Polisiye edebiyatın dünya çıkarması

Türkiye Polisiye Yazarları Birliği kuruldu. Oluşumun nedeni son 20 yıldır polisiye edebiyatına ilginin her geçen gün artması. Yazarlar bu konuda hemfikir. Amaçları polisiye yazarlarını ve romanlarını yalnızca yurt içinde değil dünyaya da tanıtmak, ortaya konulan eser sayısını çoğaltmak ve yeni yazarlara cesaret vermek. Bu konuda birçok etkinliğin düzenlenmesi planlanıyor.

ERKUT TEZERDİ

Polisiye edebiyatımızın tarihi 1800’lü yılların sonlarına dayanıyor. Bu konuda zaman içinde birçok eser ortaya koyuldusa da yazarların ve okurların türe ilgisi aslında son 20 yılda kendini gösteriyor. Romanların baskısı iki haneli rakamları bulurken satış rakamları yüz binleri aşıyor. Okurların ve yazarların beklentisi günden güne artarken dolayısıyla polisiye edebiyatı tutkunlarını aynı çatı altında buluşturan bir oluşuma ihtiyaç duyuluyordu. Türkiye Polisiye Yazarları Birliği özellikle bu nedenle kuruldu. Peki kadrosunda 40’ı aşkın yazarın bulunduğu birliğin amaçları arasında neler var? Ne gibi faaliyetler düzenlecek? Okur ne bulacak? Polisiye edebiyatı hangi yönde devam edecek? Konuyla ilgili olarak Algan Sezgintüredi, Sevin Okyay, Elçin Poyrazlar, Ahmet Ümit ve Suphi Varım’la konuştuk.

OKURLARIN TÜRE İLGİSİ ARTIYOR

Algan Sezgintüredi: “Türkiye’deki polisiye yazarlarını bir çatı altında toplama fikri, geçtiğimiz aralık ayında ikincisi düzenlenen Kara Hafta festivalinde polisiye edebiyatımızın sorunları tartışılırken ortaya çıktı. Ülkemizde, dünyadaki benzerlerinden hemen her açıdan farksız, üst düzeyde yazılan ve geçmişi ta 1880’lere dayandığı halde okura hak ettiğince ulaşamayan polisiyemizin, onca çabaya rağmen adı bile bilinmeyen birçok yazarın bir hamle yapması gerektiği sonucuna varılınca ilk adımın böyle bir birlik kurmak olacağına karar verildi. Sonrasında elden geldiğince yazarlara ulaşılmaya çalışıldı. Çağrıya olumlu yanıt veren 40’a yakın yazar, birliğin kurucu üyeleri oldu. Türkiye Polisiye Yazarları Birliği, öncelikle polisiyenin ülkemizde hak ettiği yere erişebilmesi, gelişmesi, yazar ve müstakbel yazarların dayanışması ve haklarının savunulması gibi ivedi sorunlarla uğraşmayı hedefliyor. Bu minvalde okurlarla yazarları buluşturacak, okurların türe ilgisini artıracak ve yeni okur kazandıracak, günün şartları doğrultusunda gerekli her tür faaliyette bulunmayı amaçlıyor.”

ORTAYA KOYULAN ESERLER ÇOĞALACAK

Sevin Okyay: “Ortak kararla kuruldu. Bence çok olumlu bir gelişme. Böyle iki tane daha üyesi olduğum meslek kuruluşu var; FABİSAD ile SİYAD. Bu kuruluşlar hem bizi bir araya getiriyor hem ürünü, yapılan işi çoğaltıyor hem de bu işe yeni adım atmış veya atmaya çekinen kişilere çok cesaret veriyor. Ben şahsen Türkiye Polisiye Yazarları Birliği’nin çok faydalı olacağını düşünüyorum.”

ROMANCILAR YURT DIŞINDA DA TANINACAK

Elçin Poyrazlar: “Türkiye’de polisiye yazarlar birliği kurma fikrinin somut tohumları Aralık 2016’da Pera Palas’ın düzenlediği Kara Hafta Polisiye Festivali’nde atıldı. Biz polisiyeciler olarak neden daha çok bir araya gelmediğimizi orada sorgulamaya başladık. Ayrıca o etkinlikte de gördük ki pek çok okur -birkaç isim dışında- Türkiye’nin polisiye romancılarını tanımıyor. Oysa gayet sağlam polisiye romancılar yetişiyor bu ülkede. Hem polisiye edebiyatın sevilmesi ve tanıtılması hem de birbirimizle dayanışmak için birlik kurmaya giriştik. Şimdiden 30’un üstünde üyemiz var. Taze yazarların bu türde yazmalarını da özendirmek istiyoruz. Atölyeler ve etkinlikler yoluyla okurlarla bol bol temasa geçme niyetindeyiz. Daha iyi yazmak, daha iyi romancı olmak ve daha iyi eserler çıkarmak amacımız. Benim önemsediğim bir diğer mesele de Türkiye’nin polisiye yazarlarının yurt dışında görünür kılınması. İngiltere Polisiye Yazarlar Birliği’ne üyeyim ve birkaç toplantıda bana Türkiye’deki polisiye yazan romancılar soruldu. Pek az isim batıda temsil ediliyor. Bu birlik Türkiye’nin polisiye edebiyatına bu anlamda da yeni bir soluk getirebilir.”

