Resul Yalçın yazdı: Kabil için Taşkent’ten doğan barış umudu

Afganistan’da yarım asra varan çatışmalar ve barış süreci geçtiğimiz hafta Taşkent’teki bir konferansta masaya yatırıldı. Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Resul Yalçın da Kabil’in barış arayışını ve bu süreçte yer alan ancak ismi ön plan çıkmayan bir aktörün rolünü yazdı.

Geçtiğimiz ay 25-27 Mart tarihleri arasında bölge ülkelerinden ve dünyanın dört bir yanından gelen heyetler Afganistan’da kalıcı bir barış sürecini başlatmak ve 17 yıldan beri sürmekte olan çatışmalara çözüm bulmak amacıyla Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te bir araya geldiler. Konferansa Türkiye dahil 23 ülkeden temsilciler, Birleşmiş Milletler gözlemcileri ve BM Afganistan Özel Temsilcisi Tadamichi Yamamoto katıldı. Özbekistan’ın ev sahipliğinde gerçekleşen uluslararası konferansa bugüne kadar yapılan Afganistan barış görüşmelerinde olduğu gibi, Taliban yine resmi olarak katılmadı. Fakat diğer barış görüşmelerinin aksine, bu barış görüşmesi çabasının sonuç bildirisine karşı Taliban’ın olumlu ya da olumsuz her hangi bir basın açıklaması yapmaktan kaçındığına ve titizlikle sesizliğini koruduğuna şahit oluyoruz. Özbekistan’daki barış görüşmelerini bugüne kadar yapılan bir çok barış görüşmelerinden farklı kılan ve Taşkent’teki toplantının olağandışı iyimser bir konferans olarak birçok kişi tarafından da kabul edilmesine yol açan unsur, üzerinde büyük bir uluslararası baskı olan Taliban’ı masaya oturtmak için Afgan Hükümeti’nin 28 Şubat’ta yaptığı geniş kapsamlı teklife bağlılığını bir kez de bu uluslararası konferansta yinelemesi ve teklifin konferansa katılan heyetlerce destek görmesi oldu. Buna bağlı olarak da Taliban’ın, kendisine yapılan teklifi anında reddetmemesi ve beklenmedik bir şekilde sessizliğini koruması ilginç bir tablo ortaya çıkarmaktadır. Bu durum, Taliban’ın bu teklifi önemsediğini ve kendi arasında bunu ciddi bir şekilde müzakere ettiğini gösteriyor. Afganistan Devlet Başkanı Eşref Gani’nin Taliban’a şu teklif listesini sunduğu ileri sürülüyor: Silahları bırakıp şiddeti terketmeleri şartı ile meşru bir siyasi parti olarak tanınmaları,  siyasi sürece katılmaları için kendilerine Kabul’da bir bina tahsis edilmesi, üyelerine pasaport temini, ailelerine barınma yerlerinin sağlanması, Taliban’ın üst düzey yetkililerinin ve komutanlarının isimlerinin uluslararası terörist listesinden çıkarılması, Taliban’a mensup grupların topluma kazandırılma süreçlerinin başlatılması, Taliban mensuplarının cezaevlerinden salıverilmeleri. Buna karşılık, Taliban’ın Kabil hükümetini tanıması, hukukun üstünlüğüne saygı duyması ve Afganistan Anayasası’nı kabul etmesi isteniyor.

Taşkent’teki toplantının olağandışı iyimser bir konferans olarak birçok kişi tarafından da kabul edilmesine yol açan unsur,  Taliban’ı masaya oturtmak için Afgan Hükümeti’nin 28 Şubat’ta yaptığı geniş kapsamlı teklife bağlılığını yinelemesi ve  konferans katılımcısı ülkelerden destek görmesi oldu.

