Kerkük’te özerklik bilmecesi

Irak ordusunun peşmergeden çatışmasız olarak geri aldığı Kerkük’ün statüsünün ne olacağı konusundaki belirsizlikler sürüyor. Şehirde yaşayan tüm kesimlerin kafasındaki yönetim modeli farklı. Önemli petrol yatakları bulunan kentteki unsurlar, çeşitli taleplerle masaya oturma niyetinde.

EROL METİN / ANKARA

Irak ordusu ve Şii Haşdi Şabi milislerinin 12 Ekim’de başlattığı operasyonla Kerkük yeniden el değiştirdi. Kime bağlı olduğu belli olmayan kente ilişkin herkesin beklentisi farklı. Bağdat, Kerkük’ün idari olarak merkezi yönetime bağlı olduğunu savunurken, Kürtler ise tarihi kentin kendileri tarafından yönetilmesi gerektiği düşünüyor. Türkmenler de bütün etnik grupların eşit şekilde temsil edileceği bir yönetimin oluşmasını talep ediyor.

Zengin petrol yataklarını barındıran Kerkük, uzun yıllardır tartışmaların merkezinde yer alıyor. 1.6 milyon nüfusa ulaşan kentte Arap, Türkmen ve Kürtler birlikte yaşıyor. Saddam Hüseyin döneminde Kürtler kentten zorla göç ettirildi. Kerkük’e yönelik Araplaştırma politikası güdüldü. ABD’nin 2003’teki işgali sonrası Kerkük’ün demografik, sosyal ve ekonomik yapısında tekrar değişiklikler yaşandı. Yerlerinden edilen Kürtler şehre dönmeye başladı. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne geçmişteki zorunlu göçü bahane ederek yoğun bir Kürt nüfusu Kerkük’e taşıyıp demografik yapıyı değiştirme suçlaması yöneltildi. Sert tartışmalar nedeniyle kentin statüsü belirsiz bırakıldı. Kerkük Vilayet Meclisi’nde Kürtler 26, Türkmenler 9, Araplar ise 6 sandayleyle temsil ediliyor. 2011’de Kerkük Valiliği’ne KYB’li Necmedddin Kerim getirildi. IŞİD’in Musul’u işgal etmesi üzerine Irak ordusu bölgeden çekilince Kerkük’ün kontrolü tamamen peşmergeye geçti. Irak, referandum öncesi Kerim’i görevden aldı ancak bölgesel yönetim bu karara uymadı. Irak Yüksek Yargısı, bağımsızlık oylamasını geçersiz sayarken, 12 Eyül’de harekete geçen ordu ve Haşdi Şabi güçleri, Kerkük’ü geri aldı. Dengelerin değişmesiyle Kerkük’ün statüsüne ilişkin tartışmalar yeniden alevlendi. Araplar, Kerkük’ün Bağdat’a bağlı olduğunun altını çiziyor. IKBY lideri Barzani ise Kerkük’ün bir Kürt şehri olduğunu, bir gün mutlaka geri alınacağını savunuyor. Peşmergenin çekilip ordunun kente direnişle karşılaşmadan girişini sağlayan Celal Talabani’nin partisi KYB ise Kerkük Valiliği’ne KYB’li bir Kürt ismin atanmasını talep ediyor. Türkmenler de Kerkük’ün özel bir statüye kavuşmasını istiyor. Türkmen temsilcileri ‘Yüzde 32’ formülünü gündeme getiriyor. Buna göre, Kerkük’ün idari yapısı ve parlamentosunda Türkmenler, Araplar ve Kürtler yüzde 32’lik oranla temsil edilecek. Geriye kalan yüzde 4’lük dilimi ise azınlıklar oluşturacak. Kentte polis teşkilatı dahil tüm kurumlarda eşit oranda temsil hakkı olacak. Kerkük’ün demografik yapısının normalleştirilerek tüm etnik grupların uzlaşı ürünü bir yönetim kurması düşüncesi Türkiye tarafından da destekleniyor. Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşat Salihi “Kerkük’e gelen projenin herkesi razı etmesi lazım. Bizim önerimiz Kerkük federal yapıda olsun, onun içinde bir meclis kurulsun, o meclisin içinde eşit bir şekilde Türkmenler, Araplar, Kürtler temsil edilsin. Ondan sonra seçimler olacaktır. Yeni üyeler seçilecek, yeni planlar yapılacak” diye konuştu. 

BARZANİ’YE PETROL DARBESİ

Savaş alanına gitmek için gönüllü listesi hazırlamaya başlayan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nden Türkiye’nin Ceyhan Limanı’na gelen ham petrol miktarının yaklaşık 3’te iki oranında azaldığı belirtildi. Reuters, iki nakliyeciye dayandırdığı haberinde günlük 600 bin varil olan ham petrol sevkiyatının yaklaşık 200-250 bin varile düştüğünü duyurdu. Düşüş, Irak ordusunun Kerkük ve çevresini peşmergeden geri almasının ardından yaşandı. Irak Petrol Bakanlığı yetkilileri, petrol üretiminin dün itibariyle normal seviyeye döndürüleceğini umut ettiklerini söyledi. Ancak bölge kaynakları üretimin hâlâ düşük olduğunu kaydetti. Kerkük’ten çıkarılan petrolün ihraç edilmesiyle sağlanan gelirler IKBY için önemli bir finansal kaynak oluşturuyordu.

KENT BAĞDAT’A BAĞLI KALACAK

Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Akif Okur, Kerkük’ün statüsüne ilişkin belirsizliğin bir an önce giderilmesi gerektiğini söyledi. Okur, demografik yapısı, tarihi ve yeni bir Irak iç savaşının ön cephesi gibi konumlanması nedeniyle Kerkük için daha özel bir statü talep edildiğini belirterek şunları aktardı: “Şehrin özelliğinden kaynaklanan birtakım modeller öneriliyor. Türkmenler kendilerine bir statü talep ediyorlar. Fakat iyi bir ilk adım Türkmen valinin atanması olacaktır. Sonrası için değişik öneriler var. İşte farklı bileşenlerine kotaların ayrıldığı bir şehir meclisi olsun gibi şeyler de söyleniyor. Şu var ki Kerkük için ne olmayacağını net olarak gördük. Bugünkü IKBY yönetimine dahil edilmeyeceğini, Irak’ın içerisinde kalacağını gördük. Peki Irak’ın içerisinde nasıl kalacak? Tek taraflı işgalle iradesini dayatmaya çalışan Barzani’nin formülünün işlemeyeceği görüldü. Bir noktada Irak’ın toprak bütünlüğünden yana en ciddi tavır koyanların başında da Türkmenleri görüyoruz. O yüzden savundukları Irak içerisinde kalma çizgisinin karşılığında buradan bir kazanım elde etmeleri, bu kazanımın da tescillenmesi gerekiyor. Bu da tarih boyunca Irak’ta hep damgalarını vurdukları şehirde kendi haklarını koruyacak bir sistemin olmasıdır.”

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.

İlgili Haberler

IKBY'nin Ceyhan Limanı üzerinden petrol ihracatında büyük düşüş
KYB istihbaratı Zanyari’den Kerkük açıklaması

Dünya Haberleri