‘Themis’i de ‘Anadolu Yapıtı’nı da Yargıtay’ın yeni binasına taşıyın

Eski Yargıtay Birinci Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, ‘ Yargıtay eski binasının cephelerinde bulunan ‘Adalet Tanrıçası Themis’ ile ‘Uygarlıkların ve Hukukun Beşiği Anadolu Yapıtı’ heykelleri yeni binaya taşınmalı’ dedi.

Eski Yargıtay Birinci Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, Yargıtay eski binasının Atatürk Bulvarı'na bakan cephesindeki 'Adalet Tanrıçası Themis' ve eski Başbakanlık binasına bakan cephesindeki 'Uygarlıkların ve Hukukun Beşiği Anadolu Yapıtı' heykellerinin yeni binaya taşınması gerektiğini belirtti.

KARAR’a değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Selçuk, şunları söyledi:

Prof. Dr. Sami Selçuk

"Bildiğiniz gibi “Adalet Tanrıçası Thémis” heykelinin aslı, Atina’dadır ve gözleri açıktır, bantla kapalı değildir. Ülkemizde ise çoğu zaman kapatılmaktadır. Bunun altında yatan yapay ve çağını doldurmuş gerekçe ise gerekçe şudur: Yargıç yansız olmalı, hukuku gözelerini kapatarak dağıtmalı ve uygulamalı. Oysa çağcıl hukukun, suç hukukunun temel ilkelerinden biri “yaptırımların, özellikle cezanın suçlanan bireye her bakımdan uydurulması, yani “Bireyselleştirilmesi”dir. Bu ilkeyi dışlayan bir hukuk anlayışı, yalnız çağa değil, yazılı hukuka da ters düşer. Bu, bir.

Adalet dağıtan yargıcın gözünü kapatırsanız, bununla da kalmaz, yargılama sürecinin en önemli, en çarpıcı ve en duyarlı aşaması olan ve suçlanan kışının alınyazısını belirleyen “duruşma”nın kanımca aşağıdaki yine en önemli, en çarpıcı, en duyarlı ve de en ödün verilemez bir ilkesini de yerle yaksan edersiniz: “Duruşma yargıcının taraflar ve kanıtlara doğrudan ilişki kurma ilkesi.”

Bu yüzden Batı Avrupa’da ve bizim gibi Batı Avrupa hukukundan esinlenen hiçbir ülkede duruşma yargıcı, sürekli gözleri açıktır ve de bu yargıç duruşma süresince asla değiştirilemez. Duruşmanın tek oturumda bitmeyeceği olasılığı varsa, duruşmayı yeni baştan yinelememek için “yedek yargıç” kurumu getirilmiştir (Ceza Yargılaması Yasası, m. 188/3). Ne var ki, ülkemizde yedek yargıç kurumu, dün de bugün de hiç gündeme gelmemektedir. Cezanın bireyselleştirilmesi ve bu yedek yargıç kurumu yeterince algılanmadığından, “eski tutanaklar okundu” saptırmalarına, hile-i şer’iyyelerine başvurulmuş, “vicdani kanı” duruşma tutanaklarıyla yargıçlardan yargıçlara ciro edilerek ve Adalet Tanrıçasının gözü kapatılarak kararlar verilmiştir. Bugün de verilmektedir.

Böyle bir duruşma anlayışı uygar bir dünyada olamaz. Yoktur da. Çünkü böyle duruşmalarla yapılan bir yargılamada adli yanılgı olasılığı katlanarak çoğalacaktır. Bu yüzden Adalet Tanrıçası’nın, kısaca duruşma yapan yargıcın gözleri açıktır. Asla kapatılamaz. Aynı gerekçeyle kanıtlarla doğrudan ilişki kuramadığı için kör ya da sağır bir yargıç duruşma yargıcı olamaz. Buna karşılık böyle bir yargıç, dosyadaki yazılar, duruşma tutanakları ve yazılı karar üzerinden ve salt hukuk incelemesi yaptığı için Yargıtay üyesi olabilir.

Bu konudaki ilk yazılarımdan biri, Milliyet’te bundan 49 yıl önce yayımlanmıştı: “Adalet Tarıçası’nın Gözündeki Bant Açılmalı.” (18.1973). Benim bu yazımdan tam yirmi yıl sonra gözü kapalı Tanrıça’nın heykelinin Yargıtay önüne dikilmesi beni çok düşündürmüş ve geldiğimiz nokta beni çok üzmüştü. Yargıtay Başkanlığını yaptığım dönemde bütün bunları gözeterek ve Jacques de Bie’nin 1643’te yaptığı ve gazetenizde yayımlanacak olan ve ünlü gravürde yer alan sağdaki gözleri açık Tanrıçanın resimlerini Yargıtay binamızın uygun yerlerine asmıştım. Ancak benden sonra bu resimler kaldırılmış, gözleri bantlı resimler asılmıştı. Çok üzülmüştüm. Ama çok da yadırgamamıştım. Çünkü her boydan Türk insanı, araştırmadan düşünmeye alıştırılan ezberci bir eğitimi bir türlü yenememiştir.

Bu heykel konusunda son diyeceklerim şunlardır: Adalet Tanrıçası’nın eski binasındaki heykelin gözleri açılmalı ve kesinlikle yeni binaya taşınmalıdır. İkinci olarak da, Eski Başbakanlık binasına bakan cephesindeki ‘Uygarlıkların ve Hukukun Beşiği Anadolu Yapıtı’ da kesinlikle yeni binaya taşınmalıdır. Bu heykel, Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünce benim Yargıtay Başkanı olarak 1999 yılında yaptığım istek üzerine dönemin Kültür Bakanı Sayın İstemihan Talay tarafından ünlü devlet sanatçılarımızdan Heykeltıraş Sayın Metin Yurdanur’a yaptırılmıştır. Sanatçı, sıkı bir çalışma sonucunda ancak Mayıs 2000 tarihinde tamamlayabildiği yapıtını hukukun tarihine göre yapmaya özen göstermiştir.

Sayın Yurdanur’un verdiği bilgilere göre, yapıt özellikle hukuk ve adaletle ilgili binlerce yıllık kültür gelişmesini bağrında barındıran Anadolu uygarlığının günümüze kadar olan yaşantısını simgelerle anlatmakta, bununla da yetinmemekte, sanat, bilim ve hukukun üstünlüğüne vurgu yapmaktadır. Yapıt, 20 Mayıs 2000 tarihinde Merhum Başbakan Bülent Ecevit, yüksek yargılama organlarının başkanları, bakanlar, genel müdürler, hukukçular, sanatçılar ve bilim insanlarının katılımıyla açılmıştır.

Değerli devlet sanatçımız Sayın Metin Yurdanur, bu heykeli, yeni Yargıtay binasına tekniğine uygun olarak bozmadan, örselemeden özenle taşıyabileceğini belirtmektedir. Yeter ki, yapıtla uyumlu yerin seçimi de heykeli yapan kendisine bırakılsın.

Bilime, sanata ve sanatçıya saygı duyan herkesin bu çağrıya uyması gerektiği kanısındayım. Özetle bu iki heykel, yeni binaya yöntemince ve kesinlikle taşınmalıdır.”

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Güncel Haberleri