Alışmak istemiyorum zamlara!

Malum bu hafta mini mini birler okulla tanışırken velilerde de okulla beraber tatsız bir telaş başladı. Tatsız diyorum çünkü her şey gibi tekstil fiyatları da inanılmaz derecede artmış durumda. Burada kolaycılığa kaçıp patates ve soğan üreticilerinde olduğu gibi tekstilcileri suçlamak kolay ama kazın ayağının öyle olmadığını az çok piyasanın nasıl işlediğini bilen herkes biliyor.

Şu günlerde, her velinin çektiği ıstırabı az çok ben de kızım sayesinde yaşıyorum. 5. Sınıfa başlayacak kızımın üstünde amblem olan basit bir okul tişörtü 245 TL’den başlıyor, gerisini yazmıyorum bile. Bir zamanlar ülkede, herhalde fakir fukaranın en çok uğradığı mağaza olan LC Waikiki mağazalarındaki fiyatlara insan inanmak istemiyor. İndirim kampanyalarına rağmen fiyatlar oldukça yüksek. Kırtasiyelerde ya da zincir marketlerde geçen yıl bir öğrencinin sene başı kırtasiye ihtiyaçlarını 150 bilemediniz 200 TL’ye alabilirken daha geçen gün sadece 5 deftere 250 TL’den fazla ödedim ve daha geride alınmayı bekleyen birçok malzeme var.

Belki inanmayacaksınız ama kızımla yaptığım alışveriş sırasında moralim o kadar bozuldu ki kendime moral verebilmek adına kendimi meşhur markaların satıldığı mağazalara attım. Tabii ki, orada benim maaşımı tek başına geçen ürünlere baktıkça biraz moral bularak, biraz önce beğenmediğim ve yüksek bulduğum etiketlere ŞÜKRETTİM!..

Sizlere tuhaf gelebilir ama bu gezme sırasında zihnimde ilginç bir tespit belirdi, yanılıyor da olabilirim.

Ölümüne iktidarı savunan bazı kesimlerin özellikle ekonomik krizle ilgili anlam veremediğimiz tutumlarının sebebi sanki kafamda yerine oturdu. Çok uzun yıllardır bildiğim, tanıdığım bazı insanların dün de bahsettiğim lüks kategorisindeki mağazalardan alışveriş yaptıklarını, itibardan asla taviz vermediklerini ve genelde insanları çok da önemsemediklerini hatırladım. Doğal olarak benim gibi alt-orta gelir grubundan insanlara çok gelen rakamlar, bu sınıf için çerez parasından öte olmadığı için genelin yaşadığı yoksullaşmayı anlamaları mümkün değil. Çünkü, dini ya da lâdini olsunlar bu insanların özellikle sonradan görmeleri empatiden yoksun oluyor. Bunun Ak Partili olmakla bir alakası olmadığını da belirteyim. Kardeşimin rahatsızlığı sırasında içeriden maaş avansı çekmek isteyen rahmetli babama “işler kapalı” diyerek avans vermeyen patronu aynı gün hem de babamın yanında hiç utanmadan muhasebeyi arayarak Antalya’ya tatile gidecek kızına, babamın maaşının 4-5 katı harçlık ödenmesini isteyebilmişti. O patron fazla seküler, Allah korkusu yok diyelim, peki bizim dini bütün iş adamlarımız neden milyonlarca çalışanını bile isteye asgari ücrete mahkûm eder?..

Bunları geçtik, diğer bir grup var ki bunlar sevgili Diyanetimizin tavsiyesi ile şükredip, hayatları boyunca fakirlikle imtihan olan ve bundan da pek gocunmayan bir kitle… Bunlar için hayat pahalılığı o kadar sıradan ki fiyatlardaki oynaklık onları çok fazla ilgilendirmiyor. Yaşadıkları fakirliğin daha dibi mümkün değil çünkü… Sinemaya, tiyatroya gitmek, kitap alıp okumak, çoluk çocuk bir lokantada yemek yemek, tatil için ana baba ocağı dışında bir yerlere gitmek vs. gibi dertleri hiç olmadığı için yaşanan pahalılığı çok da önemsemiyorlar, hatta içten içe birilerinin fakirleşmesinden sevinenler de var.

Çok şükür bunların bir kısmı devletimizin sosyal devlet olmanın bir gereği olarak dağıttığı ayni ve nakdi yardımlarla o kadar iyi geçindiklerini düşünüyorlar ki ötesini arzulamak bile gelmiyor ellerinden.

Ve bunların bir kısmı temel motivasyonlarını, Orta Çağ Avrupa’sının ruhban sınıfı gibi lüks ve şatafat içinde yaşayan ama müritlerini ekonomik sınıflarına göre kastlara bölerek bir kısmına parayla cennetten arsa satan; fakir fukarayı da açlık ve sefalete şükrettirerek cennet bileti veren -dejenere bir tasavvuf anlayışı ile sakat din algılarını birleştiren- din bekçilerinden alıyorlar.

Şükretme kavramı bu topraklarda o kadar kötü niyetli kullanılıyor ki, insan bazen çok şaşırıyor. Örneğin memurlara zam gelir sosyal medyada milyonlarca asgari ücretli bu zamları yerden yere vurur. Doktor zam alır öyle, öğretmen zam alır -onu da vermeden sınava bağladılar ama olsun- öyle…

Ekonomiyi çok iyi bilen iktidar da bu kitlenin sözünü dinler gibi son dönemde tüm ülkeyi asgari ücrete mahkûm etmek için elinden geleni ardına koymuyor.

Uzun yıllar önce okumuştum. Fransız Komünist Partisi Sekreteri bir gün Paris’ten bir trene biner. Sekreterin birinci mevkie bindiğini gören bir grup işçi, sekreteri “Biz üçüncü mevkide sen ise birinci mevkide yolculuk yapıyorsun, bu nasıl yoldaşlık?” diyerek protesto ederler. Sekreter hiç bozuntuya vermeden birinci mevkideki kamarasının penceresinden kafasını uzatarak “Beyler, ben sizlerin de birinci mevkide seyahat edebilmeniz için mücadele veriyorum yoksa üçüncü mevkide yolculuk yapmak için değil.”

Kimse kusura bakmasın ama ben bu fiyatlara alışmak istemiyorum çünkü bu fiyatlar adeta bile bile bu hale getiriliyor!..

YORUMLAR (14)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
14 Yorum