Seçim tarihi?

İbrahim Kahveci

Ekonomide gittikçe iyiye mi yol alıyoruz yoksa gittikçe daha da mı kötüleşiyoruz? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen yıl “4-5 aya kalmaz düzeliriz” sözüne göre çoktan düzelmiş olmalıydık. Hatta Nureddin Nebati’nin “6 ay uyusam ve sonra uyansam” sözüne göre de süre çoktan bitti.

Ama kabus hâlâ devam ediyor.

İyiye gitmediğimizi net olarak herkes biliyor ve görüyor ama ‘Ülke Yönetimi’ görmüyor. Bu muhalefet açısından bulunmaz bir nimet. Oturdukları yerden çok rahat seçim kazanabilirler.

İyiye gitmediğimizi hem enflasyon şokundan hem de döviz piyasasından izleyebiliriz.

Bakın 35-45 milyar dolar bulamazsak bu kış çok ama çok zor geçecek. Kredi risk primi CDS’in 900’lere gelmesi bizim işimizin hiç kolay olmadığını gösteriyor. Dolar bazında yüzde 12-13’le bile para bulamayabiliriz. Hatta FED başta olmak üzere artırılan ve artan küresel faizleri de ayrıca hesaba katmalıyız.

Bu konuyu burada kenara koyalım.

***

Gelecek dönemin sıkıntılı geçeceğine bir kaç konuya bakalım:

Gıdada tarladaki ürün fiyat artışı %148,9 ila adeta önümüzdeki dönemde gıda enflasyonunda yeni şokların yaşanacağını gösteriyor.

Üretici fiyat artışının %138,3’e ulaşmış olması önümüzdeki dönemde fiyat artışının durmayacağına işaret ediyor.

İstanbul Ticaret Odası verilerine göre %99,89’a gelen gıda fiyat artışının 3 haneye çıkmasının an meselesi olduğunu, benzer durumun TÜİK verilerinde de her an geleceği öngörülebilir.

Kısaca işimiz hiç kolay değil.

Baz etkisinin de bu işi kurtarmayacağını dün yazmıştım. Öyle Ankara’nın kurduğu pembe hayaller gerçeklerle pek alakalı değil...

Aslında bütün bunlar tekrar edeyim ki muhalefet için bulunmaz nimet...

***

Türk-İş daha geçen ay açlık sınırını 6400 lira olarak açıkladı. Son yıllarda artan gıda fiyatları özellikle ücretli kesimi çok zorluyor. 2021-2022 yıllarındaki gıda fiyat artışları çalışan sabit gelirlileri gıda harcamalarının gerisinde bıraktı.

Bunu şu şekilde izah edeyim: Bu yıl başında asgari ücret 4250 liraya artırıldığında gıda enflasyonu ve açlık sınırı yakalanmıştı. Oysa yıl ortasındaki ek zamla 5500 liraya yükselen asgari ücret hem açlık sınırının hem de gıda enflasyonunun gerisinde kalmıştır.

Ve asıl mesele şudur ki; önümüzdeki aylarda gıda ve açlık en büyük sorun olmaya devam edecek.

ASIL MESELE...

Gelelim işin saadetine.

Bunca artması beklenen sıkıntıya rağmen neden bu yaz bitimi gibi seçim yapılmıyor?

Gelecek yıl baz etkisi ile toplumu çok rahat yanıltabiliriz düşüncesi mi var? O vakit söyleyeyim 2001 krizi ardından muhalefet 2002 Kasım’ında seçim kazanmıştı. İktidarlar için enflasyon şokları öyle bir kaç aylık düzelme ile geçmiyor.

Peki bu durumda geriye ne kalıyor?

2023 başında ne var ne yok herkese ve her şeye bol kepçeden dağıtmak... Mesela asgari ücreti 8000 liraya çıkartmak; EYT, ek gösterge vs ne varsa vermek...

İyi ama kasada para yokken bu dağıtılacak ulufeler ancak daha büyük enflasyonla sonuçlanır.

Yani Türkiye bir bakıma Venezuela olacaktır. Zaten yönetimin devamında bunun olacağı kesindir ama bekleyip görelim...

***

Parasal değişimlerin etkilerinin 3 ay sonra çıkmaya başladığını ve 9-12 aya kadar sürdüğünü gözlemleriz.

Demek ki yılbaşında yapılacak zamların ocak ayı sonundan itibaren 3 ayda enflasyon etkilerini görebiliriz. Yani en fazla nisan sonuna kadar süremiz var demektir.

İktidar açısından en makul zaman dilimi bu şekilde görülüyor.

Tarihlere baktığımızda da hem sembolik hem de yeni seçim yasasının süresi açısından en makul tarih 23 Nisan 2023 gibi duruyor.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (20)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.