlar eğer haklarını helal edebiliyorlarsa biz neden edemiyoruz...

Çok ilginçti. Herkes neyi kaybettiğini bilmiyor ve aynı hırsla devam ediyordu. Oysa bu mücadele içerisinde zarar görenler bir şekilde sağduyunun, kavganın ne olduğunu en net bilenlerdi. Bu nedenle sakin ve vakur bir şekilde olayları değerlendirebiliyorlardı. Evet, o gece, yani 15 Temmuz Cuma gecesi 78 milyon olarak çok kötü bir şekilde, darbeciler, cuntacılar ve bu ülkeye gerçekten zarar vermek isteyen insanlar tarafından hırpalandık. Evet, 78 milyon insan ilk defa bu kadar ağır tahrip edildik. Ama bunun sonucunda şunu gördük ki, geçmişe dönmez, geçmişte yaptığımız hataları bir kez daha olsun tekrarlamazsak aslında biz toplumsal olarak birbirimizle çok iyi bir şekilde barışığız.

***

Evet… Hepimiz fabrika ayarlarına geri dönmek zorundayız. Bu fabrika ayarları nedir diye sorarsanız; birbirimizi sevmek, birbirimize güvenmek, birbirimize saygı duymak, toplumsal paydanın vatan olduğunu unutmamak... Kastettiğim fabrika ayarları bu. Bu ayarlara döndüğümüzde, bir olduğumuzda birbirimizi çok daha kolay affedebiliyoruz ve aslında acı çeken herkesin yapması gereken şeyi yapıyoruz, birbirimizin omzuna sarılıp ağlayabiliyoruz.

YORUMLAR (23)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
23 Yorum