Avrupa ile ortak adım... Trump dengesiz, Avrupa mantıklı

ABD Başkanı’nın dünyanın sinir uçlarıyla oynayan adımları, Ankara ile Brüksel’i ‘aklıselimde’ bir araya getirdi. Pozitif mesajlar ilişkilerde bahar havası başlattı. Türkiye ile AB, Trump’ın dengesiz politikalarına karşı aynı safta buluştu.

T rump’ın Papaz Brunson’u öne sürerek Türkiye’ye karşı kriz hamleleri Ankara’yla ilişkilere en büyük zararı verdi. ‘Büyük devlet’ anlayışını rafa kaldıran Trump’ın, dünyaya meydan okuyan adımları Türkiye ile AB arasındaki ‘ortak kader’ anlayışını canlandırdı. Beyaz Saray’ın ticaret savaşlarına karşı benzer duruş sergileyen AB liderlerinden, Türkiye’ye ardı ardına destek mesajları geldi.

Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’la telefonda konuşan Almanya Başbakanı “Ekonomisi güçlü Türkiye bizim de çıkarımıza” dedi. Erdoğan’ın bugün de Fransız mevkidaşı Macron’la görüşeceği duyuruldu. İki Yunan askerin bırakılmasının ardından AB Komisyonu Başkanı Juncker “Stratejik ortaklığımız sürecek” açıklaması yaptı. BM Genel Sekreteri krizin çözümünde diyalog vurgusu yaptı.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, son günlerde Amerikan yönetiminin gayri meşru ve irrasyonel tedbir ve tepkileri neticesinde Türk ekonomisinde ve özellikle döviz kurunda yaşanan dalgalanmaların Türk ekonomisinin bünyesiyle, yapısıyla ilgisi olmadığının, bir ekonomik savaş ve psikolojik algı operasyonu olduğunu bildirdi. İlgili ekonomi kurum ve bakanlıkların gerekli tedbirleri aldığına dikkat çeken Kalın “İyiye doğru bir gidişin dün itibarıyla başladığını görüyoruz. Bu iyiye gidişin bundan sonra da devam edeceği temel beklentimizdir” dedi. Kalın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron ile de birer telefon görüşmesi yapacağını açıkladı.

Beştepe’de gündeme dair açıklama yapan Kalın’ın konuşmasının başlıkları şöyle oldu:

EKONOMİK SAVŞTAN YANA DEĞİLİZ: Türk ekonomisinin temelleri sağlamdır. Tükriye’nin son derece elverişli bir yatırım ortamına sahiptir. Türkiye kimseyle bir ekonomik savaştan yana değildir fakat bir saldırı söz konusu olduğunda tepkisiz kalması düşünülemez. Atılan bu adımlar sadece bize değil dünya ekonomisine de zarar verecek. Türkiye serbest piyasa ekonomisiyle dünyaya bundan sonra da bağlı olmaya devam edecek.

DÜNYA DA ZARAR GÖRÜR: Trump yönetimi zaman zaman iç siyasi sıkışıklıktan kaynaklanan bir refleksle dışarıda bir takım gerginlikler başlatıyor. Son bir yıldır bu standart bir uygulama haline geldi. Bu çerçevede Amerikan yönetiminin, Kanada, Meksika, Çin, İran, Kore, Rusya, Küba, Almanya gibi ülkeler ya da NATO gibi kurum ve kuruluşlarla birtakım gerilimler içerisine girdi. Bunun sadece ülkelerin ekonomilerine, dünya ticaretine değil, dünyanın ekonomik dengelerine ve son tahlilde Amerikan çıkarlarına da zarar verdiği artık açık bir şekilde ortadadır.

EUROZONE İLE ORTAK ADIM:

ABD yönetiminin veya başkalarının kısıtlayıcı, engelleyici zihniyetine karşı Türkiye, Eurozone ülkeleri ve diğer komşu ekonomilerle birlikte çok taraflı ve özgürlükçü bir ekonomik sistemden yanadır. Bu yöndeki çabalar, çalışmalar ve temaslar yoğun şekilde bundan sonra da devam edecektir.

PKK’YA 2018’DE 61 KİŞİ KATILDI:

PKK ve FETÖ terör örgütüne karşı mücadele sürecek. Dünyanın neresinde olursa olsun, neresinden gelirse gelsin ulusal tehditlere karşı etkin politikalarımızı bundan sonra d devam ettireceğiz. İkna çalışmaları çerçevesinde 2018 yılında örgüte katılım 61 kişiyle sınırlı kalmıştır ve bu 30 yılın en düşük rakamıdır.

