Hani protestoya izin verilmiyordu!

Akif Beki

Eskişehir Halkevi’nin, kendi duvarına astığı “Geçinemiyoruz, zamlar geri alınsın” pankartı, bir saat içinde apar topar kaldırıldı. Valilik kararıyla.

Tebligatta şu gerekçe yazıyordu:

“Halkta kin ve düşmanlık duyguları uyandırabileceğinden, farklı görüşten grupları karşı karşıya getirebileceğinden...”

Pankart tekrar asılınca, “izinsiz”likten 18 bin lira para cezası kesildi.

Daha önce öğrencilerin “Barınamıyoruz” eylemleri de valiliklerce yasaklanmıştı.

Kamu barış ve huzurunu bozacağı gerekçesiyle izin verilmeyeceği, “izinsiz” yürüyüş ve gösterilerin de uygun görülmediği bildirilmişti.

Geçinememeyi, barınamamayı protesto etmek izne tabi, o da verilmiyor.

Ama muhalefet liderlerini, iktidardan yana protesto etmek serbest. O demokratik hak, halkın ve hakikatin sesi, vatandaşın haklı tepkisi.

İktidar yöneticilerine, eve ekmek götürememekten, aç yatmaktan şikayet etmekse hemen ağzını toplayıp dilini düzeltmeyi gerektirir. Sahibi, şikayetini geri çekti, çekti; tepkisini düzeltti, düzeltti...

Geri çekmez, düzeltmezse halkın ve hakikatin sesi değil. Ya ne? Nankörlük, yalancılık, provokatörlük, fitnecilik, halkı kin ve düşmanlığa tahriktir, başka ne olabilir!

Son örneği, Adıyamanlı çiftçiyle AK Partili Mahir Ünal arasında yaşandı.

Ülkeyi yönetenlere memnuniyetsizlik, rahatsızlık iletmek hak kapsamına girmiyor.

Fakat muhalefetin yanı sıra iktidara ram olmayan kişileri de istediğiniz şekilde protesto edebilirsiniz, demokratik hakka dahil.

Söylemlerinden hoşlanmayıp tavırlarına siyaseten kızanlar, “Zaten 5 yıl önceki şarkısında da dine saldırıyor” suçlamasıyla Tarkan’ı, Sezen’i hedef gösterebilir.

Kendilerine Milli Beka Hareketi diyen bir grup, önceden duyurarak akşam saati Sezen’in evine yürüdü. Yandaki meydanda, “minik cahile haddini bildirmek amacıyla toplanıp” bildiri okudu.

Fakat kağıdı okuyan, daha cami cemaatinin her gün tekrarladığı en temel dini terimlere bile yabancı görünüyordu. Hz. Adem için “aleyhisselam” demeye dili dönmedi, metne bakıp “aleyhissellem” diye diye ümmet ve İslam adına Hz. Adem’e saygıyı savundu.

Yine de...

Din üzerinden halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme, farklı görüşleri karşı karşıya getirme tehlikesi, valiliği endişelendirmedi. Eyleme izin verildi, engellenmedi.

Bir de “protestoya izin verilmiyor” demezler mi!

Böylece muhalefetin bir “iftira”sı daha çürütülmüş oldu.

Bu özgürlükçü tavır kutlanmayı hak ediyor. Ancak iktidarın demokratik olgunluk ve hoşgörüsünü kötüye kullananlar çıkabilir.

Bir el kitabıyla protesto kime hak, kime değil belirlense, kriterleri açıklansa yanlış yapılmasının önüne geçilmez miydi? Öneri sadece.

HASSASİYET DİNİ DEĞİL SİYASİ

Siyasi değil de dini duyarlılıktan tepki gösterilseydi, Sezen’le Tarkan’a sıra gelene kadar arabesk şarkılarda ne sözler bulunurdu, neler...

Tetikçi Akit, daha önce “İmanımızı şarkılarla çalıyorlar, işte şirk dolu şarkılar” diye listesini çıkarmıştı.

Hedefe konulanlar arasında Orhan Gencebay’la İbrahim Tatlıses gibi iktidarın gözdeleri de sıralanıyordu.

“Kaderin böylesine yazıklar olsun” sözleriyle Orhan Baba, “Tanrım madem unutacaktın, beni neden yarattın” ve “Bir Allah’a taptım bir sana taptım” sözleriyle Tatlıses...

Şarkıları hala çalınıyor, adı geçenler iktidar medyasında baş göz ediliyor, iftar dahil Cumhurbaşkanlığı davetlerinde baş masalarda oturtuluyor.

Onların hedefleştirilmesini de onaylamamıştım. Halk galeyana getirilse, “din düşmanı” diye kapılarına dayanılsa yine karşı dururdum.

Neyse ki onlar için “sözde sanatçılar, sanat kisvesi altında dine saldırıyor, değerlerimize saygısızlık ediyorlar” kampanyası yürütülmedi. El üstünde tutuluyor, itibar görüyorlar.

“Siyaset bizim işimiz, siz şarkınızı söyleyin, üstünüze vazife olmayan işlere karışmayın” diye çıkışılanlar, denetime tabi. Gözde şarkıcıların sözlerinde ise “dine saygısız”lık aranmıyor.

İktidara sevgi tezahüratında kusur etmeyip muhalefete rahatsızlık verenlerin çalıp söyledikleri, sanatın konusudur. Duruşları da aferinlik, haza sanatçı duruşu.

Bugün sahnelenen hassasiyet siyasi değil dini olsa, böyle mi olurdu!

Dine en büyük saygısızlık, onu alet etmek, kullanmak değil midir?

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (86)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.