15 Ekim 1988’de Gelsenkirchen’de dünyaya gözlerini açan Mesut Özil, hem akademik hem de futbol eğitimini Almanya’da tamamladı. 2005’te Schalke 04 genç takımına adım attıktan 1 yıl sonra A takıma alınan Mesut, buradaki performansının ardından Werder Bremen’in yolunu tutuğunda 19 yaşında ve önü açık bir ‘Alman’ genciydi. İlk arkadaşları da çevresi de Alman ağırlıklıydı. Biz hep ‘Devrekli Mesut’ olarak görmek istedik. Ama o hayat ve çevrenin insanı şekillendirdiği dönemi Almanların arasında geçirmişti. Yan yana top oynadığı arkadaşlarından pası Almanca istiyor, akşam sokak arası muhabbetlerini Almanca yapıyordu…
Bıyıklarının terlemeye başladığı evreyi de futbolunun olgunlaştığı dönemi de Alman gibi geçirdi. Takvimlerden 2009 yılının yaprakları sökülmeye başladığında Mesut’u kritik bir karar bekliyordu. Avrupa’nın en iyi orta sahalarından biri olan Mesut’un A milli takım düzeyinde köklerinin dayandığı Türkiye’nin mi yoksa anavatanından daha iyi bildiği Almanya’nın formasını mı terleteceğine karar vermesi gerekiyordu. O da sessiz sedasız, rotası daha büyük limanları gösteren Almanya’yı tercih etti. Bizim ‘Devrekli Mesut’un yaptığı büyük ayıptı! Geleceği parlak bu gencin yeteneklerinden faydalanma şansını yakalayan Almanların bir planı daha vardı. Zaman zaman ırkçı eylem ve söylemlerin kendini gösterdiği ülkede, kökeninin yanı sıra inanç açısından kendilerinden farklı birinin milli takımdaki varlığı siyaseten de önemliydi…
Mesut açısından Almanya kazanan, Türkiye’ ise kaybeden taraftı. Bu bizim açımızdan hiç de hoş değildi. ‘Aslını unutan’ ve Almanya’yı tercih eden Mesut’a yöneltilecek her türlü eleştiri bazı çevrelerce hak görülüyordu. Nitekim o kitle boş da durmadı...
Türkiye’de Almanya tercihi nedeniyle hedef tahtasına konulan Mesut, Almanya’da da bazı çevreleri rahatsız ediyordu. Yani “Ne İsa’ya, ne Musa’ya” durumu vardı genç oyuncu için. Futbolda istikbali Almanya’da gören ‘Devrekli Mesut’, bizi kızdırdığı gibi Almanları da memnun edememişti. Ve en küçük fırsatta hortlayan faşizme ‘elenmekten’ kurtulamadı… Alman Dışişleri Bakanı Heiko Mass da onun için yeni bir kategori belirledi bile: “İngiltere’de yaşayan ve çalışan bir multimilyoner…” Hadi bakalım ayıkla pirincin taşını…