İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği Kulübü’nün düzenlediği “23. Yönetim Bilimleri Kongresi”nin açılışında konuştu. İTÜ Maçka Kampusu Mustafa Kemal Amfisi’nde gerçekleştirilen etkinlikte konuşan İmamoğlu, Kanal İstanbul ile ilgili açıklamalarda bulundu. “Biz, toplumu araştırıyoruz, yüzde 80-85'i ‘Hayır yapılamaz. diyor" diyen İmamoğlu, "Ama bir kişi diyor ki ‘Kanal İstanbul yapacağım'" ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin ve İstanbul’un genç nüfus açısından önemli bir potansiyele sahip olduğunu belirtti.
“Ben, bu şehrin belediye başkanı olduğum an itibarıyla, bu güce inanıyorum ve bu güçten büyük bir destek buluyorum” diyen İmamoğlu, tüm bu potansiyele rağmen İstanbul’un ve Türkiye’nin hak ettiği yerde olmadığına vurgu yaptı. Türkiye ve İstanbul’daki genç işsizlik oranlarıyla ilgili çarpıcı rakamlar paylaşan İmamoğlu, “Cumhuriyet'in kurulduğu günden bugüne, belki de gençlerde en yüksek işsizlik oranıyla karşı karşıyayız” dedi.
OLUMSUZ SÜREÇLER YURT DIŞI HAYALLERİNE YÖNLENDİRDİ
“'Burada bizi sıkıntıya sokan ve makasın açıldığı nokta neresi?’ derseniz, Türkiye'de gençlerin hayal ettikleriyle, yaşadıkları arasındaki makas açılıyor. Bu en büyük sıkıntı” diyen İmamoğlu, “Yani hayallerini gerçekleştirme konusundaki sıkıntılarını yakalamak, hissetmek ve ona göre çözüm bulmak lazım” ifadelerini kullandı. İstanbul’da, “Ne eğitimde ne istihdamda” diye tanımlanan genç nüfusunun 500 bine dayandığının altını çizen İmamoğlu, yaşanan olumsuz sürecin gençleri “yurtdışı hayalleri” kurmaya yönlendirdiğine dikkat çekti. “Gençlerin demokrasiye, yargıya olan inançlarına dönük, devlet kadrolarında, özellikle devletimizin uygulamalarında liyakate bağlı yerleştirmelerin alımların değil de başka duygularla alımların yapılmış oluyor olması, bütün gençlerde umutsuzluğun kaynağı haline geliyor” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
GENÇLER BASKICI, KAYIRMACI ORTAMDAN NEFRET EDİYORLAR
“Gençler, tek renkli, böyle baskıcı kayırmacı bir ortamdan nefret ediyorlar; istemiyorlar bunu. Tam aksine; kapsayıcı, herkesin, hak ettiği değeri gördüğü bir ortam istiyorlar. Toplumda gençlerin en fazla canını sıkan şey, torpil duygusunun varlığı. Torpile karşı, inanılmaz bir kızgınlık var gençler arasında. Bunların hepsini biz, takip ediyoruz. Sizin mutluluğunuzun benim için en önemli unsur olduğunu bilmenizi istiyorum. Tüm bunların tabii hayal kırıklığı, suçluluk, pişmanlık gibi birtakım duygulara sebep olduğunun farkındayız. Gençlerimiz, kesinlikle bunu hak etmiyor. Ve bunların hiçbirinin sebebi de gençler değil. O bakımdan önümüze daha umutla bakmalıyız. Burada asla pes etmemenin çok önemli olduğunun altını çizmek isterim. Yani pes etmemek ve mücadelenin kaybedeni olduğunuzu asla düşünmeyin. Tam aksine, işin başlangıcındasınız.”
