Yıktın perdeyi eyledin viran

Yıktın perdeyi eyledin viran

Dünya Tiyatro Günü bu yıl salgın gölgesinde kutlanacak. Türkiye’de de kapanan perdeler sektör için zorlu bir sınava dönüştü. Sahnenin usta isimleri tabloyu değerlendirdi...

Yarın 27 Mart Dünya Tiyatro Günü. Kovid nedeniyle perde hâlâ kapalı. Tiyatro dünyasının usta isimleri Nilgün Belgün, Emre Kınay, Nedim Saban, Kerem Yılmaz ve Kemal Aydoğan zorlu günleri KARAR’a değerlendirdi. Salgında tiyatroya yeterince destek verilmediğini düşünen oyuncular, sahneyi kısıtlayan virüsün siyasi parti kongrelerine uğramamasına ise şaşkın. 

7 Mart Dünya Tiyatro Günü. Bütün dünyada olduğu gibi salgının gölgesindeki Türkiye’de de sahne bir yıldır kapalı. Yarın birçok kurum Dünya Tiyatro Günü’nü kutlayan, tiyatronun önemini anlatan mesajlar yayınlayacak, tiyatroculara ‘iyi ki varsınız’ ifadeleriyle seslenecek.

Peki kültür sanat sektöründe salgın sürecinin olumsuzluklarını derinden hisseden tiyatrocular ne düşünüyor? Ayakta kalmak için gereken desteği aldılar mı? Yasaklar ve kısıtlamalardan nasıl etkilendiler? Seyircileriyle buluşmayı hayal ediyorlar mı? Salgın süreci boyunca tiyatro dünyasının yaşadığı krizi gündeme getirdiğimiz, zaman zaman haberlerimizle sürece yön verdiğimiz KARAR Kültür Sanat sayfasını bugün tiyatroculara açtık. Söz, son bir yıldır sahnelerini yaşatmak için mücadele eden isimlerde; Nedim Saban, Nilgün Belgün, Kerem Yılmaz, Kemal Aydoğan ve Emre Kınay’da. 

NİLGÜN BELGÜN: KEŞKE ZENGIN BIR ÜLKE OLSAYDIK 

nilgun-belgin.jpg

45 yıllık oyunculuk hayatımda benim için 27 Mart ilk kez bu kadar hüzünlü geçiyor. Bir senedir perdelerimizi açamıyoruz, sahnelerden uzağız. Belli destekler yaptı tabii ki devlet. Kültür ve Turizm Bakanlığı belli oyunları satın aldı. Ben hiçbir yardım almadım, zor durumdaki insanların hakkına mani olmak istemedim. Ama bu destekler yetti mi yetmedi mi onu bilemiyorum.

Çünkü ne yapılırsa yapılsın bir rahatlama olamıyor. Perdeler açılmıyor, oyunlar oynanamıyor, ancak idare edilebiliyor. Akşam 21.00’da yasak başlıyor, seyirci gelemez ki… İnsanlar iş hayatında. Bizim seyircimiz tabii bilinçli ve sabırlı da bir seyirci. Kurallara uyuyorlar. Sağlık Bakanı evden çıkmayın derken kongrelerde insanları görünce de şaşkınlık yaşıyoruz. Biz ne hissedersek hissedelim bunun karşılığında bir cevap göremiyoruz ama o hissimizle kalıyoruz.

Sokağa mı çıkalım, evde mi oturalım, şaşırarak izliyorum. İntihar eden sanatçılar oldu. Sanatçılar gündelik geliri olan insanlar. Tasarrufu olmayanlar çok zor günler geçirdiler. Almanya, Londra gibi ülkelerdeki arkadaşlarımla konuşuyorum, destek alıyorlar, memnunlar hayatlarından. Ülkemiz daha zengin bir ülke olsaydık keşke… Sanatçılar rahat edebilirdi. Keşke diyorum… 

KEREM YILMAZ: ÖZEL SEKTÖR SAHIP ÇIKMADI 

kerem-yilmaz.jpg

Salgının ilk günlerde tiyatro camiasında herkes birbirinin derdiyle dertlendi, kenetlendi, sorunlar için aynı masaya oturdu. Ancak daha sonra ‘ben daha çok tiyatrocuyum’ kavgasına döndü iş. Aslında herkes kendi adına iyi niyetliydi ama meselenin bazı dönemlerde rant kavgasına dönüşmesi hoş olmadı tiyatro açısından.

Bunun dışarıya ‘tiyatrocuların kavgası’ olarak lanse edilmesi bir tiyatrocu olarak beni mahcup etti. Böyle önemli bir dönemde bile tiyatro dünyasına fayda sağlamayı beceremedik. Yine de kaybedilmiş bir şey yok bana göre, güzel çabaların devam etmesini diliyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığının kıymetli katkıları oldu ama keşke normalde işi düştüğünde bizi dakika başı arayan belediye yöneticileri, ihale firmaları da telefonu kaldırıp “Nasılsınız?’ diye sorsalardı, bekledik.

