Sermayenin ilkeselliği

İbrahim Kahveci

Yıl 2018’e giriş:

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Yönetim Kurulu Başkanı Nail Olpak “Geniş kapsamlı reformların 2018 yılının ilk çeyreğinde hayata geçirilecek olması, iş dünyasında aktif yatırım hedefleyen her firmamızın 2018 yılına güvenle adım atmasını sağlayacak, doğrudan yabancı yatırımların artmasını sağlayacak” değerlendirmesinde bulundu

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan da bu yılın ekonomik büyüme açısından umutların yeşertilip büyütüldüğü bir yıl olduğunu belirterek, bunun en önemli kaynağı ve ayağının hükümet tarafından daha 2017 yılına girilmeden alınan önlemlerle finansman kalitesinin, finansmana erişim imkanlarının yükseltilmesi olduğunu vurguladı. Bahçıvan “Yaklaşan 2018 yılında ekonomimizin daha üretken, verimli ve güçlü bir seyir izleyeceğini, bu yıl yeşeren umutlarımızın karşılığını hep birlikte 2018’de alacağımızı düşünüyorum” dedi.

Müstakil Sanayici ve İş adamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, bu yılın Türkiye ekonomisinde güçlü büyüme oranlarının gerçekleştiği bir dönem olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Yatırımlardaki artışın sürmesi, reel sektörün ekonomiye olan güveninin sürdüğüne işaret etmesi bakımından da oldukça önemli bir gelişme olmuştur. Ekonomi yönetimi tarafından alınan ek tedbir ve teşviklerle üçüncü çeyrekte 4 ana faaliyet kolunda da genişleme gözlendi. Kredi Garanti Fonu (KGF) ile ekonomiye enjekte edilen ek kaynakların, vergi indirimlerinin ve ihracattaki canlanmanın büyümeyi harekete geçirdiği görülüyor. 2018 yılında da hizmetler, sanayi, tarım ve inşaat sektörünün canlılığını sürdürmesini bekliyoruz.”

Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Hasan Ali Cesur da bu yıl kur savaşlarının yanı sıra oluşturulmaya çalışılan yeni ticari haritalara şahit olunduğunu söyledi. Cesur, gelecek yılın siyasi ve ekonomik açıdan hareketli bir yıl olacağını belirterek “Türkiye ürettiği politikalar ve göstermiş olduğu reflekslerle doğru adımları atmaktadır. Yapısal reformların devam etmesi ve çözüm odaklı olması, büyümede niteliğin yakalanması, cari açığın önüne geçecek dışa bağlı ürünlerin Türkiye’de üretilmesini sağlayacak adımların atılması, turizmde bir önceki yıla oranla hareketliliğin artması, gıda politikalarının netleştirilerek enflasyon oranın yeniden tek haneye indirilmesi ve istihdama yönelik yatırımların teşvik edilmesi ile bu yıl elde ettiğimiz büyüme rakamının korunabileceği veya daha yukarılara taşınabileceği görüşündeyiz” diye bitirdi.

Yıl 2019’a giriş:

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan “2019 yılı için ise temkinli iyimserlik sürecindeyiz. Gelecek yıl biraz temkinli olmamız gerekiyor. Özellikle yılın ilk yarısı için dikkatli olunması gereken bir yıl olacak. Zaten hükümetin de vermiş olduğu mesajda, 2019 yılı için Yeni Ekonomi Programı’ndaki büyüme hedefinin 2,8 olduğunu görüyoruz ki orada da zaten çok gerçekçi bir analiz var.”

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, 2019’da daha çok üretime ve ihracata odaklanacaklarını belirten Gülle “Bizler, 72 bin ihracatçının çatı kuruluşu TİM olarak, ülkemizin geleceğine umutla bakıyoruz.”

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Yönetim Kurulu Başkanı Nail Olpak ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesinin, Türkiye’nin geleceği ve ekonomisi için bir dönüm noktası olduğunu vurgulayarak, Türkiye’nin yapısal sorunlarının kalıcı şekilde aşıldığı bu yeni yönetim sistemiyle birlikte ekonomi alanında da güçlü bir koordinasyonla hızlı ve etkin yeni bir ekonomi yönetiminin oluştuğunu söyledi.

Yıl 2020’ye giriş:

İş dünyası ne mi diyor?

İlkem umutlu olmaktır. İlkem sorunları gizlemek, siyasi yönetime destek olmak, her noktada övmektir.

* * *

Bugün ülkemizin en önemli sorunlarından biri TEŞHİS olsa gerek. Sorunları kabul etmediğimizden, yani teşhis etmediğimizden çözemiyoruz. İyi ama teşhis edemezsek nasıl tedavi edeceğiz?

Ülkemizde işsizlik tarihi bir rekordadır. 15+ yaş üstü işsizlik oranı tarihte (1980 ve sonrası) yüzde 5,0 -5,1 aralığına geldiğinde hep siyasete ders verilmiştir. Oysa bugün bu oran örtülmesine rağmen yüzde 7,3’e çıkmıştır ama sermayenin umudu hala yükseklerdedir.

Toplumda acı çeken işsiz kesim ise sesini duyuramadığı için evlerden cansız bedenler çıkarak sonucu göstermektedir.

Acaba Milli İrade, Demokrasi denen şey 28 milyon çalışanın 8 milyon işsiz hakkında hüküm vermesi midir? Yoksa 1 bireyin dahi hakkının korunması mıdır? O zaman neden bu ilkesizlik...

Bugün yaşadığımız tarihi sorunları dile getirmek, sadece bir avuç gazetecinin sorumluluğunda olmasa gerekir. Onların bir kısmının hapse atılması, bir kısmının saldırıya uğraması ile sorunlar örtülebiliyor mu?

Sizler toplandığınızda, birbirinizin yüzüne baktığınızda ilkeselliği nasıl görebiliyorsunuz? Umutlu ve mutlu musunuz? Hadi devam edin bakalım.

Not: Sermaye ve demokrasi sorunu sadece açıklama yapan yukarıda ismi geçenlerden ibaret değildir. Sorun karakteristik bir genel durumu ifade etmektedir.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (40)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.