Şehir Üniversitesi'nden Halkbank'a ihtarname

Birçok inşaat şirketinin borçlarının silindiği bir dönemde, kamu hizmeti veren Şehir Üniversitesi'nin varlıklarına el konulması kamuoyu tarafından tepkiyle karşılanırken, bu hukuksuzluğa karşı üniversite yönetimi harekete geçti. Halkbank'a ihtarname gönderen Şehir Üniversitesi, uğradıkları maddi ve manevi zararlar için tazminat talebinde bulundu.

Geçtiğimiz günlerde Halkbank’ın Şehir Üniversitesi’nin varlıklarına tedbir koyması gündeme bomba gibi düşmüş, bir çok STK, akademisyen ve siyasiden tepki yağmıştı. Özellikle inşaat şirketlerinin ve spor kulüplerinin borçlarının defalarca yapılandırıldığı hatta silindiği bir dönemde, kamu hizmeti veren bir kuruluşa uygulanan bu yaptırım başta üniversitenin öğrencilerinin olmak üzere kamuoyunun da tepkisini çekmişti. Üstelik bu yaptırımın neticesi sadece Şehir Üniversitesi’nin akademik faaliyetlerini sekteye uğratmayacak; binlerce öğrencisinin eğitimine ve çalışanlarının hayatına da darbe vuracaktı.

Ülkenin ekonomik koşullarının gerileme gösterdiği, dövizde olağandışı bir artışın yaşandığı bir dönemde Şehir Üniversitesi’nin ödemelerinde telafi edilebilir aksaklıklar yaşandı. Bu gelişmeler üzerine 09.10.2019 tarihinde iki kurumun yöneticileri bir araya gelerek bir mutabakata vardı. Bu çerçevere Şehir Üniversitesi ihtiyacı yokken teminat artırımına gitti ve yeni bir ödeme planı üzerinde anlaşmaya varıldı.

Mutabakatın üzerinden 24 saat geçmeden Halkbank, İstanbul Şehir Üniversitesi’nin tüm gelirlerine tedbir koydu. Gelen tepkiler üzerine Halkbank bir açıklama yapmak zorunda kaldı. Akıl almaz şekilde Şehir Üniversitesi’ne birçok ödeme kolaylığı sağlandığını fakat üniversitenin hiçbir taahhütünü yerine getirmediğini beyan etti.

HALKBANK'A İHTARNAME

Şehir Üniversitesi’nden yapılan açıklamada Halkbank’ın açıklamalarının gerçeği yansıtmadığı, yapılan mutabakatın dışına çıkılmadığı, birçok taşınmazın hali hazırda bankaya ipotekli olduğu, Halkbank’ın yaptırımlarının açık bir hukuk ihlali olduğu ve bankaya ihtarname gönderildiği ifade edildi.

Özellikle Halkbank’ın yaptığı açıklamada “Üniversitenin ödeme imkanlarının neredeyse tükendiği, üniversitenin gelir ve öğrenci kaybı yaşadığı” açık ve net bir dille yalanlanırken; Şehir Üniversitesinin gelirlerinde bir önceki yıla göre %18 ve öğrenci sayısında ise bir önceki yıla göre %25 artış gerçekleştiği ve tüm bu tabloların da şeffaf ve denetime açık olduğu vurgulandı.

Şehir Üniversitesinden yapılan açıklama ise şöyle;

T.C. Halkbank A.Ş., dün (15.10.2019) web sitesinden yapmış olduğu bir açıklama ile İstanbul Şehir Üniversitesi hesaplarına ilişkin yapılan hukuksuz ihtiyati haciz işleminin bankacılık teamüllerine ve hukuka uygun olduğunu iddia etmektedir. Bankaya 15.10.2019 tarihinde noter aracılığıyla göndermiş olduğumuz ihtarnameyi kamuoyu ile paylaşma zarureti doğmuştur.