KATILIMCILIK OLMAYINCA OTOKRASİ DOĞUYOR
İTÜ’nün, Türkiye’nin ve dünyanın ilk teknik üniversitelerinden biri olduğunu belirten İmamoğlu, “Bu potansiyelden biz de faydalanmak istiyoruz” dedi. Bu kapsamda İstanbul Planlama Ajansı’nı (İPA) kurduklarını kaydeden İmamoğlu, şöyle konuştu:
“İPA’yı tanımanızı istiyoruz. İçine dahil olmanızı istiyoruz. Özellikle İTÜ'lü genç arkadaşlarımın mutlaka dahil olmasını istiyoruz. Kentte yaşam, aslında hayatta birçok şeyi kapsıyor. Yani bugün evinizden ya da yurdunuzdan çıkıp, okula gelirken, okulda yaşarken, sokakta dolaşırken, nefes alırken, suyunuzu içerken, ihtiyaçlarınızı görürken aslında yerel yönetim hayatın büyük bir kısmını kapsayan hizmetleri size sunuyor. O bakımdan, bu kadar hayatın içinde olan bir kurumun, ‘Ya orada bir kurum var uzakta, bir belediye başkanı var, yöneticileri var; alsınlar nasıl yönetiyorlarsa yönetsinler, 5 sene sonra seçimde bakarız’ denebilecek bir kurum olmadığını lütfen biliniz. Böyle olsun istemiyoruz. Öyle olunca zaten orada bir otokrasi doğuyor. Yani tam aksine, orada otoriter kavramların doğmaması adına her zaman, her anında sürdürülebilir bir toplum, yönetim, kurum ilişkisini kurmak mecburiyetinde olduğumuzu, güçlü demokrasiyi, dayanaklı demokrasiyi, sürdürülebilir demokrasiye organize etmek adına bunun mutlaka olması gerektiğini sizlere hatırlatmak istiyorum. O bakımdan İstanbul Planlama Ajansı'nı önemsiyorum ve burada sizlerle beraber çalışmayı istiyorum.”
İRADENİZİ ORTAYA KOYMA VAKTİNİN GELDİĞİNİ UNUTMAYIN
Ülkemizde ekonomik krizin hayatın sorunlarını derinleştirdiğine vurgu yapan İmamoğlu, “Çok can sıkıcı. Özellikle bazı yanlış politikaların da yanlış yöntemlerin de aynı zamanda bir kısım sıkışmışlıkları toplum içerisinde ne yazık ki artırdığını görüyoruz. Tabii şunu bilmek lazım: Elbette Ankara'daki yöneticileri, bizleri, hepimizi suçlayabilirsiniz bu noktada. Bu sizin hakkınız. Ama sebep-sonuç ilişkisine baktığımızda, artık sorumluluk alma vaktinin, sizlerin de konuşma vaktinin, sizlerin de iradenizi ortaya koyma vaktinin geldiğini unutmayın. Çünkü çok yaratıcı, yetenekleri üst seviyede bir neslin, bu olan bitene sadece seyirci gibi bakması asla kabul edilebilir değil. O bakımdan, bu kurduğumuz ve oluşturacağımız mekanizmaların bir parçası olmaktan lütfen çekinmeyin. Kaldı ki bahsettiğim varlık, sizlerin varlığı. Bahsettiğim ortamlar, sizlerin ortamı. Orada alınan kararlar ve konacak politikalar, aslında yani yaşamın ortalamasına baktığımızda, benden daha fazla örneğin sizleri etkileyecek. Sizlerin geleceğinde hayatlarınızın bir parçası olacak” uyarısında bulundu.
YÜZDE 85 ‘YAPILAMAZ’, 1 KİŞİ ‘YAPACAĞIM’ DİYOR
Örnek olarak yapılmak istenen “Kanal İstanbul”u gösteren İmamoğlu, “Biz, toplumu araştırıyoruz, yüzde 80-85 diyor ki, ‘Hayır yapılamaz.’ Ama bir kişi diyor ki; ‘Kanal İstanbul yapacağım.’ Yani bu kanal, en fazla kimin hayatını etkileyecek biliyor musunuz? Sizlerin hayatını etkileyecek. Tabi ki gelecek neslin de hayatını etkileyecek. Muhtemeldir ki hepiniz de kanalı çok istiyorsunuz. En güzel tepki bu. Gülünecek bir iş. Ama işte bu gülünecek işin, hayatınıza büyük bir sıkıntı olarak dahil olmasını istemiyorsanız, etkin karar verici süreçlerin içinde olmanızı sağlamak durumundayız. Demokratik, hukuka uygun bir biçimde sesinizi çıkaracağınız, gücünüzü ortaya koyacağınız mekanizmalar üretmek durumundayız. Biz bunu üretiyoruz ve bu ürettiğimiz yasal mekanizmalarda sözünüzü, sesinizi, yazılarınızı, düşüncelerinizi, duygularınızı ortaya özgür bir biçimde koyabilirsiniz. Koymalısınız ve biz de onları uygulamak zorundayız. Bu kadar net” ifadelerini kullandı.