ZAMANI GELMİŞTİ ÇÜNKÜ İLGİ FAZLA

Ahmet Ümit: “Polisiye roman Türkiye’de uzun yıllardır ikinci sınıf edebiyat olarak görüldü. Fakat bizde eserler, yazarlar çok eskiye dayanır. İlk polisiye romanımız 1884 yılında Ahmet Mithat Efendi tarafından yazdı, adı: Esrâr-ı Cinayât. Bu eser Poe’nun Morgue Sokağı Cinayeti’ni yazmasından 43 yıl sonra ortaya çıktı. Fakat daha sonra nedense polisiye roman küçümsendi, bu nedenle özgün polisiye romanları yazan çıkmadı. Kemal Tahir Mayk Hammer’i olduğu gibi, Peyami Safa da takma isimle Cingöz Recai’yi yazdı... Türkiye’de ancak son 20 yıldır polisiye roman yazan çok başarılı yazarlarımız var. Bunun yanında bir de çok ciddi bir okur sayısı belirdi. Eskiden yabancı-telif polisiyeleri okuyanlar; Grange veya Dan Brown gibi yazarları tercih ederdi, şimdi biz de okunuyoruz; eserlerimizle ilk baskıda 250 bin, 500 bin okurlara ulaştık. Ayrıca yine bu alanda 221B dergisi çıkıyor ve yoğun ilgi görüyor. Türkiye’de polisiye yazarlarının bunu başarması çok önemli. Tüm bunlar dolayısıyla; yani polisiye roman kültürü, polisiyecilerin bir araya gelmesi, kendi seslerini duyurması, polisiye edebiyatın sorunlarını dile getirmesi ve polisiye edebiyatın tanıtımı açısından Türkiye Polisiye Yazarları Birliği’nin kurulması gerekiyordu. Zamanı gelmişti. İlerleyen süreçte etkinlikler düzenlenecek. Durum dünyada da böyle; çeşitli ülkelerde Agatha Christie, Edgar Allan Poe, Arthur Conan Doyle gibi yazarlarla ilgili pek çok etkinlik gerçeleştiriliyor. Biz de böyle bir oluşumla birlikte yalnızca ulusal çapta değil, uluslararası alanda da ses getirecek etkinlikler planlıyoruz.”

SUÇ EDEBİYATI MERCEK ALTINDA

Suphi Varım: “Türkiye’de suç edebiyatının Osmanlı’dan bu yana köklü bir geçmişi var. Cumhuriyet’le birlikte polisiye dünyamız, yeni yazarlar ve yapıtlar kazandı. 90’lı yılların başından itibaren da önemli bir ivme görüyoruz. İşte, Türkiye Polisiye Yazarlar Birliği’ni bu birikimin sonucu olarak görmek gerekir. Birlik bünyesinde polisiye kurgu üstatlarının yanısıra akademisyenler, eleştirmenler de var. Yazarlara baktığımızda da çok farklı mesleklerden arkadaşlar görüyoruz. Demek ki birlik, bir düşünce kuruluşu, think-tank işlevi de görecek. Birliğin uluslararası boyutu da var. Bu boyut, yabancı polisiyecileri tanımak ve dünya suç edebiyatındaki gelişmeleri izlemek açısından son derece önemli. Batı ülkelerinde suç edebiyatı hakkında bilimsel çalışmalar da var. Birlik sayesinde bu araştırmaları da incelemek, belki Türkiye’de de benzer araştırmalar yapmak, suç edebiyatımızı kuramsal açıdan ele almak imkanını doğuracaktır. Hem polisiye romanlar ve öyküler hem de kuramsal çalışmalar, ulusal suç edebiyatımızın gelişmesi için önemlidir. Birliğin çalışmaları arasında hedeflenen seminerler, paneller ve workshoplar, bu amaca ulaşabilmek için tasarlanan araçlardır. Bu araçlar yazar-okuyucu ilişkisinin güçlendirilmesi açısından da önemlidir. Demek ki birlik, sadece kendi içine kapalı bir yazarlar topluluğu değil, toplumsal yönü de olan bir yapılanmadır. Kısa zamanda büyük ilgi toplayacağına ve polisiye edebiyatımıza yeni yazarlar kazandıracağına inanıyorum.”    

YAZARLAR BİR ARAYA GELDİ 

Türkiye Polisiye Yazarları Birliği’nin kuruluşunda Ercan Akbay, Oğuzhan Aslan, Tuğba Sarıünal, Başak Sayan, Nuray Atacık, Doruk Ateş, Taner Ay, Esmahan Aykol, Gülce Başer, Ali Bayram, Alper Canıgüz, Cenk Çalışır, Çağan Dikenelli, Suat Duman, Günay Gafur, Necati Göksel, Alper Kaya, Sibel Köklü, Sevin Okyay, Hesna Onbaşı, Celil Oker, Yaprak Öz, Banu Öztürk, Ayşe Erbulak Özgürdal, Ulaş Özkan, Verda Pars, Aslı Perker, Emrah Poyraz, Elçin Poyrazlar, Tuğba Sarıünal, Ender Sevinç, Barış Soydan, Gencoy Sümer, Seval Şahin, Piraye Şengel, Derviş Şentekin, Armağan Tunaboylu, Gökçe İspi Turan, Algan Sezgintüredi, Esra Türkekul, Ceyhan Usanmaz, Ahmet Ümit, Zeynep Ünal, Suphi Varım, Çağatay Yaşmut yer alıyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.

İlgili Haberler

‘Like’ kurbanı ademoğlu

Hayat Haberleri