Ayıp

Modern hayat felsefesi sadece doğal çevre, canlı türleri gibi dünyamızın maddi değerleri için riskler üretmiyor; insanlığın yüzlerce yıl boyunca koruyup geliştirdiği, insan ve toplum tanımının birer unsuru haline gelmiş bulunan manevî ve kültürel değerleri de tahrip ediyor. Küreselleşme, göçler, özellikle son yıllardaki dijital iletişim gibi olgular nedeniyle kimlik değerlerimiz, terbiye ve nezaket kurallarımız, giderek kaybolmaktadır. Bireysel kişiliğimizin, ailevi ve toplumsal yapımız ve kimliğimizin vazgeçilmezleri olan bu değerlerimizden biri de ayıp telakkimiz’dir.

İslâm kaynaklarında ayıp kavramı, genellikle, Müslüman toplumun müşterek ahlak yasalarına ve çoğunlukla ahlâkî temellere dayalı muaşeret kurallarına aykırı olan, bu nedenle de sosyal çevrenin yadırgayıp kınamasına yol açan davranışlar için kullanılır. Daha profan bir alan olan moda’yla uyumsuz tutumlar da ilgili çevrelerce ayıplanabilmektedir. Ancak geleneğimizde ayıp kavramı özellikle ahlak ve muaşeret kurallarına aykırı davranışları ifade eder.

***

İslâm ahlâkının klasik kaynaklarında ayıp, çoğunlukla “uyûbü’n-nefs” (nefsin/kişinin ayıpları, kusurları) şeklindeki başlık altında geçer ve bütün ahlâkî kusurları içine alır. Ayıp sayılan davranışlar, genel kabul görmüş, faydasına inanılmış ve gelenek halini almış bulunan toplumsal kuralların ihlâline yol açtığı için -hukukî yaptırımı bulunmasa bile- ayıplama, kınama gibi sosyal yaptırımlarla karşılaşır. Bunlar, ahlak kültürümüzde haya ve ar kavramlarıyla anılan erdemlere sahip insanda utanma ve pişmanlık duyguları doğurur; bu sonuncular da o insanı bir tür oto-kontrol ile ‘nefsinin ayıpları’nı görüp düzeltmeye yöneltir. Bu süreçte kişi, tecrübelerden faydalanarak kendini sürekli eğitir ve geliştirir. Hz. Peygamber, “Bütün insanlar hata yapar; hata yapanların en hayırlısı hatalarından dönenlerdir” anlamındaki hadisiyle bu eğitimin ve gelişimin dindeki değerine işaret etmiştir.

Kültürümüzde bir tür ahlak psikolojisi olarak ele alınan “ma‘rifetü’n-nefs” (kendini tanıma), ahlâk eğitiminin ilk ve en önemli aşaması kabul edilir. Zira eski ahlak düşünürlerimize göre “insan kendini tanırsa ayıplarını da tanır, onları gidermesi kolaylaşır ve kendi eksikleri, kusurları yüzünden başkalarına kızma durumuna düşmez” (Gazâlî [ö.m. 1111]). Böylece “kişinin kendini bilmesi, kusurlarını tanıması toplumsal barış ve uzlaşmaya da katkı sağlar” (Mâverdî [ö.m. 1030]).

***

Gazâlî, nefsin ayıplarını tanımanın ve gidermenin başlıca yöntemlerini şöyle sıralar: 1. Gizli kusurları sezebilen, bilgili, basiretli model şahsiyetlerden faydalanmak; 2. Zeki, dürüst, ayıplarımızı görecek ve düzeltmemize yardımcı olacak dostlar edinmek; 3. Sevmeyenlerimizin bize yönelik eleştirilerini, ayıplarımızı görüp düzeltmek için fırsat bilmek; 4. Başkalarında gördüğümüz ayıpları kendimizde de aramak.

Bunlardan son üçü, özellikle ahlak filozofu olarak bilinen İbn Miskeveyh’in (ö.m. 1030) Tehzîbü’l-ahlâḳ (ahlakı arındırma) adlı kitabı gibi başka kaynaklarda da yer alır. İbn Miskeveyh ikinci yöntemi Grek düşünürü Galen’e (ö. 200 [?]) nispet eder. Fakat kendisi, Yakup el-Kindî’nin (ö.m. 866) muhtemelen kaybolmuş bir eserinden naklettiği 4. yöntemi ötekilerden daha faydalı görür; ayrıca, “Işığıyla ayı aydınlatan güneş gibi biz de erdemlerimizle başka insanlara yararlı olmalıyız” anlamındaki sözü dolayısıyla Kindî’yi takdir eder.

İslâm ahlâkçıları, ilgili ayet ve hadisleri de delil göstererek, insanların, başkalarının haklarına zarar vermeyen ayıp ve kusurlarını araştırıp ortalığa yaymayı ahlaka aykırı görmüşler; ama ayıp sayılan davranışları alenen işlemenin de gizlisine göre daha kötü olduğunu, toplumun bu tür davranışlar karşısında duyarlı olması gerektiğini belirtmişlerdir. Hz. Peygamber, uzun bir hadisinde, ayıplar karşısında toplumsal duyarlılığın kaybolmasının doğulacağı ahlâk buhranının sosyal çöküntülere yol açacağına işaret etmiş; hiçbir ayıp Allah’a gizli kalamayacağından, insanın öncelikle Allah’tan haya etmesi gerektiğini belirtmiştir.

YORUMLAR (7)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
7 Yorum