Orwell’in ‘1984’ünün tam tersinde bir albüm

Alternatif rock grubu YAYA’nın George Orwell’in ‘1984’ romanından esinlenilen ikinci albümü ‘O Altın Ülkede’ müzikseverlerle buluştu. Grubun üyesi Ata Akdağ, romanda tasvir edilen dünyanın bir distopya olduğunu, bu albümün de tam tersi bir biçimde ütopyayı anlattığını belirterek “Özgürlüklerin kutsandığı bir toplum hayali yatıyor içinde” diye konuşuyor.

IŞIL ÇALIŞKAN/İSTANBUL

İlk stüdyo albümü ‘Bay A.’nın Hikâyesi’ni 2012’de yayınlayan YAYA, uzun bir aradan sonra ikinci stüdyo albümü ‘O Altın Ülkede’ ile dinleyicilerinin karşısına çıktı. 10 parçalık albümün söz ve müzikleri Flört grubundan tanıdığımız Ata Akdağ’a ait. Akdağ, aynı zamanda tuşlu çalgılar’da ve vokalde yer alıyor. Projenin kurucu üyeleri Mert Alkaya davulda, Ferhat Hasanoğlu bas gitarda. Barış Bölükbaşı ise elektronik gitar çalıyor. İkinci albümlerinde İngiliz edebiyatçı George Orwell’in ‘1984’ romanından esinlenen YAYA grubuyla konuştuk.

‘Bay A’nın Hikayesi’nin üzerinden 6 yıl geçmiş. Neden bu kadar beklediniz? Hazırlık süreci nasıldı?

Ata Akdağ: İlk albümden sonra gitaristimizle yollarımız ayrıldı ve canlı performanslara ara verdik. Hepimizin YAYA dışında değişik projeleri de vardı, ilk birkaç yıllık suskunluğun sebepleri bunlardı. Stüdyo Arı’nın sahibi değerli müzisyen Arıkan Sırakaya olmasaydı bu suskunluk daha da uzayabilirdi.

Ferhat Hasanoğlu: Ata şarkıların taslak halini bize gönderdiğinde çok heyecanlandık ve hemen provalara başladık. İlk albüme göre bu süreç daha kısa sürdü ve ardından Arıkan’ın stüdyosu’nda kayıtlara başladık.

Barış Bölükbaşı: Ata, YAYA’nın yeni şarkılarını kaydetmek istediklerinden bahsetti ve demolar üzerinde gitarla denemeler yapmamı istedi. Gitar aranjelerini de tamamladıktan sonra güzel bir iş çıkarabileceğimiz düşüncesiyle stüdyoya girdik.

İlk albümden farklı bir konsept görüyoruz. En belirgin farklar neler?

F.H.: Bana göre en belirgin fark soundumuz. Barış’ın gruba katılmasıyla beraber ilk albümden daha farklı bir sound elde ettik.

A.A.: ‘Bay A.’nın Hikayesi’ 42 dakikalık tek bir şarkı gibi düzenlenmişti, şarkılar aynı hikayeye ait farklı bölümleri temsil ediyordu. ‘O Altın Ülkede’ ise birbirinden bağımsız şarkılardan oluşuyor. Şarkı sözleri açısından ilk albümün daha masalsı bir tarafı olduğunu da kabul etmek gerek, herhangi bir zaman dilimine ait diyemeyeceğiniz bir albümdü. ‘O Altın Ülkede’ biraz daha günümüze ait bir albüm, edebiyata ve geçmişe dair yine göndermeler var.

Bu albümle nasıl bir yeni sayfa açtınız?

A.A.: İlk albümün öyle özgün bir konsepti vardı ki, proje orada bitecek mi, yoksa devamı gelecek mi biz de emin olamamıştık. ‘O Altın Ülkede’nin kayıtları bittiğinde YAYA’nın devam edeceğine olan inancımız tazelendi ve o aşamaya kadar henüz ismini koymadığımız enstrümantal parçanın adı da ‘Yeni Bir Sayfa’ olsun dedik. Bence bu albüm YAYA’nın üstündeki ölü toprağını atmasını sağlamakla kalmadı, birbirinden bağımsız şarkıları da YAYA tadını koruyarak kaydedebildiğimizi hepimize gösterdi.

Albümde Orwell’in ‘1984’ romanından esinlenmişsiniz. Hikâyesi nedir?

A.A.: 1984 Orwell’in son romanı, distopik bir dünyanın tasviri. Merkezi gücün her şeyi ve herkesi kontrol altına aldığı, baskıcı ve kesin çizgilerle ayrılmış, sınıflardan oluşan bir toplum yapısını resmediyor. Bu, merkezi sistemin hata yapmayacağı fikriyle kurulmuş bir düzen. Oysa sistemler de sonuçta insanlar tarafından kurulur ve idame ettirilir. Sonuçta orada yalanlar ve savaşların eksik olmadığı bir dünya görüyoruz. ‘Bireyselliğin ve özgürlüklerin -kağıt üzerinde- tamamen rafa kalktığı bir dünyadan söz ediyoruz.

Peki ‘Altın Ülke’ diye bahsedilen yerde nasıl bir hayat yaşanıyor?

A.A.: ‘1984’ romanında tasvir edilen dünya nasıl bir distopya ise ‘Altın Ülke’yi de romanın içindeki ütopya olarak görebiliriz. Savaşların ve dayatmaların olmadığı, insanların sosyal açıdan sınıflar halinde ayrıştırılmadığı, totaliter rejimlerin son bulduğu, özgürlüklerin kutsandığı bir toplum hayali yatıyor içinde... Bu açıdan bakınca belki hayal gibi gözükebilir. Ancak Orwell’in tasvir ettiği distopik dünya ile bugün yaşadığımız düzen arasında pek çok benzerlik bulabileceğimizi kabul edersek, bunun tam aksi yönde bir dünya düzeninin oluşabileceğini de varsayabiliriz.

Alternatif müziğin çıkışta olduğu bir süreçteyiz. Siz kendinizi alternatif müzik piyasasının neresinde görüyorsunuz?

B.B.: Şu an çok farklı müzik tarzları iç içe geçmiş ve bir arada bulunuyor. Alternatif müzik de bir yandan kendi yolunda devam ederken öbür yandan popüler kültürün içinde ve başka mecralarda da yer alıyor. YAYA’da da herkes alternatif ya da pop, rock, fusion, progressive vb farklı tarzlara sahip. ‘O Altın Ülkede’ albümünün sound ve şarkı yapıları açısından alternatif müzik piyasasının güzel bir noktasında olduğunu düşünüyorum.

Neye alternatifsiniz?

Mert Alkaya: Bizim için yaptığımız müziği tekrarlamamak önceliğimiz. Ana akımdan sıkılan insanlar için farklı bir alternatif YAYA.

B.B: Biriktirdiğimiz ve ardından dönüştürdüğümüz üretimlerle kendi alternatiflerimizi bulmuş olduk. Müzikseverler ve görsel dünya ile internet için bir alternatif… Bazı dönemlerde mainstream akımlarda rutin ve sadece ihtiyaca cevap veren müziklerin üretildiği bir ortamda alternatif şeyler yapılmalı.

A.A.: Zaten ikinci albümle birlikte kendimizi tekrar etmeyeceğimizin sinyallerini verdik sanıyorum.

F.H.: Kendimize alternatifimiz, bu da bizi daha yaratıcı yapıyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.

Hayat Haberleri