MACRON VE MERKEL İLE GÖRÜŞME: Katar Emiri şeyh Temim bin Hamed Al Sani’nin, ziyareti Katar’ın Türkiye’nin yanında olduğunun da bir işaretidir. Bu diplomasi trafiği çerçevesinde kendi talepleri üzerine Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın Almanya Şansölyesi Merkel ile bugün (dün) öğleden sonra bir telefon görüşmesi olacak. Yarın (bugün) da kendi talepleri üzerine Sayın Macron ile bir telefon görüşmesi olacak. Talepler karşı taraftan geliyor. Buralarda da hem bölgesel konuları hem ikili konuları hem de son dönemde ekonomide yaşanan bu gelişmeleri ele almaları öngörülmektedir. Bu da özellikle Avrupa’da Trump yönetiminin bu engelleyici, kendilerince cezalandırıcı bir takım ekonomi politikalarına dönük tepkinin giderek yükselmekte olduğunu da işaret etmektedir. Bunu önemli bir nokta olarak tespit etmekte fayda var. 

İDLİB’DE HAMA SENARYOSU OLMAZ: Suriye’ye ilişkin devam eden Astana Süreci’nin üçüncü toplantısı eylül ayının ilk haftasında Tahran’da yapılacak. Suriye’de, İdlib’de ve diğer bölgelerdeki gelişmeleri burada değerlendireceğiz. Özellikle son dönemde İdlib’de birtakım hareketlilikler yaşanıyor. Garantör ülke olarak Türkiye, daha önce Hama’da, Dera’da, Kuneytire’de ve diğer yerlerde yaşanan hadiselerin İdlib’de tekrarlanmaması için bütün imkanlarını seferber etmiş durumda. Yaklaşık 3,5 milyon insan yaşadığını, çatışmasızlık bölgesi olarak İdlib’de şu anda Türkiye’nin kurduğu 12 askeri gözlem noktası var. Bu noktada Suriye rejiminin İdlib veya başka yerlerdeki saldırılarını derhal durdurması çağrısını da tekrar yenilemek istiyorum.”      

F35’LERE ORTAĞIZ: F35’ler için pilotlarımız eğitim görüyor. Yaklaşık 1.5 yıllık daha eğitim süresi var. Türkiye F-35’lerin sadece müşterisi olan bir ülke değildir, o projenin bir ortağıdır. Türkiye bunun ortaklarından, taraflarından birisidir. Şu ana kadar da üzerine düşen yükümlülükler çerçevesinde belli ödemeler de yapmıştır. İş eğer böyle bir noktaya giderse Türkiye tabii ki hukuk yollarına başvurur. Burada bir geri adım atması söz konusu değil. Kendi ortağı olduğu bir projedeki haklarından feragat etmesi elbette düşünülemez. Umarız iş bu noktaya gelmez.”

BOYKOT MİLLİ VE YERLİ TEPKİ: (Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Amerikan elektronik ürünlerine boykot çağrısı) Türkiye’ye karşı başlatılan ekonomik savaşın veya algı operasyonlarının spekülatif birtakım hareketlerin neticesi olmasının elbette beklenmesi gayet normal. Bu çerçevede vatandaşlarımız da tüketicilerimiz de iş çevrelerimiz de gayet rasyonel, olumlu, milli ve yerli bir tepki göstermişlerdir.

Türkiye’nin hayal kırıklığı daha derin

Beyaz Saray’ın, ABD Başkanı Donald Trump’ın rahip Brunson’ın serbest kalmamasından dolayı hayal kırıklığı yaşamasına ilişkin açıklamasının hatırlatılması üzerine İbrahim Kalın, şu değerlendirmelerde bulundu: “Öncelikle hayal kırıklığından bahsedeceksek Türkiye’nin ulusal çıkarları çerçevesinde yaşadığı derin hayal kırıklığını ifade edelim. Onlar bir papaz için bu ilişkileri adeta tamamen yıkma noktasına gelirken, Türkiye gibi bir ülkeyi kaybetme noktasına getirirken Türkiye’nin meşru ve acil iki temel ulusal güvenlik meselesinde Amerikan yönetimlerinin, ne Obama ne Trump yönetiminin şu ana kadar somut bir adım attığını görmedik. PKK ve FETÖ’yü kastediyorum. bir hayal kırıklığından bahsedilecekse, Türkiye’nin bu konudaki hayal kırıklığının çok daha derin. Bu sadece psikolojik mesele de değil.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.

İlgili Haberler

Trump'ın sözlerine Türkiye'den jet yanıt: ABD gerçek dostun kim olduğunu görmüyor
ABD'den yine tehdit: Brunson bırakılmazsa yaptırımlar hazır
ABD'de kritik isimle Brunson teması: Peş peşe iki açıklama geldi

Güncel Haberleri