Ülke ekonomisi uçacaktı…

Elif Çakır

Ülke yangın yerine döndü, MHP lideri Devlet Bahçeli “biraz sabredin göreceksiniz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir bildiği var, faiz kararı doğru” diyor. Dün bu satırlar yazılırken dolar 13, avro 15 Türk lirasını aşmıştı. Paramız döviz karşısında can çekişiyor, göz göre entübe olma yolunda ilerliyor ama Cumhurbaşkanı Erdoğan “Faiz sebeptir, enflasyon neticedir” tezinden geri adım atmıyor.

Dün ülkemizin iktisatçıları feryat figan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “yapmayın, etmeyin” uyarısında bulundular.

Merkez Bankası eski baş ekonomisti Hakan Kara “Dalgalı kur rejiminde ikinci kez serbest düşüş yaşamayı başaran ülke olarak tarihe geçiyoruz. Sadece ve sadece temelsiz bir ısrar uğruna. Yanıldığınızı kabul etmek de bir erdemdir. Çok geç olmadan lütfen bu ısrardan dönün” dedi.

Ekonomist Prof. Dr. Veysel Ulusoy “Üç basamaklı enflasyona doğru… bilerek, isteyerek. Ülkenin sahibi yok ortada, batıyoruz” uyarısında bulundu.

Paramızın değer kaybetmesine isyan eden bir önemli isim ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “faiz indirin” çağrısına karşı çıktığı için Ekim ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Para Politikaları Kurulu toplantısı arifesinde görevden aldığı Prof. Dr. Semih Tümen oldu.

Tümen sosyal medya hesabından Merkez Bankası eski Başkanı Naci Ağbal’ın 19 Eylül’de yaptığı paylaşımı alıntılayarak “Başarı şansı olmayan bu irrasyonel deneyi bir an önce terk edip Türk lirasının değerini koruyacak, Türk halkının refahını gözetecek politikalara bir an önce dönmemiz gerekiyor” dedi. (23 Kasım)

Eski Hazine Müsteşarı Mahfi Eğilmez “Hükümetin Yeni Ekonomi Politikası Üzerine Görüşler” başlıklı yazısında, kurda yaşanan dalgalanmalarla ilgili olarak “Türkiye, sabit kur rejimine özgü olan devalüasyonun dalgalı kurda da olabileceğini bir kez daha kanıtlamış bulunuyor. Bugün itibariyle Türkiye, dünyanın en riskli üç ülkesinden biri konumunda bulunuyor, diğer ikisi Venezuela ve Arjantin” tespitinde bulundu. (www.mahfiegilmez.com )

***

Prof. Dr. Özgür Demirtaş sosyal medya hesabından adeta yalvardı: “Size yalvarıyorum artık hata yapmayın. Başka Türkiye yok. Faiz düşünce enflasyon patlar. Faiz kendiliğinden değil de emirle düşünce, dolar, Euro, altın, emlak, arsa, her türlü mal fiyatı fırlar. Öyle olunca bunları elinde tutan zenginler daha zengin, malı mülkü olmayan fakirler daha fakir olur.”

Sadece böyle ekonomi otoriteleri değildi feryat eden, dün sosyal medya feryat yeriydi…

Bütün vatandaşlar toplansak ve Erdoğan’a “yapmayın, etmeyin, ülkemize, paramıza kıymayın, başka Türkiye yok, bu ülke hepimizin” diyerek yalvarsak aklı selime döner mi?

Ne kadar hazin değil mi?

Devleti yönetenler ülkeyi yangın yerine çeviriyor ve vatandaşlar ise devleti yönetenlere “Başka bir Türkiye yok, yapmayın” diye yalvarıyor. Dünyanın başka neresinde yaşanıyordur böyle bir tablo?

AK Parti ve MHP’nin el ele vererek “Türkiye ekonomisi uçacak, dünyanın en iyi 10 ekonomisinden biri olacak, enflasyonun, faizin, kurun beli kırılacak” vaadiyle getirdikleri CB hükümet sisteminin üçüncü yılında, ülkemiz dünyanın en riskli üç ülkesinden biri haline geldi.

***

Dünyanın en iyi ekonomisi arasına gireceğimiz söylenirken, gele gele Venezuela ve Arjantin ile eşitlenme yoluna nasıl gir?

Soralım:

Bu ülkeyi kim bu hale getirdi? Dış güçler mi?
Paramıza paspas muamelesi yapanlar kimler? Dış mihraklar mı?

Almanya mı? Amerika mı? İngiltere mi? Fransa mı?

