Almanya'dan PKK'ye silah yardımı ve PKK elindeki yüksek teknoloji ürünü silahlar

Fırat Erez

İleri kontrolün onay vermesiyle operasyon tetiklendi.

Onaydan 6 saat sonra, kameralardan uzak apartman kapısında emlâk komisyoncusuyla buluşan
2 kişilik tim, komisyoncunun rehberliğinde kiralık teras katına çıktılar.

3 kişi birlikte içeri girip dairenin kapısı kapandıktan sonra hiçkimse, emlâkçının başının arkasına ateşlenen susturuculu tabancanın ve yere düşen bedeninin sesini duymadı.

Kalkışa 27 dakika kala, timdeki erkeğin sırtındaki uzun bir boru şeklindeki proje çantasının içinden çıkarılan
9K32 Strela-2 (SA-7), kadının çantasından çıkarılan ateşleme sistemiyle birleştirilip atışa hazırlandı.

Saat sabah 10;42’de İstanbul-NewYork seferi için hazırlığı biten THY’nin Kırşehir isimli Boeing 737-800 uçağı, alandaki taksisinin sonunda motorlarına tam güç vererek kalkış marevrasına başladı
.
Floryada bir çatı katında, arkalarında yatan emlâkçının ölü bedeninden 7 metre uzakta bir adam, kadın onu sağında ve biraz uzağında kendisini elinde telefonla izlerken, omuzundaki silahı ateşledi.

Kalkış takati için motorlarına maksimum güç vermiş uçak, yerden henüz 250 metre kadar yükselmişken ısıya güdümlü füze, sol motora girip patladı.

Füzenin motora isabetinden ve bir saniyeden kısa bir süre sonra, sol kanat yakıt deposu da patladı ve uçağın kanadı gövdeden ayrıldı.

Dev uçak, sol kanat kalıntısından halâ alevler çıkarken soluna doğru yatarak düştü ve sağ kanat deposu da patladı.

Uçaktaki 183 yolcu ve 9 kişilik mürettebattan kurtulan olmadı.”


Burada anlatılanlar tabii ki gerçek değil. Böyle bir saldırı hiç olmadı.

Sadece genel adları “manpad” olan, genelde alçak irtifada saldırı yapan uçak ve helikopterlere karşı tek bir kişi tarafından omuzdan atılarak kullanılan, ısıya duyarlı yerden havaya füzelerin, neler yapabileceğini örneklemek adına yazılan bir senaryo.
Yukarıda anlatılan Rus Strela (SA-7) füzesi, Türkiye’de daha çok bilinen ABD yapımı manpad, Stinger’ın bir kopyası.

Bugünlerde PKK ile yeniden ve eskisinden de şiddetle alevlenmiş çatışmaları konu alan bazı haber ve yorumlarda, PKK güçlerinin elinde bulunduğu iddiasıyla anılan silahlardan biri de Stinger. (Tahminen Stinger’ı yazılarında kullananlar da aslında Strela’yı kastediyorlar)

Sözü edilen bu silahlara, yani manpad’lere, savaşın aralarla alevlenip söndüğü 30 yıllık tarihte sadece bir kez rastlanıyor; 14 Mart 1997’de başlatılan ve Kuzey Irak’daki PKK unsurlarına karşı gerçekleştirilen Çekiç Harekatında.

Haber için link; http://arsiv.sabah.com.tr/1997/06/07/p01.html

Bu harekat sürerken SA-7 Strela ile düşürüldüğü kesin TSK’ya ait 2 adet (1 Super Cobra ve 1 Cougar) helikopter ile yine ifadeye dayalı olarak bilinen, muhtemelen enkazına ulaşılamamış bir diğer Super Kobra var. Yine aynı dönemde, birkaç kez de isabetsiz atış rapor edilmiş.

O tarihten sonra PKK’nin manpad kullandığına dair, herhangi bir kayıta rastlanmıyor.

Bu yazıya konu yüksek teknoloji ürünü silahların diğer bazıları ise Alman-Fransız yapımı Milan antitank füzesi, yine Alman yapımı (kullanılan cephaneye göre değişen ismiyle) Bunker/Panzerfaust DM-32 roketatarlar.

Özellikle hükümet yanlısı bilinen bazı medya organlarında Almanya’nın PKK’yi desteklediğine dair bir kanıt oluşturan bu silahlara, PKK elinde henüz rastlanmış değilse de, yine de sözü geçen basın, ısrarlı bir şekilde bu silahları aralarla gündeme taşıyor ve “PKK’ye Alman desteği”ni anlatıyorlar.

Almanya’nın PKK’ye desteğine gösterilen kanıtlarından bir diğeri de, Suriye’de YPG saflarında savaşırken ölen ve cenazesinin, Türkiye üzerinden Almanya’ya gönderilme isteğinin Türk makamlarınca reddedilmesiyle gündeme gelen, Alman vatandaşı Kevin Joachim.

Onlara göre alman istihbarat servisi BND üyesi bir ajan olan 22 yaşındaki Kevin Joachim, sonradan ortaya çıkan fotograflarında görüntü verdiği diğer Alman arkadaşlarıyla birlikte, PKK’ye kent savaşı taktikleri öğretmekle görevliydi.

Öykünün biraz başaşağı tutulmuş olma ihtimali yüksek zira Almanya, son kent savaşını 1945’de Kızıl Ordu’ya karşı Berlini savunurken vermişti.
Onlardan çok daha tecrübeli PKK’lilerin, kent savaşı konusunda Almanlara ders vermesi, tersi olmasından çok daha akla yakın görünüyor.