Sayın Muhatap,

Bankanız tarafından, müvekkil Üniversite’nin akademik ve idari çalışanlarının
maaşlarını, öğrenci burslarını, Erasmus, TÜBİTAK, AB hibelerini ve proje fonlarını
ödediği hesaplar üzerine ihtiyati haciz uyguladığınızı öğrenmiş bulunmaktayız. Söz
konusu hacizler, pek çok farklı hukuki sebepten dolayı bütünüyle hukuka aykırı
olmasının ötesinde, tamamıyla daha önce 24.07.2019 tarihinde YÖK’e yapmış
olduğunuz hukuksuz müracaata hukuki zemin(!) oluşturmayı amaçlamaktadır.
Hukukumuzun en temel kuralları yok sayılarak acelece ve hiçbir kamu kurumuna
yakışmayacak tarzda yapılan hukuk görünümlü işleminiz, tamamıyla Üniversitemizin
ekonomik mahvına ve YÖK’ün garantör üniversiteye devrini temin etmek amacına
hizmet etmektedir. Şöyle ki;

Malumumunuz olduğu üzere, Üniversitemiz ile Bankanız arasında Genel Kredi
Sözleşmeleri (“GKS”) imzalanmıştır. Bu sözleşmelere konu kredi alacağınız,
taşınmazlarımız üzerinde lehinize tesis edilen ipotekler vasıtası ile teminatlandırılmıştır.
Öyle ki, toplam kredi alacağınızın yaklaşık altı (6) katına tekabül edecek şekilde yaklaşık
2.300.000.000 TL değerinde ipotek ile kredi alacağınızın teminat altına alınmış olduğu malumlarınızdır.
Yine talebiniz doğrultusunda, bu denli yüksek bir teminat verilmiş olmasına rağmen, çok
iyi niyetli olarak ve hiçbir zorunluluk bulunmamasına rağmen, Tuzla’da yer alan bir adet
arazi daha tarafınıza ipotek tesis edilmek suretiyle lehinize ilave rehin tesis edilmiştir.
Bankacılık teamüllerine ve hakikate hilaf bir şekilde 24.07.2019 tarihinde YÖK’e mali
acz içerisine düşmüş olduğumuz iddiası ile müracaatta bulunmuş idiniz. İlgili yazınızda;

a. “süreç içerisinde Üniversite, öğrenci sayısını arttıramamış, ilave kaynak
oluşturamamış ve yapılan nakit akım projeksiyonlarına göre de öğrenci sayısının
arttırılması ve yeni kaynak oluşturulmasının kısa vadede mümkün olamayacağı
görülmüştür.” ve

b. “[…] İstanbul Şehir Üniversitesi adına kayıtlı olan üniversite kampüsündeki
taşınmazlar üzerinde Bankamız lehine ipotek tesis edilmiştir. Söz konusu
taşınmazların…devredilmesine ilişkin açılmış olan dava
sonucunda…kredilerimizin teminatsız kalma riski ile karşılaşılmıştır.” şeklinde
beyanda bulunmuştunuz.

Hukuksuz ve nezaketten yoksun ilgili yazınıza binaen YÖK’ün tarafımızdan bilgi talep
etmesi üzerine sunulan yazımızda da ifade ettiğimiz gibi;
Sayfa 2 / 5

(i) periyodik olarak yapılan denetimlerden de görüleceği üzere, öğrenci
sayılarımızın düzenli bir şekilde arttığı, yeni kampüs imkanları çerçevesinde de
ilave kaynaklar oluşturulduğu,

(ii) 2019-2020 eğitim öğretim yılı doluluk oranlarımızın %94 olarak gerçekleştiği,

(iii) 2019-2020 eğitim öğretim yılında toplam öğrenci sayımızın da bir önceki yıla
göre %25 arttığı,

(iv) 2019-2020 eğitim öğretim yılında gelirlerimizin de giderlerimizden %18 daha
fazla gerçekleştiği,

(v) afaki olarak “teminatsız kalma riski” iddiasına yönelik olarak ise Bankanın
sadece ve sadece ipotek kapsamındaki bir parseline ilişkin dava sürecinin devam
etmekte olduğu, ipotek kapsamındaki diğer parseller bakımından herhangi bir
dava söz konusu olmadığı gibi, geri kalan parsellerin ekonomik değerinin kredi
alacağınızın fazlasını karşılayacak değerde olduğu,

(vi) Özellikle, yine aynı yazıda, Üniversitemizin bu zamana kadar hiçbir aksaklığa
mahal vermeksizin akademik ve idari tüm çalışanlarının ödemelerini düzenli
olarak yaptığı, hiçbir ticari alacaktan dolayı icra takibine uğramadığı, HANGİ
MUHASEBE STANDARTLARI UYGULANIRSA UYGULANSIN,
ÜNİVERSİTEMİZİN HİÇBİR ŞEKİLDE MALİ ACZ İÇERİSİNDE
OLMADIĞI, YÖK’e iletilmiş idi.

