Bütün solun ilk kez birleştiği iki buçuk ittifaklı seçimlere doğru...

Işık Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ödül Celep, 14 Mayıs Pazar günü gerçekleştirilecek seçimlere ilişkin analizde bulunuyor.

Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzyıllık siyasal tarihi, parti sistemleri çalışan birçok siyaset bilimcinin incelemekten heyecan duyacağı bir laboratuvar gibidir. 1923’ten alırsak bugüne kadar birçok parti sisteminden geçmiştir Türkiye: tek partili sistem (1923-1950); iki partili sistem (1950-1960); çok partili sistem (1960-2002), ve nihayet AKP’li yıllarda (2002- ) deneyimlediğimiz baskın (dominant) parti sistemi. İlginçtir, ABD’nin 18.yy sonlarından bu yana parti sistemini uzmanlar altı döneme ayırırlar, ama her dönem ABD’de iki partili sistem baki kalmıştır. Belki majör partiler evrilmiştir, isimleri veya siyasal konumları değiştirmiştir, ama ABD’de neredeyse her zaman iki büyük parti olagelmiştir. Bu nedenle ABD, yaşayan en uzun iki parti sistemidir.

Batı Avrupa ve Anglo-Amerikan demokrasilerinin parti sistemlerini sınıflandırmanın birçok ölçütünden söz edilebilir (partilerin familyaları, kümelenmeleri, ideolojik konum ve dağılımları, anayasal tutumları gibi). Ancak bu ölçütlerin en yayın olarak kullanılanı ‘etkin siyasal parti’ sayısıdır. Örneğin iki parti sistemli ABD’de Cumhuriyetçi ve Demokrat partiler dışındaki partileri çoğu Amerikalı bile bilmez. Ulusal seviyede bu iki büyük parti dışındaki partilerin hepsi küçük ve marjinal partilerdir.

İki partililik anlamında ABD aslında bir uç vakadır. ABD’nin aksine birçok Batı Avrupa ülkesinde çok partili sistem yaygın olagelmiştir. Bu da demektir ki etkin parti sayısı en az üç (3), en çok… Allah ne verdiyse (hangi ülkeden bahsediyorsak o ülkenin koşullarına göre). 3-4 etkin partinin yer aldığı Avusturya gibi örnekler olmakla birlikte, etkin parti sayısının 10’ları geçtiği Finlandiya, Hollanda, Danimarka, Belçika gibi örnekleri saymak mümkün. Bir ülkede yaşanan sosyo-politik kırılımlar ne kadar fazla ise, bu kırılımların tarafları olarak etkin parti sayısının yükselmesi de olağandır.

Bir ülkedeki etkin parti sayısının en önemli etmenlerinden biri toplumdaki sosyo-politik fay hatlarıdır. Birden fazla eksen üzerinde kırılmalar yaşayan toplumlarda farklı kutupları temsil etmek için farklı partiler kurulabilir. Örneğin Türkiye’de ana fay hattı olan laik-dindar veya merkez-çevre ayrışmasından farklı olarak bir de etnik temelli bir fay hattı olduğu için laik CHP, dindar AKP, Türk MHP, Kürt HDP (en basite indirgeyerek) ana partiler olarak öne çıkmaktadır. Sınıfsal, dinsel (mezhepsel), kentsel-kırsal, lengüistik (dilsel), bölgesel ve başka birçok farklı bölünme bir toplumda aynı anda yer alıyorsa, bu çoklu bölünmelere göre etkin parti sayısının artması beklenebilir. Bu literatürde orta büyüklükteki partiler ‘buçuk’ olarak ifade edilmektedir, İngiltere’nin yakın zamanlarda ikiden iki buçuk partili sisteme evrilmesi gibi (Liberal Demokratları buçuktan sayarak).

Türkiye son zamanların değişen koşullarına göre seçim öncesi ittifaklarla seçimlere gidilen bir ülke haline gelmiştir. Bu bağlamda bu seçime toplamda beş ittifak ve 11 bireysel parti ile giriyoruz. TBMM seçimlerine katılan her partinin Cumhurbaşkanı adayı yok. Beş ittifakın ve bir partinin toplamda dört Cumhurbaşkanı adayı var. Siyasi grupları ve adaylarını aşağıdaki gibi özetleyebiliriz.

Siyasi grup (ittifak/parti) Cumhurbaşkanı adayı

(1) Cumhur İttifakı: AKP, MHP, BBP, YRP Recep Tayyip Erdoğan

(2) Millet İttifakı: CHP, İyi Parti, Saadet, DEVA, Gelecek, DP Kemal Kılıçdaroğlu

(3) Emek ve Özgürlük İttifakı: YSP (HDP), TİP, EMEP, EHP, vd. Kemal Kılıçdaroğlu

(4) Sosyalist Güç Birliği: TKP, TKH, Sol Parti, Devrim Hareketi Kemal Kılıçdaroğlu

(5) Ata İttifakı: Zafer P, Adalet P, Ülkem P, Türkiye İttifakı P. Sinan Oğan

(6) Memleket Partisi Muharrem İnce

Memleket Partisi dışındaki bireysel partiler: Millet Partisi; Hak ve Özgürlükler Partisi; Genç Parti, Adalet Birlik Partisi; Anavatan Partisi; Yenilik Partisi; Halkın Kurtuluş Partisi; Milli Yol Partisi; Vatan Partisi; Güç Birliği Partisi; ve bağımsız adaylar.

11 bireysel partiyi konuşan pek yok, İnce’nin Memleket Partisi de dahil. Zira %7 yeni ülke seçim barajını parti olarak tek başına aşması ve sandalye kazanması oldukça zor. Bireysel partilerin seçmenlerinden farklı saiklerle farklı cumhurbaşkanı adaylarını destekleyenler olacaktır. İttifaklara bakacak olursak, Cumhur İttifakı partilerine oy verenlerin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ı, Millet, Emek-Özgürlük ve Sosyalist Güç Birliği ittifakları seçmenlerinin de ekseriyetle Kılıçdaroğlu’nu tercih edeceğini öngörebiliriz. Oğan ve İnce’nin arkasında büyük platformlar yok. Her ikisinin de kazanması öngörülmüyor. Daha ziyade Oğan ve İnce, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ikinci tura bıraktırabilecek, bir yerde ‘muhalefet bölücü’ adaylar olarak görülüyor. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı yarışlarının en temelde iki aday arasında geçeceğini biliyoruz.

TBMM’de ise durum farklı. Bir sonraki Meclis’te parti seviyesinde çok partili, ittifak seviyesinde ise 2,5 parti ittifaklı bir sürece girebileceğimizi öngörebiliriz. Bir yerde Cumhurbaşkanlığı seçimleri 2 partili sistemi, TBMM seçimleri ise 2,5 parti sistemini andırıyor. Ama bireysel partiler yerine parti ittifaklarıyla karşı karşıyayız bu sefer. TBMM’ye girebilecek üç siyasi grup Cumhur, Millet ve Emek-Özgürlük ittifakları. Bunların dışındakilerin sandalye kazanma olasılığı az gibi görünüyor. Etkin 2,5 ittifak içinden bir buçuk ittifak Kılıçdaroğlu’nu, bir ittifak Erdoğan’ı destekliyor. Parti sayısı olarak en çok sayıda parti, Kılıçdaroğlu’nun arkasında. Oğan ve İnce seçmenlerinin ikinci tur tercihlerini öngörmek ise kolay değil.

Türkiye açısından 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ana muhalefet bloğundaki bir araya geliş, daha önce görülmemiş derecede tarihseldir. AKP iktidarının otoriterleşmesi ve kişiselleşmesi sonucunda sol-sağ şirazemizin tarihsel seyrinden oldukça sapmasından dolayı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’na verilen destek, çok çeşitli siyasal gruplardan geliyor.

Geniş zamanlarda ve genelde bin parçaya ayrılan sol, bütün renkleriyle birlikte bu Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir adayın, Kılıçdaroğlu’nun arkasında toplu olarak durabildi. Bu büyük ve tarihsel bir gelişmedir ve Türkiye için çok şey demektir. Bu destekte solun neredeyse tümden yer alması, ayrıca içinde birçok sağ renk ve unsuru barındırması, tarihimizde daha önce görülen bir durum değil. An itibarıyla Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyen partiler sadece CHP, YSP (HDP), TİP, EMEP, TKP, TKH, Sol Parti, EHP ve diğerleri değil, aynı zamanda İyi Parti, Saadet, DEVA, DP ve Gelecek. Blok halinde sol, milliyetçi merkez sağ, muhafazakâr ve hatta İslamcı sayılabilecek birçok parti ve lideri aynı yerde durmuş ve aynı adayın etrafında toplanmış durumda. Bu kadar çok renkli bir grupça desteklenen bir Cumhurbaşkanı adayımız daha önce olmadı, hakkını verelim.

Alevi ve Dersimli kimlikleriyle seçilen bir Kılıçdaroğlu’na verilen desteğin çeşitliliği, Türkiye’de demokrasinin geleceği açısından bize ütopik bir fırsat sunacaktır. Cumhurbaşkanlığı seçimleri kazanılır, devamında başarılı ve toplumu rahatlatan bir iktidar olunursa, Türkiye’de sol uzun zaman sonra ilk defa büyük bir ‘tarih kırıcılık’ yapmış olacak. Demokrasiye, hukuk devletine ve liberal-demokratik değerlere doğru bir kır(ıl)ma olacak bu, ileride gelecek kuşaklarca da iyi hatırlanacak. İktidarı ve siyasal erki daha çok ve çeşitli gruba dağıtan ve yayan bir iktidar olacak bu, daha önceki birçok deneyimden de ders almış olan.

Meclis’te ise görülmesi en olası senaryo, Cumhur ve Millet İttifaklarının tek başına yasama yapacak güçten, yani 301’den düşük sayıda sandalyede kalması. Emek-Özgürlük İttifakı milletvekilleri ise anahtar ve kilit konumuna gelmeye çok yakınlar. Yasamada Emek-Özgürlük milletvekilleri önümüzdeki Meclis’te son karar verici konuma gelebilirler. Bu da Türkiye’nin ilk defa deneyimlediği bir durum olacak. Bütün kutuplaşmalara rağmen en soldan en sağa, TİP’inden HÜDAPAR’ına çok çeşitli ve çok renkli bir TBMM bekliyor olabilir bizleri. Bu da kıymeti bilinmesi gereken demokratik bir zenginlik olacaktır Türkiye için, bölge için, Avrupa ve dünya için.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Görüşler Haberleri