Prof. Celal Şengör, halkı aşağılayan ve darbeyi yücelten açıklamalarıyla şaşrtmadı. Daha önce benzer görüşleriyle gündeme gelen Şengör, çıtayı yükseltti.
Amerika'dan geldiği günden beri halkın içine çıkmadığını söyleyen Şengör, '33 yıldır ekmek bile almadım' dedi.
Türkiye'nin İsviçre olmadığını, demokrasiyi hak etmediğini söyleyen Şengör'e göre halk cahil..Bu yüzden Türkiye'yi oligarşi yönetmeli. Şengör, İstanbulluların aptal oldukları için depremden korkmadıklarını söyleyecek kadar ileri gitti.
Dışkı yedirmek işkence değil
Celal Şengör'ün 12 Eylül darbesi ve darbe döneminde tutuklulara dışkı yedirilmesine ilişkin görüşleri zihin dünyasındaki savrulmayı tam olarak ele veriyor. Ona göre insanlara dışkı yedirmek işkence değil çünkü insanlar gorilerden gelmedir ve goriller birbirlerine dışlı ikram eder!
İşte Celal Şengör'ün sözleri:
Kenan Evren’in 12 Eylül döneminde yaptığı her şeyi onylıyor musunuz?
Her şeyi tasvip ediyorum! Evet, istisnasız.
Şaka yapıyorsunuz.
Hayır, efendim.
Evet ama…
Her yaptığını onaylıyorum kardeşim. Ben çünkü 12 Eylül sürecini yaşadım.
Evet ama bu gene de insanların, efendim tırnaklarını çekmek…
Yahu kardeşim...
İnsanlara dışkısını yedirmek gibi..
Hayır, hayır bir dakika. Bir kere dışkısını yedirmek işkence değil.
Nasıl değil?
Ben bal gibi yerim. Niye biliyor musun?
Yapmayın hocam...
Goriller yiyor ben de yerim
Ben bunların yendiğini gördüm. Bir gün San Diego Hayvanat Bahçesi'nde goriller birbirlerine dışkılarını ikram ediyorlardı. Onlar da bizim gibi primatlar. Gayet güzel, hiçbir şey de olmaz. Meselâ jeolojinin kurucularından olan William Buckland'ın hayvanlar âlemindeki her şeyi tatmak gibi bir merakı vardı: Dışkı ve sidikler dâhil. Bu bilgisi sayesinde Napoli'de San Gennaro'nun kanı zannedilerek kutsal bir mucizenin olduğu sanılan bir yerde akan şeyin kan değil, yarasa sidiği olduğunu teşhis ederek, kutsal mucizenin de palavra olduğunu ispat etmişti! Yani dışkı pis bir şey değil ki. Sen sidiğini içmez misin?
Bugün, bu noktaya gelmemizde Evren'in bir dahli olduğunu düşünmüyor musunuz?
Hayır efendim, ben Süleyman Demirel ve Ecevit’in dahli olduğunu düşünüyorum. Özal’ın dahli olduğunu düşünüyorum. Kenan Evren televizyona çıktı. "Lütfen bu adama, Özal’a oy vermeyin" dedi. "Bu adamı biz Ekonomist olarak kullandık, başarılı işler yaptı ama bu adama oy vermeyin" dedi. "Yobazdır bu herif" dedi. Milletçe koşa koşa gittik, Özal’a oy verdik. Paşa vermeyin dediği halde. E ben şimdi Paşayı nasıl sorumlu tutayım yahu? Adam açık açık söyledi, "Oy vermeyin bu adama" dedi. Ama demokrasi! Evren generalim ona da "Peki" dedi, oy verildikten sonra da. "Ya ben bu oyu tanımıyorum" demedi. Değil mi? Tayyip Bey gibi, "Benim istediğim olmadı, haydi bir seçim daha yapalım" demedi. "Hoş geldin" dedi, "Teşekkür ediyorum, seni başbakan yapıyorum halk bunu istedi" dedi. E ne yapsın bu adam?
Siz demokrasiye kökünden mi karşısınız?
Cahillerin demokrasisine, yani oklokrasiye karşıyım.
Ne ile yönetilelim?
E vallahi bir oligarşi yönetmeli bu toplumu. Eğer toplum İsviçre değilse... İsviçre’de demokrasiye karşı değilim. Ama Türkiye gibi toplumlar oligarşi ile yönetilmeli.
Oy vermeye gidiyor musunuz hocam?
Tabii.
Siz de eğitimli insanların oyunun eğitimsiz insanlardan daha fazla sayılmasını mı istiyorsunuz?
İşte oligarşi, oligarşi… Yani eğitimsiz bir grup hiç oy kullanmayacak! Az sayılsın, çok sayılsın falan değil.
Okuma yazma bilmiyorsanız oy yok?
Hayır, oy vermeyeceksiniz.