Bir diğer önemli “Alman desteği kanıtı” Milan füzelerinin öyküsü ise şöyle;

IŞİD saldırısı Suriye üzerinden Irak Kürdistanına yönlendiğinde Almanya,
25 Eylül-4 Kasım 2014 arası tarihlerde Irak Bölgesel Kürt Yönetimine, 10 bin civarında
DM51A1 model el bombası, 700 telsiz, 4 bin kask, 16 bin çeşitli silah, 30 Milan tanksavar, 40 Panzerfaust diye bilinen gelişmiş tanksavar, 106 askeri arazi aracı Dingo göndermişti.

Söylenen, Milan füzelerinin Peşmergeden PKK’ye geçtiği.

PKK gerillasının çatışma tarzına hiç uygun olmayan, iyi eğitimli personel gerektiren ve genellikle ya sabit mevzi ya da bir araç üzerinde kullanılan Milan’ların varlığına dair tek kanıt da, kanıt olmaktan oldukça uzak.

14 Ağustos günü, Adana’nın Sarıçam ilçesinde, bir çöplükte, boş Milan füze kartuşları ve yine kullanılmış LAW silahı launcher’ları bulundu.

Kimler tarafından oraya atıldığı henüz anlaşılamamış, yetkililerce soruşturulan ve her ikisi birlikte sadece TSK’da bulunan bu malzemenin Milan kısmı, LAW kısmından hiç bahsedilmeden alındı ve kanıt olarak kullanıldı.

Görünüşe göre PKK’liler, kullandıkları Milan kartuşlarını atmayıp biriktirmişler ve gidip Adanadaki bir çöplükte buldukları LAW launcher’larının yanına bırakmışlardı.

Yine alışılmadık ve etkileyici görüntüsü ile Alman BAE üretimi, sokak adı Alman RPG’si olan Panzerfaust DM-2’ler de bir diğer sözde Alman desteği malzemesi.

PKK’nin AK-47 Kalashnikov’lardan sonra standart donanımı denebilecek Rus RPG’lerden biraz daha gelişkin, ancak çok daha pahalı bu silahı tercih etmesi için pek bir sebep yoksa da sözü edilen medya, DM-2 kodunun bile sırf imzaları üzerinde bulunsun da yardımlarına kanıt olsun diye,
PKK’ye verilen bu silahlara işlendiği iddiasında.

PKK elindeki panzerfaust'lara dair tek kanıt (ki bu şimdiye kadar sıralananların en sağlamı)
PKK’li olduğu bilinen birinin, bu silahla nişan alırken çekilmiş bir fotografı.

Mümkündür ki Peşmerge Kobani savunmasına yardıma gittiğinde bu silahlardan da götürdü ve cephede birlikte çarpıştıkları PKK’lilerden biri de, DM-2’lerle bir anı fotografı çektirmek istedi.

Almanya’nın PKK’ye lojistik desteği ve PKK elindeki, çoğu Alman menşeli yüksek teknoloji ürünü silahlarla ilgili genel tablo böyle.

Buna eklenecek tek bilgi, 2 ayı bulmuş ve 2000’e yakın karşılıklı toplam kayba yol açmış bu son savaşta, yukarıda sözü edilen silahlardan hiçbirinin kullanılmamış olması.

Bunlar yerine yeni olan, PKK’nin tercihi ve oldukça da etkili kullandığını söyleyebileceğimiz silah, EYP, yani el yapımı patlayıcılar.

Görülüyor ki EYP’ler, daha doğrusu onlarla çok önceden ve yüksek olasılık bölgesel belediyelerin desteği ile hazırlanmış tuzaklamalar, PKK’nin gizli silahlarıymışlar.

En son, 16 şehide mâlolan Dağlıca saldırısında, aynı çatışma noktasında yakın tuzaklanmış 3 EYP patladıklarında, 2 hafif zırlı askeri araç içindeki herkesi öldürdü ve onlara yardım edebilecek tek aracı, bir tankı da, içindeki askerleri yaralayıp batlamada açılan çukura hapsederek işlevsiz hale getirdi.

Bunun dışında başta AK-47 tüfek ve PPG-7 roketatar olmak kaydıyla PKK tarafından kullanılan ekipmanda bir değişiklik gözlenmiyor.

Ne bölgede yoğun kullanılan helikopterlerce rapor edilmiş bir yerden havaya füze saldırısı, ne Milan füzesiyle vurulmuş bir zırhlı ve ne de patlamış bir Panzer/Bunkerfaust mühimmatı izi var.

Yine de, özellikle Suriye ve sonra da biraz daha düşük yoğunluklu olmak kaydıyla Irak’daki kaos içinde silahların yoğun bir trafikle el değiştirdiği gözden kaçmamalı.

Bunun ışığında elbette, PKK gerillasının elinde de hibe, takas, satın alma vb yollarla geçmiş bir takım Alman silahları olması mümkün.
Ancak bunların miktarı ve etkinliğinin, Almanya’nın PKK’ye silah desteği yaptığı iddiasına zemin oluşturacak seviyede olmadığı da kesin.

Son bir not olarak Alman silah sanayiinin, 2.Dünya Savaşından sonrasından günümüze uzanan bir süreçte ve halen, çok sıkı denetim altında olduğunu da eklemek gerek.

Temel işlevi korku salmak olan bir terör örgütünün yeteneklerinin abartılmasından, dolayısı ile amaçladığı etkiyi desteklemekten başka faydası olmayan bu kanıtsız ya da çok zayıf kanıtlı iddiaların neyi amaçladığını anlamak zor. Özellikle de iddialar Hükümet yanlısı basın tarafından dile getirilirken..




İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.