Bakalım, daha ne sürprizler göreceğiz

İbrahim Kiras

Altı muhalefet partisinin bir araya gelip ülkenin yaşadığı sıkıntılı süreçten çıkartılması için kuvvetler ayrılığının ve parlamenter sistemin geri geri getirilmesi gerektiği üzerinde uzlaşmaya varmaları -dahası, bu yolda birlikte çaba gösterme iradelerini millete deklare etmeleri- bir dönüm noktası hiç kuşkusuz.

Muhalefet blokunun artık iktidar bloku adayı olma yoluna girdiği süreçte ilk dönüm noktası ise Millet İttifakı’nın kurulmasıydı. Bugünküne benzer birtakım çabalarla seçime girmesi engellenmek istenen İYİ Parti’nin 15 CHP milletvekilinin katılımıyla mecliste grup kurarak bu engeli aşması hiç beklenmeyen bir hamleydi. Bu sürpriz işbirliğinin bir sonraki adımda seçim ittifakına dönüşmesi siyasetteki bütün dengeleri değiştirdi.

2018 seçiminde -cumhurbaşkanlığı için ortak aday çıkarmada gerekli uzlaşmanın sağlanamaması yüzünden- beklendiği şekilde bir başarı gerçekleşmedi gerçi. Ama her şeye rağmen ittifakın dağılmadan sürdürülebilmesi bir sonraki yıl yapılan belediye seçimlerinde çok önemli bir sonuç getirdi ve İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerin yönetiminin el değiştirdiği bu seçim bugüne gelinen süreçte bir başka dönüm noktası oluşturdu.

CHP, İYİ Parti ve DP’den oluşan Millet İttifakında resmen yer almayan Saadet Partisi hem 2018 hem de 2019 seçimlerinde ittifak partileriyle karşılıklı işbirliği içinde oldu. Bu arada “Eski AK Parti” hükümetlerinde önemli görevler üstlenmiş ama sonraki süreçte partilerinden uzaklaşmış olan siyasetçilerin öncülüğünde 2019’un sonunda Gelecek Partisi, 2020’nin başında da DEVA kuruldu. Bu gelişmenin de ülkedeki siyasi muhalefetin zemini ve çerçevesi açısından bir diğer dönüm noktası olduğu muhakkak.

***

İlkine eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, ikincisine eski Ekonomi Bakanı Ali Babacan’ın liderlik ettiği bu yeni partiler henüz bir seçim tecrübesi yaşamadılar. Anketlerde oyları yüzde ikiler veya üçler seviyesinde görünüyor. Aynı anketlerde toplamı yüzde yirmileri aşan -ve çoğunluğu iktidar partisi tabanından kopmuş görünen- kararsızım veya oy kullanmayacağım diyen seçmen kitlelerinin ne kadarını ikna edebilecekleri meçhul. Ancak özellikle eski AK Parti tabanının küskün kesimine hitap edebilme avantajları önümüzdeki seçimin kaderine etki edebilecek bir fonksiyon icra edebilir diye düşünülüyor.

İşte şimdi bu iki partinin de siyaset sahnesine çıkmış olması muhalefet blokunun artık “eski” Millet İttifakından ibaret olmadığı anlamına geliyor. Belki de Millet İttifakı üç partiden ibaret değil demek lazım. Ama oluşan tablonun ismi veya çerçeve kimliği çok önemli sayılmaz bu aşamadan sonra. Önemli olan bugün farklı çizgilerdeki altı muhalefet partisinin ortak amaçlar doğrultusunda işbirliği yapmak üzere bir araya gelmiş olmaları.

Bu çok büyük bir başarı. Siyasetin ve siyasetçinin tabiatını bir parça tanıyanlar bunu daha iyi takdir ederler. Gerçek anlamda fedakarlık, sabır ve sebat gerektirir böyle geniş ölçekli bir işbirliği mekanizmasını sürdürebilmek.

Diğer yandan, söz konusu altı partinin önümüzdeki seçime bir ittifak kompozisyonuyla katılacakları da muhakkak. Hükümet kanadının seçim yasası değişikliği hamlesi tam da buna karşı düzenlenmiş bir tuzak görüntüsü arz ediyor. İttifak içinde nispeten düşük oy oranlarına sahip partilerin milletvekili çıkarmasını engelleyerek bu partileri Millet İttifakı dışında bir çözüm aramaya sevk etmenin planlandığı anlaşılıyor. Nitekim barajın yüzde 7’ye indirilmesinin bundan başka açıklaması yok.

***

Saadet, Gelecek ve DEVA’nın başka bir blok teşkil ederek seçime üç ayrı ittifakın katılmasına yönelik senaryo iktidar cephesinin içinde bulunduğu açmaza karşı “çözüm” olarak benimsenmiş görünüyor. Gerçi bu senaryonun taze bir enerji doğurması ve bir bütün olarak muhalefet oylarını arttırması da imkan dahilinde ve bu durumda iktidarın bu işten kazançlı çıkmayacağı söylenebilir.

Ne var ki gerek söz konusu partilerin teker teker yaptıkları açıklamalar gerekse altı parti adına yapılan ortak açıklama “kurulan tuzağa düşülmeyeceği” ve mevcut birlikteliğin mutlaka sürdürüleceği şeklinde.

Diğer yandan, muhalefet cephesinin iki ayrı blokla seçime girmesine yönelik düşünce daha önce de gündeme gelmiş ama üzerinde yeterli uzlaşma sağlanamamıştı. Bunun bir sebebi halihazırdaki Millet İttifakının ideolojik bir karakter göstermeyip yalnızca ülkenin acil sorunlarının çözümü için temel demokratik müştereklerde buluşulmasını öngörmesi bakımından başka bir oluşuma ihtiyaç duyulmaması olabilir.

Bir diğer sebep ise birbirine yakın görüşteki partileri bir araya getirmenin -sanıldığının aksine- farklı görüşteki partiler arasındaki işbirliği kadar kolay olmadığı gerçeğidir. Bu da siyasetin doğasıyla ilgili bir durum. Dolayısıyla aynı tabana hitap eden veya benzer siyasi görüşleri savundukları düşünülen partilerin bir araya gelmeleri daha geniş zeminli birliktelikler içinde daha kolay imkan bulabiliyor. Çünkü bir tür siyasi katalizöre ihtiyaç duyuluyor böylesi beraberliklerin gerçekleşebilmesi için.

Bugün itibarıyla iktidar cephesinin seçim kanununu değiştirme hamlesi her ne kadar bu eski senaryoyu yeniden gündeme getirmiş ve üstelik daha cazip bir alternatife dönüştürmüş olsa da muhalefetin siyaset oyununu iktidarın belirlediği zeminde oynamak dışında seçenekler arama eğiliminde olduğu görülüyor.

Siyasette 24 saat bile uzun bir süredir demişti rahmetli Demirel. Bakalım, önümüzdeki süreçte daha ne sürpriz hamleler, daha ne yeni senaryolar göreceğiz…

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (42)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.