Faydasız ama sansasyonel işler

Kötü ve kendini tekrarlayan yönetimin bariz işaretlerinden birisi, temel problemler dururken yeni problem alanları yaratacak işlere meyletmektir. Popülizm, seçim atmosferi ve özellikle seçmen kitlesini bir arada tutmak ve onlara partilerini desteklemek için gerekçeler verme kaygısı arttıkça böyle hamlelerin sayısı da çoğalır. Mesela, CHP’nin başörtüsü serbestisini ilanihaye gündemden çıkarmak maksadıyla verdiği kanun teklifinin dönüp dolaşıp bir anayasa değişikliği paketine dönüşmesi gibi. Konu, mecraından çıkıp bir siyasi üstünlük fırsatı ihtimaline dönüştüğünde bu kez çaresizce, “Zaten ortada bir yasak kalmamışken ne gerek var yasaya, anayasaya” demeler başladı ama iş işten geçti. Şimdi, gol mü ofsayt mı tartışması eşliğinde başörtüsü yeniden gündemde ve seçime kadar; miting meydanlarında en ateşli propaganda mevzuu olmak üzere. Oldu hatta. Seçimin ertesi sabahı kapanıp gidecek bir konu uğruna büyük kavgalar verilecek. Sadece siyasi hamle arayışından ibaret bir girişim için, hiç de öyle değilmiş gibi söylenen ne sözler işiteceğiz kimbilir? Yasa veya anayasa geçse de geçmese de hiçbir şey değişmeyecek oysa…

Dezenformasyon yasası başlığıyla geçtiğimiz haftalarda Meclis’ten geçen Sansür Yasası da aynı türden bir iştir. Tam bu zamanda Türkiye’nin işine hiç yaramayan, aksine ülkenin başına iş açan ama iktidar için kendilerine yönelen her eleştiriye “yalan” yaftası yapıştırmayı mümkün kılan bir kanun. Muhalefet korkacak, susacak, geri ardım atacak umuduyla; korkmayana da “dezenformasyoncu” yaftası yapıştırmak hevesiyle çıkarıldı. İktidar kendi tabanına herşeyi başarıyla yaptığını, aksi bir şey duyarlarsa da bunu yalancıların yaydığı mesajını vermiş olacak. Tam seçime giderken harika bir fikir!

Tıpkı, anayasa değişikliği için görüşülmesi caiz ama sair zamanlarda hemen kapatılması tavsiye edilen HDP davası gibi. Seçime giderken yerli, milli ve kararlı duruşu göstermek için harika bir fikir de budur. Defalarca kapatılmış ve kapatılması işe yaramak şöyle dursun aksi netice vermiş bir partiyi bir kez daha kapatma arzusuna ne denir ki? Hukuk denmeyeceğine göre veya milletin birliği ve bütünlüğünü asla güçlendirmeyeceğine göre yüksek siyaset mi demek lazım? Her durumda başka isimle oy pusulasında yer alacak ve muhtemelen bu yüzden daha fazla dayanışma oyu elde edecek bir partiyi kapatmak nasıl yüksek siyaset olabilişe… Tekrar tekrar aynı şeyi yapıp farklı sonuç beklemenin faydasız bir örneği ama bunu yapmaktan bıkmayanlar var. Geçtik hukuku ve siyaseti, AK Parti ve MHP tabanını heyecanlandıracak bir icraat da değil ayrıca. Ekonomik krizin konuşulmasına bile mani olamaz…

Sözün bu yerinde “Türkiye’nin çözüm bekleyen ve mesai harcanması gereken bir dizi problemi var” demek gerekiyor ama bunun da zamanı değil maalesef. Bu kadar sene kapağı açılmayan meselelere tam seçime giderken el atılmasını tavsiye etmek faydasızdır. Başkanlık sisteminin -ki çözüm bekleyen meselelerin başında gelir- tabiatı ve mekaniği gereği herhangi bir ciddi mesele zaten çözülemez. Şimdi seçime gidiyoruz diye değil, zaten her günü seçim kampanyasının parçası olan bir sistemde yaşadığımız için. 4,5 yıldır gündemi en çok işgal eden konuların veya icraatların tamamının mutlaka bir seçim yatırımı özelliği taşıması tesadüf değil, sistemin hayati dengesi olan yüzde 50 artı 1’in sonucudur. Başkanlık için gereken bu oyu, bin gayretle topladıktan sonra sandığa nasıl etki yapacağı belli olmayan çözümlere ve projelere heves etmek akıl karı değildir. Velev ki hayati olsun, velev ki Türkiye bu çözümlere mesai harcanmadığı için sıkıntı çeksin.

Hal böyleyken bize de “Ciddi meseleleri çözemiyorsanız bari yeni mesele çıkarmayın” tavsiyesi vermek kalıyor.

YORUMLAR (63)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
63 Yorum