Muğla'nın Milas ilçesinde yer alan Herakleia Antik Kenti’nde ilk kazı çalışmaları başladı. 35 yıl önce Annelise Pechlow başkanlığındaki bir ekip tarafından yüzey araştırılması yapılan ve önemli verilere ulaşılan antik kentin bilimsel sorumluluğunu Selçuk Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zeliha Gider Büyüközer üstleniyor.
Arkeolojik kazıların başlangıcı için Endymion Kutsal Alanı’nın seçildiğini belirten Büyüközer, "Latmos Herakleia Antik Kenti, antik dönemde olağanüstü jeolojik oluşumlar olan Latmos Dağlarıyla Bafa Gölü arasında kurulmuş bir kent. Bu coğrafya doğal güzellikleriyle her dönem ilgi çekmiş ki daha en erken dönemlerde yani tarih öncesi çağlarda insanlar Latmos Dağı'nda kutsal alanlar oluşturmuşlar burada tapınımlarını yapmışlar. Burayı Anadolu'nun yerli tanrısı, hava tanrısı ve fırtına tanrısının evi olarak kabul etmişler" dedi.
Daha sonra milattan önce birinci binde bu bölgenin yerli halkı olan Karlar'ın, şu anda Latmos Antik Kenti olarak adlandırılan bir vadinin içinde kent kurduklarını ve ilk defa burada yerleşik yaşama geçtiklerini kaydeden Büyüközer, sözlerine şöyle devam etti:
İskender döneminde ise İskender’in komutanları Latmos kentini buraya bugünkü bulunduğumuz kentinin olduğu yere taşıtıyor. Latmoslular tabii ilk başta buna direniyorlar kendi evlerinden, yerlerinden ayrılmak istemiyorlar. Ama biraz zorbalıkla buradaki evleri yıktırarak, yapıları yıktırarak onların malzemelerini de bu alana taşıtarak yeni bir kent inşa ettiriyor İskender’in komutanı.
Ardından bir dönem burası bir körfez, bir liman kenti olarak bir anda gelişiyor. O nedenle de kentin kamu yapıları zenginleşiyor. Agora merkezli bir planlama söz konusu. Kamu yapılarıda bu Agora’nın çevresinde yer alıyor. Roma döneminde Menderes Nehrinin taşıdığı alüvyonlarla körfezin ağzı kapanıyor ve Bafa Gölü’ne dönüşüyor bu körfez. Ondan sonra Herakleia biraz önemini yitiriyor, küçülüyor. Nüfusun azaldığını görüyoruz. Milattan sonra yedinci yüzyılda Sina Yarımadası'ndan Arap akımlarından kaçan Hristiyanlar bu bölgeye geliyorlar. Latmos Dağları'nın o kayalık arazisinin aslında ne kadar korunaklı olduğunu görüyorlar ve bu kayalık araziye manastır kompleksleri inşa ediyorlar. Akabinde on üçüncü yüzyılın ortalarında Menteşe Beyliği'nin kurulmasıyla Hristiyanlar bu bölgeyi terk ediyor. Ve on dokuzuncu yüzyılda da Türkmen göçerler tarafından Kapıkırı Köyü kuruluyor.
Burası tabiat parkı doğal sit alanı ve aynı zamanda arkeolojik sit alanı. Latmos Dağı ve Bafa Gölü gibi doğa harikalarına sahip olması sebebiyle de pek çok turist tarafından ilgi çeken bir alan. Günümüzde de özellikle son yıllarda pandemiyle beraber aç alanlara olan ilginin artmasıyla Kapıkırı’na gelen Herakleia Antik Kentini ziyaret eden turist sayısında da çok fazla artış oldu."
Büyüközer, konservasyon çalışmaları yapacaklarını belirterek özellikle Göl Kalesi'nin Bizans dönemi yapısı olması dolayısıyla dahaçok yıpranan yapıların başında geldiğini belirtti ve bu nedenle ilk olarak buraya müdahale edileceğini aktardı.