Taliban’ın bütün bunları kabul edip etmeyeceği meçhul fakat pek fazla seçeneği de yok gibi. Afgan hükümeti de Taliban ve onu destekleyen güçler de Afganistan’da silah ve şiddet zoruyla artık hiçbir tarafın kazanamayacağının farkındalar. Afgan halkı ve Orta Asya ülkeleri de Afganistan’daki çatışmalardan son derece rahatsız. Taliban’ın güç merkezi durumunda olan Helmand eyaleti halkı dahi Taliban’ın terör eylemlerinden son derece rahatsızlar. Nitekim son günlerde eyaletin ileri gelenleri Taliban’a artık şiddeti bırakması uyarısında bulundular. Afganistan’da çatışmaların durdurulması ve sorunlara siyasi bir çözüm bulunması için içeride ve dışarıda Taliban ve Afgan Hükümeti’nin üzerinde baskılar artıyor. Bu durumda Taliban ya “işgalci güçlerin kuklası” diye tasvir ettiği mevcut Afgan Hükümetin’i ülkede meşru siyasi otorite olarak tanıyıp kendisine sunulan teklifleri kabul ederek Afganistan’da siyasi bir oluşum olarak faaliyet gösterecek ya Kabil hükümeti ile masaya oturmak için yeni teklifler getirecek ya da kendisine sunulan teklifleri reddedip Afganistan’da şiddeti artırma yoluna yönelecektir ki bu durumda kendileri de Afgan halkı da kaybedecektir. Diğer yandan, Afgan Hükümeti’nin de siyasi çözüme katılmaya olumlu bakan Taliban guruplarının şiddetten yana olanlarına karşı pozisyonlarını güçlendirecek güvenceler vermesi siyasi çözüme giden yolu kısaltabilir. Mesela, Afgan Hükümeti ülkede hâlâ zaman zaman devam eden ve çoğu zamanda birçok sivilin öldüğü hava saldırılarını kesinlikle durdurabilir. Ayrıca bazı Taliban gruplarının yeniden toparlanıp hükümet güçlerine karşı saldırıya geçmelerine fırsat vermeyecek şekilde, Afgan Hükümeti’nin kısa bir süreliğine de olsa iyi niyet göstergesi olarak Taliban’a karşı saldırılarını askıya alması isabetli olacak. Bu, Afganistan barış görüşmelerinde arabuluculuk girevini üstlenmiş ülkelerin atacakları adımları güçlendirecektir. Afganistan’da 2018’de parlamento seçimlerinin ardından Nisan 2019’da da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılması planlanıyor. Bu seçimlere Taliban’ın da katılmasının sağlanması için Afgan Hükümeti’nin müzakerelerin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için büyük bir kararlılık sergilemesi gerekir, belki de seçimlerin ileri bir tarihe ertelenmesi daha doğru olacaktır.

ÖZBEKİSTAN’IN ÇABALARI

Özbekistan Cumhurbaşkanı Shavkat Mirziyoyev, Afganistan Hükümeti ve Taliban arasında yapılacak yeni barış görüşmelerine yine ev sahipliği yapmak istediğini, ülkesinin gerekli tüm şartları sağlamaya hazır olduğunu ifade etmektedir. Taşkent bunları söylemekle elbette Afgan sorununu çözeceği iddiasında değildir, burada ifade edilmek istenen, Özbekistan dâhil tüm Orta Asya ülkelerinin Afganistan’da devam eden çatışmalardan ve terör olaylarından rahatsızlıklarıdır. Bu konuda Özbekistan’ın gayretkeşliğini Afganistan’daki barış görüşmelerinde kendisine bir “liderlik rolü” biçmesi çabasıyla açıklayanlar olabilir. Özbekistan’ın bölgedeki önde gelen diplomatik aktörlerden birisi olarak temayüz ettiği kuşkusuz ileri sürülebilir. Kanaatimce bu durumu böyle görmek pek isabetli olmayacaktır. Özbekistan’ın Afganistan ile 137 km sınırı vardır. Afganistan’da 2,7 milyon civarında Özbek yaşamaktadır. Afganistan’daki şiddet ve çatışmalar sarmalında Özbekistan’ın sosyo-ekonomik ve ticari kaybı oldukça yüksek olmuştur. Özbekistan, Orta Asya ülkelerinin nüfus bakımından en büyüğüdür ve  askeri bakımdan da en güçlü ülkesidir. Böyle bir durumda Özbekistan’ın Afganistan barış görüşmelerine bölgesinde öncülük etmesi olumlu bir tavır olarak değerlendirilmelidir. Özbekistan Cumhurbaşkanı Shavkat Mirziyoyev, Özbekistan’ın komşularıyla daha yakın ilişkiler kuracak ve işbirliğini geliştirecek bir dış politika uygulamaktadır. Bunun en belirgin örneği Özbekistan’ın Tacikistan ile son zamanlardaki yakınlaşması ve 25 yıllık bir aradan sonra ilk kez Özbekistan ve Tacikistan arasında düzenli havayolu uçuşlarının başlatılması, dokuz yıllık kesintiden sonra Tacikistan-Özbekistan sınırındaki enerji ticaretinin yeniden başlaması ve 2000 yılından beri Özbek Cumhurbaşkanı tarafından Duşanbe’ye yapılan ziyaretten bu yana ilk devlet başkanlığı seviyesindeki ziyaretinin Mart 2018’de yapılmış olmasıdır.

