5.7

Hep olduğu gibi birden!

Ve o beklenmeyen sarsıntının hemen arkasından öğrenilmek istenen rakamın ilanı: 5.7

Hemen sonrasında panik anı geçer geçmez yalan yanlış paldır küldür ortaya atılan kıtırlar, bazan ideolojik arka planlı saldırılar, savunmalar, şişinmeler, destekli desteksiz salvolar, düdük makarnası gibi şişmeler/şişirmeler, şu bu.

Derken felaket tellallarının ve hemen akabinde kurtarıcıların sökün etmesi.

Arada bir uçuşan rakamsal kırıntılar.

Ekranlara uzmanların ve azmanların uçarak yerleşmesi ve ucuzundan bir orta oyununun 5.7’ye uyarlanmış son versiyonu.

“Ben demedim mi” cenahı ile “efendim söylüyoruz ama”cıların bitmeyen cevizlemeleri.

Kimi goygoycuların “bu gece deprem olacak, eve girmeyin” fişteklemeleriyle yorgan döşek parkları dolduran ahali…

Nedir? Depremdir. Olan olacaktır.

İnsanın boyunu aşan şeyler vardır, deprem onlardan biridir.

Ama insana akıl verilmiştir, yoksa bazılarına verilmemiş midir? Hayır, verilmiştir. Alınacak tedbirler yüzlerce defa açıklandığı üzere bellidir. Bu tedbirler alınmıştır veya alınmamıştır. Alındığında da, alınmadığında da sonucu yine açık olup, meselenin etrafında boş boş konuşmanın bir anlamı var mıdır? Yoktur.

Bilimin pabuçlarının ideolojik ağızlı ruhbanları sabaha kadar tınlasa da yoktur, tınlamasa da.

Bir Cem Karaca şarkısı şöyle başlar: “Deprem sonrasıdır/ Yalnız sağlam binalar ayakta kalır/ Bidanem.”

Lamı cimi olmayan şeylerden biri de depremdir. Lâkin bu katakullicilik oynamayı pek seven toplumda pek çok şey gibi depremin binalarda, kafalarda oluşturduğu çatlaklar da şöyle bir sıvanıp boyanıp rutine devam edilecektir.

Ama şey… Nereye kadar?

Sarsıcıydı

Yuvasında kendi halinde çalışan bir karıncaya belki saatte bir deprem korkusunu yaşatıyoruz. Kendi ayaklarımızla yapıyoruz bunu. Farkında mıyız? Sanmam.

Belki bir çocuğun hayallerini sarsıcı cümlelerle defalarca yıktık? Kaç şiddetindeydi ölçebildik mi?

Biz de sarsıldık ama uyanabildik ve bugün de ölmediğimizi anladık. Hem de yaşattığımız bütün depremlere karşın. Binaenaleyh Allah çantanızın içinde ne olduğuna değil kalplerimizde ne olduğuna bakacak o yüzden tehlike anında repeat after me ‘Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne...’

Bir hekim bakışı

Hem hekim, hem de edebiyatçı kimliğiyle tanıdığımız şair Hüsrev Hatemi Hocamız depremden sonraki hay huy içinde câlib-i dikkat bir tivit attı:

‘Her deprem Kur’andaki Kıyamet tasvirinin simülatörle gösterilmesi gibidir” yeryüzü, sarsıntılarla hareketlendiğinde, yeryüzü üzerindeki ağırlıkları fırlattığında, İnsan neler oluyor diye haykırdığında, kaçacak yer neresi dediğinde.”Şiddetli depremler bu duruma benziyor tamamen.’

Dişlerimiz Arasındaki Ceset

Biz şehir ahalisi, kara şemsiyeliler!

Kapçıklar! Evraklılar! Örtü severler!

Çığlıklardan çadır yapmak şanı bizdedir

Bizimdir yerlere tükürülmeyen yerler

Nezaketten, haklılardan yanayızdır hepimiz

Sevinmemiz çapkıncadır, ağlatır bizi küpeşteler

Yaşamak deriz -Oh, dear- ne kadar tekdüze

Katliamlar ne kötü be birader

Güneş neredeysek orada bulur bizi

Ya cünup ve yalancı veya miskin ve ülser

Falımız neyse çıksın diye açarız indeksleri

Sayılar bizi bulur, o ayıp işaretler

Saframızla kesemizi birleştiren anatomi bilgisi

Hadım tarih, kundakçı matematik, geri kafalı gramer

Evet bunlar gizlice örgütlenerek alnımıza

Verem Olmak Üretimi Düşürür ibaresini çizer

Biz şehir ahalisi, üstü çizilmiş kişiler

Kalırız orda senetler, ahizeler ve tren tarifesiyle

Kimbilir kimden umarız emr-i b’il-ma’ruf

Kimbilir kimden umarız neyh-i ani’l-münker

Bize yalnız oğulları asılmış bir kadının

Memeleri ve boynu itimat telkin eder

İsmet Özel

19-09/27/ekran-resmi-2019-09-27-234959.png

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum