Son dakika! Bahçeli: İstanbul Sözleşmesi sadra şifa olamadı

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP lideri Bahçeli, Türkiye'nin sürpriz bir kararname ile çekildiği İstanbul Sözleşmesi'nin feshinin bir kez daha doğru olduğunu savundu. Sözleşmenin toplumsal cinsiyet kimliğine ilişkin hükümleri, aileyi, manevi değerleri ve toplumsal düzeni tehdit ettiğini kaydeden Bahçeli, "İstanbul Sözleşmesi beklentileri karşılayamamış, sadra şifa olamamıştır" dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Burada önemli açıklamalarda bulunan Bahçeli'nin gündeminde yeni anayasa hazırlıkları, HDP'ye kapatma davası, muhalefet, harp okullarında irtica iddiası ve İstanbul Sözleşmesi vardı.

Türkiye'nin geçtiğimiz günlerde bir gece yarısı yayımlanan kararname ile İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesini yine 'doğru ve yerinde bir karar' sözleriyle vurgulayan Bahçeli, sözleşmenin iptaline karşı düzenlenen protestoları 'sakat ve istismar' olarak nitelendirdi.

 

"İstanbul Sözleşmesi beklentileri karşılayamamış, sadra şifa olamamıştır. Dahası mezkur sözleşmenin toplumsal cinsiyet kimliğine ilişkin hükümleri aileyi, manevi değerleri, toplumsal düzen ve dengeyi tehdit etmiştir. Sözleşmeyi imzalayıp taraf olmak kadar, çekilmek de imzacı bir ülke adına haktır, hukuki bir tasarruftur. Bu itibarla, İstanbul Sözleşmesi’nin yayınlanmış bir Cumhurbaşkanlığı Kararıyla feshi doğru ve yerinde bir uygulamadır."

 

Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

'KİMİLERİ DEVRİLMEMİZİ BEKLEDİ...'

Milliyetçi Hareket Partisi 52 uzun yıldır pek çok badireyi aşarak bugünlere ulaştı. Kimileri devrilmemizi bekledi, kimileri aramızdan devşirildi. Bazıları düşmemizi bekledi, bazıları da yakamızdan düşüp gitti. Nefsine esir olanlar, nefesi yetişmeyenler, çıkar ve ikbal peşinde niyetini kirletenler zaman içinde ya kendiliğinden ayrıldılar, ya da gerçek yüzleri netleştiğinden kararlılıkla ayıklandılar.

Lafa geldi mi, büyük dava adamı rolüne bürünenlerin, süreç içinde ne kadar küçüldüğünü, ne kadar bayağılaştığını, başkalarının dolduruşuna gelerek nasıl kişiliklerini kaybettiklerini üzülerek gördük ve yaşadık. Bunların, Milliyetçi Hareket Partisi’ne karşı yapılan karanlık operasyonlarda figüranlığa nasıl da teşne olduklarını ibretle seyrettik. Çok şükür ayrık otlarından arına arına kabuğun içinde saklı duran özü çıkardık, öz değerlerimizle, özgüven içinde geleceği kucaklamak için atılganlık ve cesaret gösterdik.

'STRATEJİK ROTAMIZI ÇİZDİK'

Büyük Kurultayımızda, geleceğe dönük beş aşamalı stratejik hedeflerimizle rotamızı çizmiş durumdayız. Tekraren ifade ediyorum ki; Milliyetçi Hareket Partisi olarak, 2023 ve takip eden on yılları kapsayan stratejik hedeflerimizin ilki, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne, daha yerinde bir ifadeyle, Türk Tipi Başkanlık Modeli’ne sahip çıkmak; ilke, kural ve kurumlarıyla yaşamasına, daha doğrusu kökleşmesine hizmet etmektir.

Sivil, geniş katılımlı, herkesi kapsayan, yeni yönetim sisteminin ruhuna ve dokusuna müzahir bir anayasa hazırlığı ikinci stratejik hedefimizdir.

Çalışan, üreten, ruh kökümüzden beslenen, manevi ve moral değerlerimizle eklemlenen yeni, yerli ve milli bir ekonomik sistemin ihyası ve inşası üçüncü stratejik hedefimizdir.

Cumhur İttifakı’nın varlığı içinde terörle amansız mücadeleye, son terörist, son kanlı silahıyla ele geçirilesiye kadar destek vermek, Türk milletini bu şiddet ve dehşet sarmalından çekip çıkarmak dördüncü stratejik hedefimizdir.

Hem ülkemizde, hem de küresel ve bölgesel zeminde diyalog, barış, huzur, sükûnet ve istikrar beşinci stratejik hedefimizdir.

TÜRKİYE'NİN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'Nİ FESHİ

İstanbul Sözleşmesi etrafında yürütülen tartışmalar esef verici boyutlara tırmanmıştır. Öyle bir istismar kampanyası devrededir ki, kadına şiddet sanki cezasız ve yaptırımsız kalacak; taciz, tecavüz ve saldırıların önü açılacaktır. Bu sakat, sorumsuz ve sinsi propagandanın sistematik şekilde körüklendiği açıktır. Şu hususun da altını kalın bir şekilde çizmek isterim: Milliyetçi Hareket Partisi kadına yönelik şiddeti önşartsız reddetmektedir.

Canilerin hak ettiği cezayı bulması insanlık onuruna saygının bir gereğidir. Ancak sabahtan akşama kadar televizyon ekranlarından şiddeti teşvik eden program, haber ve dizileri de aynı oranda kınadığımızı söylemek boynumuzun borcudur. Bilhassa televizyon dizilerinden kadınlara uygulanan şiddet sahnelerinin kesilmesi, aynı şekilde toplumsal duyarlılığın ve farkındalığın tahkimi bize göre çok acil bir ihtiyaçtır.

'BENLENTİLERİ KARŞILAYAMADI, SADRA ŞİFA OLAMADI'

İstanbul Sözleşmesi beklentileri karşılayamamış, sadra şifa olamamıştır. Dahası mezkur sözleşmenin toplumsal cinsiyet kimliğine ilişkin hükümleri aileyi, manevi değerleri, toplumsal düzen ve dengeyi tehdit etmiştir. Sözleşmeyi imzalayıp taraf olmak kadar, çekilmek de imzacı bir ülke adına haktır, hukuki bir tasarruftur. Bu itibarla, İstanbul Sözleşmesi’nin yayınlanmış bir Cumhurbaşkanlığı Kararıyla feshi doğru ve yerinde bir uygulamadır. Kadın haklarını yalnızca sözleşmeye bağlı görmek, bahse konu feshin arkasından feci sonuçların doğacağını iddia etmek cehalet olduğu kadar bilinçli bir saptırmadır. İstanbul Sözleşmesi’nin bir maddesini bile okumayanların, bu kapsamda tahrik ve tahrip diline saplanması acıklı ve ahlaksız bir halin varlığına delildir, vahim bir işarettir.

İRTİCA TARTIŞMALARI

Harp Okulları Yönetmeliği’nde düzenlenen giriş kriterleri arasından, irticai görüşleri benimsememiş olma halinin Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak düzenlenmediğinden çıkarılması bildik ezberleri tekrar alevlendirmiştir. Bunun yerine de, terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, iltisakı ya da bunlarla irtibatı olmamak şartı getirilmiştir.

'TEPEDEN TIRNAĞA KARA PROPAGANDA'

Asker ocağı Peygamber ocağıdır. Düşmanın üzerine Allah Allah nidasıyla yürüyen kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizin töhmet altında bırakılması, irticai tehditlerin odağı haline geleceğinin yüzsüzce ifade edilmesi tepeden tırnağa kara propagandadır. Bu konuda duyarlı olduğunu iddia eden herkese soruyorum:

15 Temmuz’da yaşanan ve bu hunhar işgal girişiminin tarafı olan terör örgütünün, TSK’ya nasıl yuvalandığına dair bir fikri ve kanaatleri var mıdır? Madem irticai faaliyetlere karşı bu kadar hassastınız, o zaman FETÖ’nün 1980’li yılların başından itibaren askeri okullara nasıl sızdığını, örgüt üyelerinin nasıl kamufle olduklarını ne çabuk hafıza kayıtlarınızdan çıkardınız?

CHP’nin isnatları, bazı kiralık kalemlerin yorumları, bazı gazetelerin yayınları sanaldır, yavandır, gerçeklerle bağdaşmamaktadır. Ancak irtica tehlikesini kılıf yaparak estirilen İslam düşmanlığına tahammülümüz da söz konusu olamayacaktır.

KILIÇDAROĞLU'NA HDP ÜZERİNDEN YÜKLENDİ

Kılıçdaroğlu diyor ki, HDP’ye dokundurmam. Kılıçdaroğlu diyor ki, HDP’nin yanlışı olursa söyleriz. Bu durumda akla gelen ilk ihtimal, HDP’nin CHP’ye iltihak hazırlığı içinde olması, sonuçta PKK’nın siyasi ayağının CHP’de tecellisidir. Kılıçdaroğlu, anlaşılan HDP’yle süren yasak ve kanun dışı ilişkiyi resmileştirme arzusundadır. Yeni isim olarak da “Cumhuriyet Halk ve Halkın Partisi”ni tercih etmesi hiç kimseyi şaşırtmamalıdır.

'CHP KANLI DENKLEME BODOSLAMA GİRDİ'

Kılıçdaroğlu’nun kollarını açarak HDP’nin önünde zırh olması hiçbir gerçeği değiştirmeyecek, işleyen hukuki süreci durdurmaya kafi gelmeyecektir. Biz PKK eşittir HDP diyorduk, meğer kanlı denkleme CHP de bodoslama girmiştir. Kılıçdaroğlu’nun HDP’nin yanlışı olursa söyleriz ifadesi tam bir hezeyan, tam bir aymazlık, tam bir sefillik örneğidir. Sayın Kılıçdaroğlu, HDP’nin ihanet ve yanlışlarını herkes gördü de bir tek sen mi görmedin? Yazık sana, yuh olsun senin zihniyetine. Dokundurmam dediğin HDP, kuklası olduğu PKK’yla vatanımıza dokundu, evlatlarımıza dokundu, huzurumuza dokundu, milli birlik ve beraberliğimize dokundu. Haberin oldu mu? Bundan dolayı vicdanın sızladı mı?

Dokundurmam diyorsan, ihanete ortaksın demektir. Dökülen kanlarda, alınan canlarda payın var demektir. Ve sorulacak hesap da Allah şahittir, namusumuza emanettir. Sonbaharda seçim olur diyenler, rüyalarında darı ambarı dişliyorlar. Kılıçdaroğlu ve İP’e dolanmış yoldaşları, boşuna heveslenmesin, boş yere umutlanmasın, seçim zamanında yapılacak, bu millet ufkunu karartan zilleti önüne kattığı gibi kaçtığı yere kadar kovalayacaktır."

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (8)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

İlgili Haberler

AK Partili Nergis: Hiç mi kadınların payı yok bu şiddette?

Güncel Haberleri