HDP’ye dair...

Ali Bayramoğlu

Seçimler yaklaşıyor.

2023 seçimleri öyle kritik ki, Erdoğan’ın seçimleri kazanması halinde keyfilik, hoyratlık, hukuksuzluk (hatta kanunsuzluk) doğrulanmış olarak, geri döndürülmesi zor bir derinliğe ulaşacak.

Riskler ortada…

İktidar cephesi son yapılan güvenilir araştırmalara göre, bir dönem yaşadığı erozyonu geride bırakmış, hatta hanesine birkaç puan eklemiş durumda. Yerli-milli kimlik-milliyetçilik- güçlü ve hakim devlet söylem ve politikaları arkasındaki destek, otoriter düzene yönelik eleştiriler kadar önemli bir toplumsal karşılık bulunuyor.

Kürt seçmeni veya oylarını saymazsak, iktidar ve muhalefet, yüzde 40-42 arası değişen bir denkliğe sahip.

Görünen o ki seçimlerle ilgili hükmü HDP seçmeni verecek.

Şöyle de ifade edilebilir:

İktidarın cumhurbaşkanlığı yarışında seçim kazanması için, HDP seçmenini bölmesi, boykota itmesi, muhalefetle bağlarını koparması gerekiyor.

Muhalefet adayının ise HDP’ye oy veren seçmen kendisine yönelmedikçe, cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanması mümkün görünmüyor.

Peki HDP’nin durumu ne?

Malum, bir grup siyasi parti için HDP gayri meşru bir yapı. AK Parti ve MHP’ye göre HDP, PKK’nın devamı, her tür muameleyi “hakkeden” bir siyasi parti… İYİ Parti ve Zafer Partisi için, temas edilmemesi mundar bir siyasi örgüt. Yeniden Refah Partisi için de durum bu.

Diğer muhalif partiler, DEVA, Gelecek, SP; HDP’yi meşru bir siyasi parti olarak kabul etmekle birlikte, onunla açık ve doğrudan siyasi temas kurmaktan kaçınıyorlar.

Buna karşın HDP, yüzde 10’u aşan oy oranıyla Kürt meselesinin seçmen ayrışmalarındaki, dolayısıyla toplumsal düzeydeki belirleyiciliğini, önemi ve yerini ifade ediyor. Seçimlere doğru bu çerçevede bir kilidi oluşturuyor.

3,5-4 ay sonra sandık başındayız.

HDP konusunda, özellikle muhalefet açısından belirsizlik hala sürüyor.

Muhalif cenah, yola HDP’yle çok yakınlaşmadan devam etmek niyetinde, hesaplar Kürt seçmenin Erdoğan’a karşı oy kullanacağı varsayımı üzerine yapılıyor.

HDP ise, bu durumda, iki yönlü bir strateji izliyor. Bir yandan kendisiyle açık temas kurulması ve aday üzerinde mutabakat sağlanması halinde ortak aday fikrini ayakta tutmaya çalışıyor. Diğer yandan bu ihtimalin zayıflığını dikkate alarak, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ilk turunda kendi adayını çıkarmaya hazırlanıyor. Ve ortak aday arayışı kapısını, kendi adayını çıkaracak olmasına rağmen son ana kadar açık tutacağını söylüyor. İzlediği bu yol, sisteme katılmak, muhalefetin parçası olmak, Kürt temsilin dahil olacağı bir demokratik dalga oluşturmak arayışı ve bu konudaki ısrarcılık son derece anlamlı bir tutum.

Hatta, açıkça ilan etmese de, altılı masanın kendi seçmeninin rahatsız olmayacağı ve kendi stratejisini akamete uğratmayacak bir ismi, örneğin Kılıçdaroğlu’nun aday alarak belirlenmesini arzu ediyor.

Bu durumda top dönüyor, dolaşıyor altılı masanın önüne geliyor.

Erdoğan’ın manipülasyonlar, Kürt seçmeni bölme girişimleri, mümkünse Öcalan’ı devreye sokma arayışları için en elverişli zaman Cumhurbaşkanlığı iki turu arasında 15 günlük süre.

Bu nedenle, muhalefet adayı ve HDP arasındaki köprünün ilk tur öncesi ve ilk tur için kurulması önemli.

Peki ihtimaller neler?

1-Kılıçdaroğlu altılı masanın ortak adayı olursa, HDP’ye yapacağı ziyaret ve isteyeceği destek ortak bir tutumun kapısını açabilir.

2-Uzlaşma sağlanamaz ve bu durumda iş, çoklu aday üzerinden seçmen ittifaklarına ve ikinci tura kalabilir.

3-İyi Parti Kılıçdaroğlu’nun adaylığını bloke ederse, altılı masa aday konusunda ayrışabilir. Bu durumda akla gelen bir ihtimal CHP-DEVA-Gelecek ve HDP’nin bir aday, İYİ Parti’nin başka bir aday çıkarması ihtimalidir.

İhtimaller bakımından kritik günlerdeyiz…

HDP veya seçmeni olmadan yol alınmayacak gibi görünüyor.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (33)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.