S 400’ü ne yapsak?

Çuval gibi düştük İstanbul’un ortasına!

Öyle berbat düştük ki, aynaya baksak kendimizi tanımıyoruz, birbirimizin yüzüne baksak birbirimizi.

Ne kadar da büyük iştahla münakaşa ediyoruz.

Trollerimiz it gibi saldırıyor, tam terazili, planyadan çıkmış gibi konuşmayanlara.

Arada dava mava da diyorlar ama... Hiç dava alameti yok, ne nezahat, ne nezaket... Belli ki asabiyet cahiliyye asabiyeti.

Hamiyyete’l cahiliyye.

‘Haksız da olsa kendi kabileni savun.’

Tamam, biz vazifelerimizi ifa edelim.

İstanbul seçimi için alt alta üst üste boğuşalım.

Biz boğuşurken arada atı alan Üsküdar’ı geçerse şaşırmayalım.

Üsküdar ne? At kim?

Diyelim ki ağır meseleler. Biraz iktisat biraz hariciye.

Bir komplocu şablonu vardır. Efendim filan yerde patlama oldu. Hıyara zam geldi, onu gündemden düşürmek için!

Ya da, İstanbul’la uğraşmayın, vatan elden gidiyor... Gibi bir şablon.

Uyanık keriz tavrı. ‘İşin içinde iş var’ diyeyim ki akıllı zannetsinler.

Hayır. Öyle değil bu işaret ettiğim.

Herkes İstanbul’a iyi baksın. Üzerinde dursun. Tartışsın. Çünkü İstanbul önemli.

Ama edebiyle tartışsın.

Tartışırken bir kulağı da dünyada olsun.

İsrail Gazze’ye bu Ramazan’da da saldırdı. Trump nasıl da okşuyor İsrail’in orasını burasını. Kudüs’ü veriyor, Golan’ı veriyor...

Bizse, millet olarak ve devlet olarak Filistin konusunda hassasız.

Filistinlilere kollarımızı açarız. Paylaşabilirsek, eğer bizde varsa, ekmeğimizi paylaşırız.

Bizim havalarımız tuhaf. Sabah güneş akşam yağmur.

Kolay dönüyoruz.

Devam edecek mi Filistin hassasiyetimiz?

Bizi Prens Selman’a ve Sisi’ye yakın bir çizgide istiyorlar.

Selman Suud’u değiştirecek. Soft bir Suud. Sanki rahmetli Faysal’dan bu zamana kadar yeterince yumuşatılamamış gibi!

Türkiye biraz o tarafa yaklaşsa...

Trump’ın yeni Filistin planı varmış. İsrail’e bağlı ve bağımlı bir naylon Filistin devleti.

Türkiye desteklerse, Heniye’yle, Meşal’le konuşursa iş kolaylaşır.

O çizgiye çekebilirler mi Türkiye’yi?

Fakat biz bunca kahrı o çizgiye çekilmemek için çekmedik mi?

Herkesle bunun için bozuşmadık mı, kavga etmedik mi?

Bizi S 400’den sıkıştırıyorlar.

Halbuki S 400 konusunda tezimiz akla yakın. Akla yakın ne? Haklıyız!

Amerika ikna olmuyor.

Biz diyoruz ki ‘Patriot istedik vermediniz. Biz de gittik S 400 aldık.’

Bitti o iş.

Ayrıca S 400’den know how da alacağız. Patriot verin Patriot da alalım.

Bu konular, dışarıda böyle değilmiş gibi konuşuluyor.

Lafla çözülemeyecek kadar derin.

Şu sorular dolaşıyor ortalıkta.

S 400’ü Kıbrıs’a koysak? Ya da atsak bir kenara?

Vaz mı geçsek? Yerine başka bir şey verelim Rusya’ya?

Gerçi çok verdik. Ama biraz da aldık.

Turizmi toparladık. Suriye’de dayanışmamız iyi. Rusya sayesinde kendimize alan açtık. Idlib’de katliamı önledik.

Bugünlerde Esed yeniden Idlib’e saldırıyor. Esed bakmaz Ramazanmış, sivilmiş, kadınmış, çocukmuş...

Biz, Suriye konusunda da hassasız.

Devam edecek mi hassasiyetimiz?

Esed katil ve ABD bizim güneyimizde terör koridoru kurmak istiyor.

PYD-YPG konusunda ABD’nin pozisyonu değişmedi. Müttefikler. Ne gönderiyorlar, ne gidiyorlar.

Şimdi ne olur?

ABD’ye mi yaklaşırız? Rusya’ya mı?

Kabul eder miyiz ABD’nin politikalarını?

İstediğimiz tarafa yaklaşabilecek durumda mıyız?

Biz dünyada ekonomimizden büyük bir siyaset kovalıyoruz.

Ekonomik durumumuzun nezaketi ile bu soruların nezaketi at başı gidiyor.

Tabii ekonomimiz bizi paçamızdan yakalıyor.

İnşallah bu sefer yakalanmayız.

YORUMLAR (26)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
26 Yorum