Bunlara ek olarak, 7186 sayılı Kanun ile sağlanan haklar çerçevesinde tarafınızla kredi
yapılandırma görüşmeleri devam etmiş, herhangi bir ilave teminat gösterme zorunluluğu
ve gerekliliği bulunmamasına rağmen iyiniyetimizin göstergesi olarak bankanız lehine
ek ipotek tesis edilmiş, bu bağlamda Üniversitemiz yetkilileri ile Bankanız yetkilileri
arasında müteaddit görüşme sağlanmıştır. Son olarak ihtiyati haciz işleminizden bir gün
önce, bugün itibariyle tuhaf olarak gördüğümüz kredinin yeniden yapılandırılması
toplantısında (09.10.2019 tarihinde) Bankanız yetkilileri olan Genel Müdür Yardımcısı
……. ………. , Daire Başkanı ….. ……. , Birinci Hukuk Müşaviri …… …….. , Şube
Müdürü ……. …….. , Şube Müdürü Yardımcısı …… ……… ve Hukuk Müşaviri ……
……. ile görüşme yapılmıştır. Kendilerine sunulan ticari projeksiyonlara binaen; (i)
Üniversitemizin kredisinin yeniden yapılandırılma imkânının olduğu, (ii) sunmuş
olduğumuz projeksiyonun ve ödeme tablosunun yeterli olduğu ve (iii) bu haliyle
dosyamızın Halk Bankası Yönetim Kurulu’na götürüleceği hususları toplantıda
hazır bulunan Bankanız yetkililerince tarafımıza beyan edilmiştir.

Yaklaşık altı (6) aydır, tüm iyiniyetimizle yapmakta oluğumuz görüşmeler ve son
toplantıdaki davranış ve beyanlarınız ile tamamıyla çelişik şekilde, söz konusu
toplantıdan bir gün sonra, yetkisiz mahkemeye yapılan müracaat ile hiçbir teminat
gösterilmeksizin, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/1384 D. İş sayılı
dosyasından tesis edilen ihtiyati haciz kararına istinaden İstanbul 4. İcra Müdürlüğü’nün
2019/38163 E. sayılı dosyası üzerinden muhtelif bankalarda mevcut tüm hesaplarımıza
ihtiyati haciz konulmuştur. Tarafınızca yukarıda zikredilen banka hesaplarına yapmış
olduğunuz hukuksuz haciz işlemi, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (“2004 sayılı
Kanun”) en temel emredici prensiplerine ve dürüstlük kuralına aykırıdır. Buna ek
olarak, banka çıkarlarını koruma amacı gütmeyen bu hukuksuz ve tuhaf işlem,

Sayfa 3 / 5
Üniversitemizin garantör üniversiteye devrini, “sözde” hukuken mümkün kılmak
amacıyla Kanun, yerleşik Yargıtay içtihatları ve doktrin görüşlerine aykırı şekilde
alelacele gerçekleştirilmiş bir işlemdir.

Akademik ve idari çalışanlarımızın maaşlarını, öğrenci burslarını, Erasmus,
TÜBİTAK, AB hibelerini, proje fonlarını, şebeke giderlerini ve günlük rutin
harcamaları ödediğimiz hesaplar üzerinde uyguladığınız hacizler, 2004 sayılı Kanun’un
maddesi ile “Rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan
olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. Ancak
rehinin tutarı borcu ödemeğe yetmezse alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz
yoluyla takip edebilir.” şeklinde düzenlenen ve yerleşik Yargıtay uygulaması ile de
kabul gören “önce rehne müracaat zorunluluğu” ilkesine açıkça aykırılık teşkil
etmektedir.

Kaldı ki bilindiği üzere, 2004 sayılı Kanun’un 257. maddesi “Rehinle temin edilmemiş
ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü
şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten
haczettirebilir” şeklinde düzenlemeyi havi olup, Bankanız lehine tarafımızca tesis
edilen ipotekler mevcutken ve Üniversitemiz tarafından kredi borcuna istinaden toplam
kredi tutarını fazlasıyla karşılayan ek teminat verilerek kredi riskiniz ortadan
kaldırılmışken, Bankanız tarafından ihtiyati haciz yoluna başvurulması iyiniyetli
olmadığınızı ve eylemlerinizin hukuka aykırı olduğunu açıkça göstermektedir. Nitekim
konuya ilişkin olarak, yerleşik uygulama hâlini almış Yargıtay içtihatları da bu
doğrultuda olup, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17.01.2014 tarihli, 2013/18040 E. ve
2014/998 K. sayılı ilamı, “…İİK’nın anılan maddesine göre aleyhine ihtiyati haciz
istenenin lehine verilmiş bir rehin söz konusu ise alacaklının rehin tutarı kadar
alacağı için öncelikle rehne başvurması gerekir.” şeklinde içtihat edilmiştir. Sarih
Kanun hükmü ve yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda, Üniversitemiz tarafından
temin edilen ipotekler mevcutken Bankanız tarafından ihtiyati haciz kararı alınması
açıkça hukuka aykırılık teşkil etmektedir.

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun ilamında açıkça 2004 sayılı
Kanun’un 45/1. maddesinin emredici nitelikte olduğu ifade edilmiştir. Yargıtay İçtihadı
Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 26.05.2019 tarihli, 2017/2 E. ve 2017/3 K. sayılı
ilamında aynen, “Takip hukukumuzda emredici mahiyette birçok hüküm mevcuttur.
Örneğin konuya ilişkin olarak, İİK.45. maddesindeki düzenlemeye göre, rehinle temin
edilmiş olan alacak için (kural olarak) ilk önce rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip
yapılması zorunludur. Alacaklı ilamlı veya ilamsız haciz yoluna veya genel iflas yoluna
başvuramaz. İşte bu madde emredici mahiyettedir.” şeklinde içtihat edilmiştir. Yine
bir hukuk âlimimiz tarafından kaleme alınan, “İcra İflas Hukuku” isimli eserde; “…
Alacağı rehin ile teminat altına alınan alacaklı, asıl borçluyu önce rehnin paraya
çevrilmesi yoluyla takip edip takibi sonuçlandırmadan haciz yoluyla takibe girişmesi
İİKm.45/f.1, cüm.1’deki kuralı ihlal edeceği için, borçlunun şikayet yoluna başvuracağı
ve icra mahkemesince takibin iptaline karar verilmek gerekir.”1
şeklindeki ifadelere yer

1 Prof. Dr. Timuçin Muşul, İcra İflas Hukuku,
Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammed Özekes, İcra İflas Hukuku, On iki Levha Yayıncılık, İstanbul
Selçuk Öztek, Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel vd., Yeni Konkordato Hukuku, Adalet Yayınevi, Ankara
Prof. Dr. Timuçin Muşul, İcra ve İflas Hukukunda Rehnin Paraya Çevrilmesi, Adalet Yayınevi, Ankara
Nevzat Boztaş, Lex Commissona Yasağnın İnançlı İşlemler ve İcra Sözleşmeleri Bağlamında Değerlendirilmesi,
İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Güz, 2017
Erdem Ulutaş, Rehnin Paraya Çevrilmesi Yoluyla İcra Takibi, İstanbul Barosu Dergisi Cilt 90, Sayı 2, 2016

Sayfa 4 / 5
verilmiştir. Bankanız tarafından usulsüz ve hukukumuzun emredici hükmüne
aykırı şekilde alınan ihtiyati haciz kararından ivedilikle vazgeçilerek,
Üniversitemiz banka hesapları üzerinde tesis edilen hacizlerin fek ettirilmesini
talep ederiz.

Ülkemiz ekonomisinin makro göstergeler bakımından pozitif gelişmeler gösterdiği
bugünlerde hükümetimizin ekonomi politikaları muvacehesinde inşaat
şirketlerinden spor kulüplerine kadar tüm firmaların borçları yeniden
yapılandırılırken, kamu hizmeti sunan bir eğitim kurumu olan üniversitemizin
kredisinin yeniden yapılandırılması yerine hukuka aykırı bir şekilde, hukuken
mümkün olmayan icra yolunun tercih edilmesi, Bankanızın alacağını tahsil
etmekten ziyade başka bir amaca hizmet edildiğini izahtan vareste kılmaktadır.
“Önce rehne müracaat kuralı” icra ve iflas hukukunun emredici ve en temel
kurallarından birisi olduğu hususu ortalama hukukçunun malumudur. Böylesine bir
kuralın kurumunuzun hukuk departmanının değerli hukukçuları tarafından atlandığına
inanmamızı beklemeniz hayatın olağan akışına aykırılık teşkil etmektedir. Söz konusu
hukuksuz işlemin Genel Müdür ve Yönetim Kurulu’nun bilgisi dâhilinde olmaması
mümkün değildir.

Müvekkil Üniversite’ye göndermiş olduğunuz Üsküdar 9. Noterliği’nin 03 Ekim 2019
tarih ve 30535 yevmiye numaralı ihtarınız 08.10.2019 tarihinde tebellüğ edilmiştir.
Bahse konu ihtarınıza, iddia ve taleplerinize, ekinde gönderilen 30.09.2019 tarihli hesap
özetlerine (hesap ekstrelerine), talep edilen faiz oranlarına, tanınan ödeme süresine
açıkça itiraz ediyoruz. Bankanızca yapılan işlem açıkça yasaya, iyiniyet ve dürüstlük
kurallarına aykırıdır.

Sayın Muhatap, belirtilen nedenlerle; her türlü akdi ve yasal haklarımız saklı kalmak
kaydıyla,

(i) yukarıda izah ettiğimiz hususlardan dolayı hukuksuz haciz işlemlerinin fekkini
talep ettiğimizi,
Av. Olga Ercaner, Rehnin Paraya Çevrilmesi Yolu İle İlamlı Takip, Leges Hukuk Dergisi, Leges Yazılım
Yayıncılık, İstanbul, 2013
Cengiz Topel Çelikoğlu, Yargı Reformu 3. Paket Kapsamındaki İlk Değişiklikler ve 6100 Sayılı HMK Etileri
Çerçevesinde Türk İcra-İflas Hukukunda İlamsız İcra Prosedüründe Adi Takibe İlişkin Takip Talebi ve Takip
Şartlarının İcra Memuru Tarafından İncelenmesi, Terazi Hukuk Dergisi,Seçkin Yayıncılık, Ankara
Sedat Kaya, Bonaya Dayalı Olarak Yapılan Haciz Yoluyla Takipte Ödeme Emrine İtiraz ve Hukuki Sonuçları,
Selçuk Üniversitesi, 2019

Mehmet Turan, İcra İflas Hukukunda İpotek, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 2011,
Mustafa Okur, Dava ve Takiplerde Teminat, Ankara Üniversitesi, 2009,
Nazlı Gören Ülkü, İcra Hukukunda Ödeme Emri, Marmara Üniversitesi, 2006
Ömer Elmas, Ticari İşletme Rehni ve Cebri İcra Hukuku Bakımından Sonuçlar, Kocaeli Üniversitesi, 2004
Sayfa 5 / 5

(ii) Üsküdar 9. Noterliği’nin 03 Ekim 2019 tarih ve 30535 yevmiye numaralı
ihtarınıza ve ekindeki hesap özetlerine itiraz ettiğimizi,

(iii) Uygulanan ihtiyati haciz işlemleri nedeniyle Üniversitemizin uğradığı ve
uğrayacağı tüm maddi ve manevi zararlara sebebiyet veren kişilere ve
Bankanıza karşı tazminat taleplerimize ilişkin hukuki yollara müracaat
edileceğini tarafınıza ihtar ederiz.

Sayın Noter; işbu üç nüshadan ibaret ihtarnamenin bir nüshasının muhataba HIZLI TEBLİGAT
yolu ile tebliğini bir nüshasının dairenizde saklanmasını, tebliğ şerhini havi bir nüshasının da
tarafımıza iadesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz.15.10.2019

Saygılarımızla,

İstanbul Şehir Üniversitesi

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.

İlgili Haberler

Mahkeme Şehir Üniversitesi'ne tedbir kararını kaldırmadı
Davutoğlu'ndan Babacan açıklaması: Birleşme gündemimiz yok
Murat Ülker'in Şehir Üniversitesi ile ilgisi yok

Ekonomi Haberleri