Yuvadan uçamayan bir kuş hikâyesi

Yuvadan uçamayan bir kuş hikâyesi

Man Booker ödüllü İngiliz yazar Deborah Levy’nin psikolojik romanı Sıcak Süt romanı Everest Yayınları’ndan çıktı. Yazar romanında, annesini tedavi ettirmek için İspanya’daki tuhaf bir kliniğe götüren ve onunla topallamaya başlayınca annesinin acılarına kapıldığını anlayan Sofia’nın hikayesi üzerinden, anne-kız ilişkisini bir kez daha edebiyat masasına yatırıyor.

SEDAT PALUT-KARAR

Ademoğlu belirli kimliklerle dünyaya gelir. Bu kimliklerin hiç birisini kendisi seçmez, bahşedilmiştir: Cinsiyeti, mezhebi, uyruğu, ailesi. Doğuştan sahip olduğumuz bu kimlikler aynı zamanda aidiyetlik duygumuzu da belirler, besler ve büyütür. Karakterimizi dünya görüşümüzü, fıtratımızı oluşturur. Bir anlamda kimliğimizdir, aidiyetlik. Geleceğimizi kaçamadığımız bu unsurlar üzerine inşa ederiz. Pekiyi, bir ömür boyunca insanın taşıdığı kimliğinden uzaklaşmaya çalışması ona biraz dışarıdan bakması mümkün müdür?
Yakın zamanda bu kavramı ve bu kavram etrafında dönen temel unsurları merkeze alan bir roman yayımlandı: Sıcak Süt. Roman, Everest Yayınları aracılığıyla okurla buluştu. Yazarı Deborah Levy. Güney Afrika doğumlu ve yazdığı tiyatro eserleri Royal Shakespeare Company’de oynanmış İngiliz yazarı Siyah Votka, Eve Yüzerken ve Bilmek İstemediğim Şeyler adlı romanlarından tanıyoruz. Yazıya konu olan Sıcak Süt romanı ise 2012 Man Booker Adayı olmuş önemli bir roman. Kitabı orijinal dilinden Eda İşler çevirmiş.

Sıcak Süt’te 25 yaşındaki kahramanımız Sofia Papastergiadis bacaklarından rahatsız annesi ile birlikte İngiltere’den İspanya’ya gelir. Annesinin bacaklarındaki sorunların ne olduğunu öğrenmek isterler. Kendisi yüksek lisans dereceli antropologdur. Okulu birincilikle bitirmiştir. Şimdilik çalışmıyordur. Annesi eski bir kütüphanecidir. Sofia, hafıza konulu doktorasını ise annesine yardım etmek için yarıda bırakmıştır. Annesi ile babası boşanalı yıllar olmuştur. Sofia, Yunan kökenli babasını on bir senedir görmemiştir.
Sofia, annesiyle birlikte geldiği İspanya’nın yaz aylarında onu bir kliniğe götürür. Zamanla klinikteki doktor ve çalışanlarıyla iyice kaynaşır. Fakat bu kaynaşma ve orada yaşadıkları şeyler ve kurduğu arkadaşlıklarla birlikte Sofia yaptıklarını ve yapacaklarını sorgulamaya başlar. Sanki çıkmaz bir durumun içindedir. Diploması gereği birçok şeyi de sorgular. Sorular başka sorulara da gebedir. Bu sorular kahramanımızı çeşitli hatalara da götürür.

Annesi topallamaktadır. Sofia’da annesinin yardım etmek için onun koluna girdiğinde topallar. Bunu bilinçli yapmamaktadır. Bir nevi annesine dönüşmüştür Sofia. Bu dönüşüm onu korkutmuştur. Çünkü kendisini gerçekleştirmek istiyorsa annesinin ayak izlerinden uzaklaşmalı... Geleceğin, biraz da yetiştiğimiz aile üzerine inşa edildiğini hatırlatır bize yazar, burada.

Sofia yeni bir mekanda kendisine de bir alan açmak istemektedir. Kendisine söylenen şu söz onu düşündürür: “Kendinize ait bir hayatı kurmaktan korunmak için annenizi bir kalkan gibi kullanıyorsunuz.” (S.150) Bir başkasının gölgesinde yaşamak, bu annesi olsa bile, Sofia’yı bir açıdan mutlu ederken yukarıda ifade ettiğim gibi kendisiyle yüzleşmesini engellemektedir. Bu çelişki içindedir. Ama on bir yıl sonra babasını görmeye gittiğinde yazar Sofia’ya şunu hatırlatır: “Kimlik, daima güvenmesi en zor şeydir.” (S.182) Bilmediği bir dilin içinde Sofia kendisini inşa edebilir mi? Babasının gölgesinden kaçarken aslında kendine, özgüvenine bir adım yaklaşmaktadır.

Yunan bir baba ve İngiliz bir annenin çocuğu olarak kimlik sorunu yaşayan Sofia’ya çağın hastalığı da sirayet etmiştir.
“Neden hiçbir şey ilgini çekmiyor?”

“Çünkü her şeyi anlamsız kılıyor.” (S.138)

Sofia’nın peşinden giden okur, köksüzlük ve aidiyet duygusunun bir insanı nasıl takip ettiğini görüyor. Anne ile kızı arasındaki ‘hastalıklı’ bağın bir insanın inşa sürecinde onda yarattığı travmalara tanıklık ediyor. Bu süreçte hastalığın ruhsal olarak ailede başladığını görüyor. Zira geçmiş demek, Levy’nin de ifade ettiği gibi, aile demektir.

Deborah Levy’nin sıcak anlatımı, ironik üslubu ile aile, kimlik ve aidiyetler üzerine önemli bir roman Sıcak Süt.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN