Çocuk yetiştirmenin bir ‘reçetesi’ olmaz

Çocukları için doğru eğitimi, beceriyi ve yetiştirme yöntemlerini arayan anne babalara klavuz olacak ‘Yetişkin Çocuklar’ kitabında Prof. Dr. Selçuk Şirin “Çocuk yetiştirme dediğimiz uğraş, o kadar da abartılmamalı. Bazı genel çerçeveler var, gerisi ilgi sevgi ve sabır” diyor.

Çocuklarımız için her şeyi ‘doğru’ yapmanın reçetesini ararken çoğunlukla kendimizi strese boğuyoruz. Bu gerçeklikten yola çıkan Prof. Dr. Selçuk Şirin, 20 yıl süren akademik çalışmaların bir ürünü olan Yetişin Çocuklar’da ebeveyn ve eğitimcilere sesleniyor. Şirin, bu kitapla özellikle ‘mükemmel ebeveynlik’ baskısını hissedenlere bilimsel ve yalın bir yaklaşımla iç ferahlatıcı bir başucu kitabı sunuyor. Bu kitap çocuk yetiştirirken somut, uygulanabilir çözümler arayan herkese çok iyi gelecek. Prof. Dr. Şirin’le yeni kitabını konuştuk.

Çocuklar nasıl bir dünyaya yetişecekler neler bekliyor yeni nesli?

Bilmiyoruz bu sorunun yanıtını. Sıkıntı da oradan kaynaklanıyor. Çünkü bildiklerimiz geleceği kestirmeye yetmiyor. Gerek teknolojideki gerek dünya ekonomik düzenindeki hızlı değişim sonucu çocuklarımız bizim de bilmediğimiz bir dünyada yaşayacak. O nedenle elimizdeki çocuk yetiştirme teknikleri, gelenekler yetersiz kalıyor. Ben bu duruma ebeveynlik krizi diyorum. Kitapta bu krizi doğuran sosyolojik faktörleri anlatırken batıda iki yüzyılda gerçekleşen köyden kente göçün bizde iki kuşakta tamamlandığına vurgu yapmıştım.

Son yıllarda anne babaların mükemmel olma kaygısı var. Sizce bu sürecin net bir formülü var mı?

Reçete arayışı biraz da gelenekten kopmakla, geniş aileden çekirdek aileye geçmekle başlıyor. Pek çok bilinmez var, bu bilinmezlere yanıt veren ve birbiriyle çelişen uzman da çok. Öyle olunca kafası karışan ebeveynler bir reçete arıyor. Oysa çocuk yetiştirmenin bir reçetesi olmaz çünkü her çocuk ayrı bir varlık. Her aile ayrı bir dünya. O nedenle yapılması gereken mükemmel olma arayışını bir yana bırakıp ‘olduğu kadar iyi ebeveynlik’ yapmaya çalışmak. Çünkü çocuk yetiştirme dediğimiz uğraş aslında bin yıllardır insanlığın rahatlıkla üstesinden geldiği bir iş. Yani o kadar da aşırı kaygılanacak bir durum yok. Bazı genel çerçeveler var, gerisi ilgi sevgi ve sabırla üstesinden rahatlıkla gelinebilecek şeyler.

Türkiye cinsiyete göre atıl genç oranı en yüksek ülke. Bunun temel sebebi nedir?

Bunun en temel sebebi bizim toplumsal yapımızdaki cinsiyetçi söylem ve uygulamalardır. Tüm veriler bizde kadınların önüne ek bariyerler kurduğumuzu gösteriyor. Zira üniversite sınavlarında, kadınlar erkeklerden daha başarılı iken bu durumun doğal sonucunu istihdamda görmüyoruz. Bu verilerin çocuk gelişimi ile ciddi bir bağı var. Annesi okumuş, gelir sahibi çocuklar akranlarından her bakımdan önde oluyor.

Ödev konusundaki 1. sınıfta 10 dakika, sonraki her sınıf için ek 10 dakika ödev öneriniz öğrencilere nasıl katkı sağlar?

Bizde çok kalitesiz ödev veriliyor. Sonuçta çocuklar okuldan soğuyor ve sonuçta başarı düşüyor. Ödev sınrılı ve kaliteli olduğu zaman faydalı ama fazlası zararlı.

Kitabınızda paylaştığınız “Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı-PISA” verilerine göre matemitik alanındaki düşüşün en önemli nedeni nedir?

Bunun en önemli nedeni eğitimde yaptığımız reformları verilerden bağımsız yapıyor oluşumuzdur. Kafaya göre erken kalkanın oynadığı bir sistemden kimseye hayır gelmez. Gelmediğini de görüyoruz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.

Hayat Haberleri