Kim? Hangi ülke belirliyor ülkemizin ekonomi politikalarını? Hangi ülkenin lideri, ekonomistleri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kulağına “faiz sebeptir, enflasyon neticedir” tezini fısıldadı. Kim inandırdı bu tezin ülkemize fayda sağlayacağına?

Dış güçlerden hangisi “ülkenizi laboratuvara çevirin” fikrini verdi de, dış mihraklardan hangisi “ekonomide yeni bir şeyler” denemeye zorladı iktidarı?

Bir yanlışlık yok mu bu işte? İktidar kimin temsilcisi? İktidarın kendi ülkesinin parasını değerli hale getirecek adımlar atması, politikalar ortaya koyması gerekmiyor mu?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dış güçler ülkemize operasyon yapmasını önlemek, faiz lobisinin, döviz lobisinin belini kırmak için bütün yetkileri kendisine istemedi mi? Faiz lobisiyle, kur çeteleriyle rahat rahat mücadele etsin diye halk 2018 seçimlerinde oy vermedi mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan üç yıldır ne yaptı ki bugün ülke “ekonomik kurtuluş savaşının” içine düştü? Cumhurbaşkanı Erdoğan konuştuğu zaman neden doların, euronun değeri artıyor, aksi olması gerekmiyor mu? Türki lirası değer kazanması gerekmiyor mu?

Ülkemize dışarıdan bakan dünya liderleri ortaya çıkan bu tabloyu nasıl değerlendiriyorlardır? Türkiyenin itibarına ne oldu? Ülkemizin itibarı böyle mi korunuyor?

Sayın Erdoğan Avrupa’nın batının bile bizlere acıyacak hale getirdiği bu inadından neden vazgeçmiyor? Halkını yoksullaştıran, evine ekmek götüremeyecek hale getiren bir yönetici, idareci olur mu? Halkının yoksullaşmasını, ekmek alamaz hale gelmesini umursamayan bir devlet yöneticisi olur mu?

"AK Parti'den önce mağarada yaşıyorduk!"

Son yıllara damgasını vuran söylemi biliyorsunuz: 20 yıl önce AK Parti iktidarda değilken…

AK Partili kimi siyasetçiler nerede duracaklarını bilmiyorlar. AK Parti’den önce Türkiye’de buzdolabı mı vardı, evlerde fırın mı vardı diyeni de çıktı, neredeyse kadınlar AK Parti’yle varoldu diyeni de... Hamaset, popülizm hastalığı tam da işte böyle bir şey. O hastalığa yakalanmaya gör!

Merkez Bankası eski başkanı ve İYİ Parti Milletvekili Durmuş Yılmaz’ı dün Karar Tv’de ağırladık. Programın sonuna doğru Sayın Yılmaz’a bütçe görüşmeleri nasıl geçiyor diye sordum. Durmuş Yılmaz bütçe görüşmelerinde AK Parti Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ile arasında geçen konuşmayı aktardı.

Durmuş Yılmaz bütçe görüşmesi için bir konuşma hazırlamış. Ancak İbrahim Aydemir’in AK Parti’den önce doğal gaz mı vardı, kalorifer mi vardı” sözlerini duyunca hazırladığı konuşma metnini bir kenara bırakmış ve Aydemir’e ve Aydemir nezdinde AK Partili milletvekillerine şu efsane konuşmayı yapmış:

“On dakikadan da çok az konuşacağım... Enerji arzının sürekliliği, kaliteli olması, sürdürülebilir olması, güvenli olması ve katlanılabilir maliyette olması Enerji Bakanlığının, enerji politikasının amaçları arasında gösteriliyor. Ben, özellikle bu katlanılabilir maliyet üzerinde konuşacaktım ama vazgeçtim.

AK Parti’den önce tekerlek daha icat edilmemişti, mağarada yaşıyorduk, ateş de yeni icat edilmişti, ağaç kovuklarındaydık, üstümüzü çınar ağacının yapraklarıyla, incir ağacının yapraklarıyla örtüyorduk ve basit bir hayat yaşıyorduk(!) Ne olduysa yirmi yıl önce bir idare geldi, bize pantolon giydirdi, kolalı gömlek giydirdi, boynumuza kravat taktı; bizi bugünkü güne ışınladı(!)”

Sayın Yılmaz’ın bu sözleri Meclis Tutanaklarına böylece geçmiş. Efsane cevap, umarım bir daha sözlerine “20 yıl önce şu mu vardı” diye söze başlayan AK Partili siyasetçilerin aklına Yılmaz’ın bu efsane kapak sözleri gelir.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (42)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.