Özel okulların kimlik arayışları

Türkiye’de AK Parti'den önce özel okul oranı yüzde 3.5 civarındaydı. Ülkenin gelir düzeyinin artması, velilere özel okul için devlet desteğinin verilmesi, dersanelerin bir kısmının özel okula dönüşmesi gibi imkanlar özel okul oranını yüzde 8.5 çıkardı.
Devlet, özel okula teşvik ederek hem okullardaki yükünü hafifletmiş oldu hem de liberal ekonominin gereğini yerine getirmiş oldu. Önümüzdeki yıl; devlet, özel okula çocuğunu göndermesi için veliye verdiği maddi desteği kaldırıyor. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik duruma da bağlı olarak özel okula olan talebin azalacağı kesin .
Türkiye’de özel okullar
Türkiye’deki özel okulları birkaç başlık altında ele alabiliriz.
Bunların ilki vakıf okullarıdır.
Türkiye’de mevcut özel okullar içinde eğitim seviyesi ve öğrenci kalitesi en yüksek okullar; vakıf okullarıdır.
Bazı vakıf okullarının bir asırdan fazla eğitim geçmişleri var.
Vakıf okulların oturmuş ve sık sık değişmeye oynamaya ihtiyaç duymayan kendi içinde güncellenen eğitim felsefeleri var. Kurumun binasından içeri girince eğitim havasının bu okullarda teneffüs edildiğini görüyorsunuz.
Her eğitim rüzgarına da kapılma hevesleri yoktur.
Zamanın ruhunu okumaya çalışırlar değişimi gerçekleştirmeden önce.
Öğretmenlerin çalışma ortalaması uzun. Aldıkları ücret piyasa ve devlet okullarına göre yüksek. Yabancı dil eğitimini, bir yabancı okulda okuyacak kadar iyidir.
Öğretmenlerini, çağın gelişimine uygun eğitirler.

Birde franchise ( her ilde şubeleşen) okullar var. Bu okulların ekseriyeti ya dersane kökenlidir ya da eğitimi bir yatırım aracı olarak gören okullardır.

Türkiye’deki eğitim sistemine bire bir uyumludurlar.
Eğitim söylemleri “Biz eğitim işini devlet okullarından daha iyi yapıyoruz. Lise ve üniversite sınavlarına da öğrenci hazırlıyoruz.” Okul ve dersanelerin birleşimi. Eğitimin sorgulamasını fazla yapmazlar. Devlet; müfredatına bağlı bir düzlüktedir müfredatları.
Ezberci, sınav ve başarı odaklı çalışırlar.
Öğretmen kadroları vakıf Okulları kadar uzun süreli değildir. Öğretmenleri, kendilerini müfredat odaklı geliştirir..
Özellikle son sınıf öğrencileri, sınav odaklı çalıştıkları için bu okulları daha çok tercih ediyor. Devlet okullarının eğitim zaafiyetinden daha çok besleniyorlar.
Merkezi sınavlara (LGS, YKS) talep azaldıkça bu okulların kontenjanı da azalacaktır. Uzun vadede kendilerine ait bir eğitim projeleri oluşturup özgün bir eğitim politikaları oluşturmazlarsa kapanmayla karşı karşıya kalacaklar.
Son on yılda eğitimi bir kazanma sektörü olarak gören ve kısa sürede bir anda büyüyen okullar var. Bu okulların uzun vadede varlıklarını devam etmeleri zor.

Türkiye’de birde feto okullarının yerini doldurmaya çalışan muhafazakar özel okulllar var. Bu okullar daha çok değerler eğitimi üzerinden kendi kimliklerini oluşturmuş. Değerler eğitimi üzerinden kendilerini pazarlamaya çalışıyorlar.

Devletin eğitim müfredatını takip etme dışında bir eğitim felsefeleri yoktur. İmam Hatip okullarının birer kopyası gibidirler. Rutin bir eğitimi tercih ederler. Sanat, spor gibi alanlara yönelik eğitimi gereksiz görmeye yatkın bir bakışları vardır.
Okulların yönetim anlayışı: Devlet okullarındaki gibi ast üst ilişkisine dayalı denetim odaklıdır. Öğretmen seçiminde sadakati, liyakatın önünde tutarlar.
Değerler eğitiminde öncelik haline getirdikleri iki nokta: Arapça eğitimi ve Hafızlık sınıfları.
Üç dil öğretme vaadinde bulunsalarda yarım yamalak Arapça ve İngilizce dışında çocukların günlük hayatlarında kendilerini ifade etmelerini sağlayacak kadar bile yabancı dil öğretemiyorlar.
Akademik başarıları, vakıf okullarının hatta birçok dersane kökenli özel okulların dahi gerisindedir. Okulların içindeki yangını söndürmek için aldıkları suyu bahçedeki betona dökmede mahirdirler. Eğitimin kalitesinden kısıp vitrine albeniye pazarlamaya yatırım yapmayı öncelik haline getirmişler.
Eğitim camiasında kendilerine özgün bir sesleri, ses getirecek bir projeleri yoktur.
Mevcut iktidarın siyasi, muhafazakar derneklerin maddi desteğine rağmen liyakat sahibi bireyler bu kurumların başında olmadıkları için hem buradaki başarılı çocuklar heba oluyor hem de maddi manevi imkanlar amaçları dışında zayi ediliyor.
İmam hatiplerin eğitim kalitesi artar ve mevcut iktidarın siyasi desteği azaldığı an bu okulların varlık sebebi ortadan kalkar. Bu tür okulların birçoğunun kapılarına kilit vurulur.
Eğitim camiasında haftanın sözü
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk:
“Eğer bir müdür odasında günde yarım saatten fazla oturuyorsa zaten gitsin evde otursun.”
Değerler eğitimine dair bir film bir kitap önerisi
Film: Kör Nokta
Kitap: Dişi Kurdun Rüyaları ( Cengiz Aytmatov )

YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum