Yarım kalan bir şiirin peşindeki öyküler

Esra Erdoğan’ın ilk öykü kitabı ‘Kocamın Adı Ağzımın Tadı’ okuyucuyla buluştu. 16 öyküden oluşan kitapta alıveriş kültürü, sorunlu aile ilişkileri ve iletişimsizlik gibi modern hayatın insanı sürüklediği çıkmazlar özgün bir dille aktarılıyor. Erdoğan, satır aralarında toplumun içinde bulunduğu durumun fotoğrafını çekiyor.

SEDAT PALUT / KARAR

Esra Erdoğan’ın ilk öykü kitabı ‘Kocamın Adı Ağzımın Tadı’ Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı. Öykülerinde edebiyatın imkanlarını ustalıkla kullanan yazar, şiirle harmanladığı cümlelerinde insanoğlunun duygu dünyasının kapısını aralıyor, okuruna modern hayatın çıkmaza sürüklediği ve bir parçası olduğu toplumun fotoğrafını gösteriyor.

Öykü, edebiyatımız içinde kendine önemli bir yer edinmeyi başardı. Bu yerin, 20’nci yüzyılda önemli bir gelenek oluşturduğunu söylemek mümkün. Kalemi güçlü yazarlar da bu gelenekten beslenerek kendilerine yeni bir yol çiziyor, isimlerinin gölgesinde yeni öyküler, öykü kitapları üretiyor. Romanın arkasında da kalsa bu geleneğin devam edeceğini düşünüyorum. Bu yeni öykücülerden birisi de Esra Erdoğan. Kendisi TRT’de edebiyat, kültür ve sanat ağırlıklı programlar hazırlıyor, metin yazarlığı ve kurgu yapıyor. Erdoğan ‘Kocamın Adı Ağzımızın Tadı’ adlı ilk kitabı ile öykü geleneğimize katkı sunuyor. Kitap, Yapı Kredi yayınları arasından çıktı ve içinde 16 öykü var.

Erdoğan’ın öykülerinde genel izlekler bulmak mümkün: Modern hayatın insanı sürüklediği çıkmazlar. Alıveriş kültürü, sorunlu aile ilişkileri, taciz, düğün-takı törenleri, iletişimsizlik üzerine kurulu komşuluk ilişkileri…

Öykülerindeki cümleler önceki öyküde yarım kalan bir şiiri tamamlıyor gibi. Kitabı bitirdiğinizde, iyi öykü okumanın yanı sıra, içinize sinen ve yeni bir şairi keşfetmiş olmanın mutluluğunu da yaşıyorsunuz aynı zamanda. Yazarın şiirsel anlatımı diğer öykülerle birbirini bütünlüyor. Öykü ile şiiri harmanladığı cümlelerde insanların duygu dünyalarının kapısını başarılı bir şekilde aralıyor, öykülerin toplamında da toplumun fotoğrafını çekmeyi ihmal etmiyor. Yazarın kahramanlarının zengin iç dünyalarını çok başarılı bir şekilde ortaya döküvermesi, okurun kahramanlar ile hemhal olmasına vesile oluyor. Okur, yazarın bu zengin duygu dünyasını takip ettiğinde karakterleri hem daha yakından tanıyor, hem de kendisiyle yüzleşme fırsatı buluyor. ‘Kocamın Adı, Ağzımızın Tadı’ndaki öykülerin bazılarında belirgin bir kapalı anlatım da söz konusu. Erdoğan, okuyucularından emek istiyor bu öykülerinde. Bulutlu bir havanın ne getireceğini bilemeyen okurlarını şemsiyesiz sokağa çıkarıyor gibi... Bu tarz, ilk etapta okuru ürkütse de, tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi sürprizlerle karşı karşıya getiriyor. Başarılı bir çalışma olan bu ilk kitap yazarın ‘olmuş’ bir döneminin eseri ve okura selamı.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.

İlgili Haberler

Pandeminin vurduğu tiyatroya ‘borç’ engeli

Kültür Sanat Haberleri