Beyoğlu'nda yer alan ve Osmanlı resmi kayıtlarında Mahzen-i Sultani olarak geçen Yeraltı Camii'nin yanına otel yapılacak. Hicret'in 711 senesinde Abdülaziz oğlu Ömer tarafından hisar olarak yaptırılan II. Tiberios (578-582) döneminde ise artan Arap akınlarına karşı Haliç'in girişini kontrol amacıyla kullanılan Yeraltı Camii, Haliç'e girişi önleyen zincirin bir ucunun da bağlandığı yer olma özelliğine de sahip. Cephane deposu, su sarnıcı gibi çeşitli amaçlarla mahzen olarak kullanılan Yeraltı Camii'nin yanına otel yapılmasına ilişkin karar ise tepkilere yol açıyor.
YIKILAN BİNADAN SONRA CAMİ DUVARLARINDA KEMER ÇIKTI
1752-1756 yıllarında Köse Bahir Mustafa Paşa tarafından camiye dönüştürülen yapının bitişiğindeki bina ise yerine otel yapılması için yıkıldı. Yıkılan binanın ardından caminin beden duvarlarında kemer açıklı kalıntılar ortaya çıktı.
Otel yapılmasına Kültür Varlıklarını Koruma Derneği Başkanı Serhat Şahin ise tepki göstererek bu kararın yanlış olduğunu söyledi. Arkeolog Nezih Başgelen ise temel kazısı yapılmışken belirli yerlerde test sondajları açılarak kontrol edilmesi gerektiğini söyledi.
'BURANIN BELGE NİTELİĞİNDE DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKİR'
Yeraltı Camii yanına yapılacak otel için Kültür Bakanlığı'nın titiz şekilde çalışma yapması gerektiğini belirten Şahin, "Buranın mutlaka belge niteliğinde değerlendirilip, bütün dönemsel analizlerinin yapılması gerekir. Ancak çok hızlı bir inşaat faaliyetine girilmiş. Her şey kanuna uygun ama buna öyle bakmamak gerekiyor. Arkeoloji Müzesi yetkililerinin biraz daha detaylı işin içine girmesi gerekiyor.
Gördüğüm kadarıyla daha önce bir betonarme bina varmış. Yıkıldıktan sonra bir kalıntı çıkmadı ama beden duvarlarındaki kalanları koruyorlar. Mevcut durumda şu an kurul kararlarını almış ama bu yanlış.
'KÜLTÜR BAKANLIĞI'NIN HASSASİYET GÖSTERMESİ GEREKİYOR'
Normalde kurulun ve bakanlık yetkililerinin buna daha önceden yatırımcılara söylemesi gerekiyor. Kültür Bakanlığı'nın burada hassasiyet göstermesi gerekiyor, bizim bakanlık yetkililerinden istediğimiz bu. Proje onaylandı diye bu şekilde devam edilirse belge nitelikleri gittikçe yok olur. Bu parselizasyonda bir şey çıkmaz ama başka parselizasyonda çıkabilir.
Mühim olan ana çerçevenin bir bütün olarak yapılması gerekiyor. Kanunların buna göre güncellenmesi gerekiyor. Kültür Bakanlığı bu ana çerçeveyi şimdiden belirlerse ve buradaki temel çalışmaları yapıldığı zaman yatırımcının inisiyatifine veya şans eseri burada bir şey bulunduğu zaman yakın çevrelerden bir iki kişinin hassasiyeti ile olmamalı. Kurullara proje sunulmadan önce burada kazı çalışmalarının çok titiz bir şekilde yapılması lazım. Yatırımcıların da bunu bilerek yatırım yapması lazım. İşi şansa bırakırsanız bilimsellikten uzaklaşıyorsunuz" dedi.
'BURADAKİ GELENEĞİN ÇOK ESKİYE GİTTİĞİNE DAİR İPUÇLARI VAR'
Arkeolog Nezih Başgelen ise ortaya çıkan kemerin ilginç olduğunu ifade ederek "Söz konusu alan İstanbul'un tarihi topografyasının en stratejik en önemli noktalarından biri. Bunun nedeni vaktiyle Haliç'in ağzını kapatan o meşhur zincirin mekanizmasının Yeraltı Camii'nin olduğu yerdeki büyük bir savunma tesisinin bir bölümü olması. Uzun yıllar denizden gelen tehlikelere karşı hem Haliç'teki donanmayı hem de gidiş gelişi kapatması açısından önemli bir mekanizma. Ama buradaki geleneğin çok eskiye gittiğine dair elimizde ipuçları var.
'GEREKLİ KORUMA TEDBİRLERİNİN ALINMASINDA YARAR VAR'
Hazır böyle bir temel kazısı yapılmışken buradaki belirli yerlerde test sondajları açılarak da daha eskiye gidip kontrol etmekte yarar olduğunu söyleyebiliriz. Ortaya çıkanlardan ilginç bir kemer gözüküyor. Bugüne kadar her şeyin prosedürlere uygun olarak yapıldığı görülüyor ama bundan sonrası için koruma kurulunun çizeceği yolda gerekli koruma tedbirlerinin alınmasında yarar var" diye konuştu.