Özel sektörde başımız sıkıştığında bize sahip çıkacak, sanatın kamçılayıcı gücünü bilen yöneticilerimiz olsa ve bazı harcamalarını, sponsorluklarını popüler kültüre değil de tiyatro sanatına harcayabilseler keşke. Salgının birinci yılında herkes oturup bunları düşünmeli. 

EMRE KINAY: BİRİLERİNE HAK OLAN BAŞKASINA YASAK 

emre-kinay.jpg

Türk tiyatrosu bitmek üzere. Yasak değil aslında ama kısıtlama ve yasaklar tiyatro yapmayı imkansız kılıyor. Kültür ve Turizm Bakanı’nın iyi niyetli çabalarına rağmen köklü tiyatrolar gerekli desteği de alamadı.15-20 yıllık tiyatrolarla Mart 2020’de kurulanlara aynı oranda verilen, sapla samanın karıştığı bir destek oldu maalesef.

Ülkenin kültür politikasında tiyatronun yeri olmadığı için ancak bu kadar oldu. Mesela biz Duru Tiyatro olarak, Kadıköy Anadolu Lisesi sahnesini kullanıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı salonların açılamadığını bildiği halde kira istedi bu yıl. Dijital üzerinde bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. İnsanlar da zaten şu an ekmek derdinde, ekstra tiyatroya verecek paraları da yok.

Kamu sağlığı adına salonlar açılamazken, kongreler yapılabiliyor. Çifte standart var. Yüze yakın müzisyen intihar etti, haber bile yapamıyor basın. Çok ciddi bir birilerine hak olan başkasına yasak düzeni var. Avrupa ülkeleri 3 milyar euroyu aşkın destek verdi 2 milyonu aşan sahne çalışanına. Bizim totalimizde böyle bir destek yok, nasıl sanat konuşalım. 

NEDİM SABAN: ARTIK HAYAL BİLE KURAMIYORUZ 

nedim-saban.jpg

Bir yıl gerçekten hasretle geçti. Seyirciyle buluşup cep telefonlarını bile açık tutmalarına razıyım. Dün Nevra Serezli ile beraberdik, oyunumuzu mayısa hazırlıyoruz. Fakat tiyatro devamlılık gerektiren bir şey, oynadıkça üstüne koyuyorsunuz. Ekonomisinden vazgeçtim, tadı da olmuyor bu şekilde. Genç oyuncular bazı duyguları unutacak, sarılma, sevme duygularını aktarmak zor olacak.

Medyaya çocuğunu katleden bir karakteri anlamakta nasıl zorlanıyorsak, insanlar çocuğuna özlemle sarılan bir anneyi oynamakta zorlanacak. Dünyanın değişimine mi ayak uyduracağız, ne olacak? Sadece tek kişilik bir anlatı sanatına mı dönüşecek. Bilmiyorum. Bir yandan sokağa çıkma yasakları önlem için olmalı ama özellikle akşam 9’da hayatın bitmesi tiyatroyu tamamen engelliyor.

Yakında kurumlar açık hava çalışmalarına başlayacak ama nasıl olacak? Sezon tersine döndü, 27 Mart’ta turnelerle sahneyi kapatmayı düşünürken, şimdi sezon açılsın diye bekliyoruz. Saat 5’te, güneşin altında mı oynayacağız? Bu belirsizlik artık hayal bile kurdurtamıyor bize. 

KEMAL AYDOĞAN: ‘KADER BIRLIĞIMIZ’ SUİSTİMAL EDİLDİ 

Moda Sahne olarak salgın sürecinde yerel ya da merkezi yönetimin desteğini almadan bugüne geldik. Adil bir dağıtım olacağına inanmadığımız için dijital kütüphane gibi projelere başvurmadık. Sahneler fiilen kapatılınca, online oyunlara başladık.

Konuk topluluklara da yer verdik. Kendi derdimize kendimiz çare bulduk. Akşam da 21.00’dan sonra da hayat duruyor, bu yüzden fiilen tiyatro zor. Yasaklansa bir hakkımız doğacaktı belki, mücbir sebep oluşacak, kira desteği gibi taleplerde bulunabilecektik. Sinemacılar yaptı, kira vermek için aralıkta kapattırdılar, nisana kadar uzattılar. Haklılar da. Salonu olan özel tiyatro çok az olduğundan bunu yapamadılar. Vatandaş olarak da artık salgın var mı yok mu anlamakta sıkıntı çekiyorum.

Tiyatroları açmaya kalktığımızda polisler geldi, tutanaklar tuttu. Halk sağlığı için önemli bu. Ama son bir aydır gördüğümüz kongreleri, tedbirsizlikleri anlamak zor. Tiyatrolar, sinemalar niye açılmıyor o zaman? Ben refahta değilsem devletin bunu umursaması gerekir. ‘Kader birliğimizin’ suistimal edildiğini düşünüyorum.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN