Bozuk pusula: Şanghay

Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü ile ilişkiler kurması iyi, fakat bunu Batı’dan uzaklaşarak ve demokratik değerleri önemsizleştirerek yapması yanlıştır.

Rus-Çin eksenli Şahghay’a yöneliş Türkiye’nin tarihi istikametine aykırı olduğu gibi, Türkiye’nin 21. Yüzyılda stratejik önemdeki bilim, teknoloji, kurumlar, hukuk ve diplomasi ihtiyaçlarına da aykırıdır.

Bu iktidarın 20 yıllık tecrübesi de bize şu gerçeği gösteriyor: Hukuk devleti, rasyonel ekonomi ve AB sürecindeki reformlarla 2012 yılına kadar kişi başına gelirimiz 12 bin dolara çıktı… Ama yön değiştirip ideolojik ve otoriter tercihlere yöneldikçe grafik aşağıya gitti, nihayet CB sisteminde krize girdik.

RUS-ÇİN EKSENİ

İktidarın, Batı’dan gelen demokrasi ve hukuk eleştirilerinden rencide olarak yön değiştirmesini Rusya ve Çin ellerini ovuşturarak izliyor. Putin’in danışmanlarından Sergei Markov bunu açıkça ifade etmiştir:

“Şu anda dünya, Türkiye’nin ABD ve AB’nin jeopolitik gölgesinden çıkma sürecini izliyor… Türkiye muhtemelen Rusya’nın stratejik müttefiki olacak ve bunun yanında NATO üyeliğini de koruyacak.” (Sputnik, 3 Nisan 2019)

Türkiye için en kötü fotoğraf böyle olurdu: NATO’da Rusya’nın stratejik ortağı olarak görülen, Rusya’nın gözünde NATO’dan uzaklaşan, yalnızlaşan bir Türkiye!

Batı ile konuşurken “geleceğini Avrupa’da gören” bir Türkiye söylemi… (Erdoğan: 21 Aralık 2021) Ama Şanghay İşbirliği Teşkilatına “tam üye olmak” isteyen bir Türkiye…

İttifakların, standartların, kavramların, değerlerin muğlaklaştığı, günlük ilişkilerle, günlük taktiklerle, ticari ve siyasi swaplarla yürütülen “eksensiz” bir dış politika tablosu!.. Diğer bir deyişle yalnızlık.

Araplarla ilişkilerde de böyle… Sonuç Doğu Akdeniz’de yalnızlık.

Şanghay bozuk bir pusuladır, Türkiye’yi daha fazla yalnızlığa sevk eder.

OTOKRATLAR ÖRGÜTÜ

Şanghay örgütünde, Asya’nın ekonomi ve teknoloji devleri demokrat Japonya ve Güney Kore yoktur. Şanghay, otokrat liderlerin rahat edeceği, insan hakları, basın hürriyeti gibi konuların sorulmayacağı bir örgüttür. İşte, Erdoğan her vesileyle Batı’yı İslamofobi ile suçlarken, bugün Müslümanlara kitlevi olarak en büyük zulümleri yapan Çin ve Hindistan’a tek kelime etmedi.

Kimse de böyle konuları Erdoğan’a sormadı.

Zaten Şanghay iktisat ve güvenlik temelli, “insan hakları” kavramını dışlayan bir örgüttür. 6 Temmuz 2000’de yayınladıkları “Duşanbe Bildirisi”inin 6. madddesinde, “insan haklarını koruma bahanesi ile ülkelerin uluslararası ilişkilerine müdahale”ye karşı olmak diye bir söylem getirilerek insan hakları kavramını dışlamışlardır. (https://cis-legislation.com/document.fwx?rgn=3849)

Hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı gibi kavramlar zaten söz konusu değil.

Türkiye bütün ülkelerle ilişkilerini geliştirmelidir. Fakat ilişki geliştirmek başka, “üye” olmak, kol kola girmek başka…

BATI İLE İLİŞKİLER

Batı ile elbette sorunlarımız var, her zaman oldu… Fakat Türkiye her zaman Batı ile sorunlarını Batı’yla ilişkileri geliştirerek, Batı içinde dostlar kazanarak çözmeyi ihmal etmedi. İslamcılar Abdülhamid’in Almanya ile ilişkilerini, İngiltere ile iyi geçinme çabalarını dikkatle incelemelidir.

Büyük Taarruz’dan önce Mustafa Kemal’in Roma’ya Celaleddin Arif, Paris ve Londra’ya Yusuf Kemal ve Fethi Beyleri göndererek diplomasi yapması, önceden Fransa ve İtalya ile anlaşarak Yunanistan’ın ittifaklar sistemini bozması çok dersler alınacak diğer bir örnektir.

Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı Batı’yı yanına alması daima kötü sonuçlar doğurmuş, Türk hükümetleri bunu hep önlemiş, denge kurmuşlardı. Bugün ise dengenin Türkiye aleyhine “sıfırlandığını” Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias söylüyor! Başbakan Miçotakis de Türkiye’ye meydan okurken “güçlü müttefiklerimiz var” diyor! (31 Mayıs 2022)

Bizim müttefiklerimiz?.. Amerikan Senatosu’nda her zaman Türkiye’nin yanında yer almış senatörler nerede?! Nerede Avrupa Parlamentosu’nda ellerinde Türk bayraklarıyla “evet” diyen parlamenterler?!

Türkiye’nin ihtiyacı olan yatırım sermayesi, yatırım malları, teknoloji, know how, pazar, akademik ve kurumsal ilişkiler ve hukuki yapılar… Ülkemizin gelişmesinde bunlar son derece önemli faktörlerdir.

Bunları Çin-Rus ekseninden mi sağlayacağız?!.

Türkiye tecrübelerle doğrulanmış aslî “eksen”nine dönmelidir.

YORUMLAR (123)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
123 Yorum