Özbekistan Cumhurbaşkanı Shavkat Mirziyoyev’in bizzat hem bölgesel bazda hem de uluslararası alanda bir dizi diplomatik girişimleri sonucu Taşkent’te düzenlediği uluslararası Afgan barış görüşmeleri konferansı ve devamında Afganistan Hükümeti ve Taliban arasında olası müzakerelerin Özbekistan’da yapılabileceğini açık bir şekilde ifade etmesi de bu açıda önem arz etmektedir. Özbekistan Cumhurbaşkanı Shavkat Mirziyoyev aynı zamanda Rusya ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin Afganistan’a barışı getirmeyi hedefleyen müzakere sürecine katılmalarını da sağlamıştır. Bundan önce Rusya ve Çin, Afganistan’da olup bitenlerin Amerika’nın sorunu olduğu düşünerek konuya müdahil olmaktan kaçınan bir tavır içerisindeydiler. Taşkent Konferansı sonrasında bu iki ülkenin Afganistan’da barışın sağlanması çabalarını destekleyeceklerini ve üzerlerine düşeni yapacaklarını ifade etmeleri  Özbekistan’ın başarısı olarak algılanmalıdır. Amerika Birleşik Devletleri ve diğer Batılı ülkeler Rusya’nın Taliban’ı desteklediğini ve bu desteğini çekmesi gerektiğini söyledilerse de bu iddialarına kendilerinden başka kimse pek inanmış gibi görünmüyor. ABD ve Batılı devletlerin Rusya’yı bu şekilde itham etmelerinin temelinde Rusya’nın Taliban’ı desteklediği fikrinden çok, Rusya-İngiltere arasinda son zamanlarda meydana gelen diplomatik krize bağlı olarak Batılı ülkelerin Rusya’ya karşı koydukları tavrın göstergesi olarak algılanmalıdır.

TÜRKİYE İLE MÜZAKERE EDİLDİ

Özbekistan Cumhurbaşkanı Shavkat Mirziyoyev, Ekim 2017’de Türkiye’ye yaptığı resmi ziyaret ve temaslarında Afgan barış görüşmelerini Türk yetkililer ile de müzakere etmişti. Aslında geçtiğimiz yıl Türkiye’de ilk ve ikinci tur gayrıresmi olarak  Afgan Hükümeti-Taliban müzakereleri başlatılmış ve bu müzakerelerin bir sonucu olarak Afganistan geçtiğimiz Şubat ayında Kabil’de yaptığı açıklamalar ile Taliban’a Taşkent’teki konferansta sunduğu tekliflerin benzerini sunmuştu. Afganistan’da barışın sağlanması ve çatışan tarafların silahlarını birakıp sorunlarını masaya oturararak çözmelerini Türkiye de baştan beri savunmakta ve bu yolda gereken desteğini vermeye her zaman hazır olduğunu ifade etmektedir. Türkiye’nin bu konuda Orta Asya ülkelerine ve özellikle Özbekistan’ın Afgan barış görüşmeleri çabalarına verdiği desteğini sürdüreceği ve Afganistan’da adalete dayalı kalıcı bir barışın temini için Özbekistan’a gereken siyasi desteği vermeye devam edeceği kuşkusuzdur. 

Orta Asya ülkeleri, özellikle Özbekistan, Afganistan’daki çatışmaları ve siyasi istikrarsızlığı bölgenin huzur ve güvenliğine tehdit, bölgenin ekonomik olarak kalkınmasının ve ticaretin canlanmasının önünde en büyük engel olarak görmektedir. Afganistan’da kalıcı barışın sağlanması Orta Asya’da huzur ve güveni artıracak, tüm bölgeyi kapsayacak ekonomik gelişmeler sağlanacak ve ülkeler arası ticaret canlanarak bölge insanlarının hayat sıtandartlarında iyileşmeler olacaktır. Örneğin, yapımı plânlanan ve Çin’i Kırgızistan, Tacikistan ve Afganistan üzerinden İran’a bağlayacak demir yolu, Türkmenistan-Afganistan-Pakistan-Hindistan (TAPI) doğalgaz boru hattı, Kırgızistan ve Tacikistan’dan Afganistan’a ve Afganistan’dan Pakistan’a elektrik iletimi için tasarlanmış olan CASA1000 enerji projesi, TUTAP (Türkmenistan-Özbekistan-Tacikistan-Afganistan-Pakistan) elektrik iletim hattı gibi çeşitli orta ve büyük ölçekli bölgesel enerji entegrasyon ve ulaşım projeleri yakın gelecekte Orta Asya ve Afganistan’ın ekonomik gelişmesine büyük ölçüde katkı sağlayacaktır. Afganistan bu önemli coğrafi konumunda Orta Asya, Güney Asya ve İran üzerinden Orta Doğu arasında önemli ekonomik roller üstlenme kapasitesine sahip olabilecektir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.

İlgili Haberler

Kabil’deki saldırıyı DEAŞ üstlendi
Kabil'de çifte bombalı saldırı: 25 ölü, 29 yaralı

Görüşler Haberleri