Çıta yüzde 40’a inse ne olacak

İbrahim Kiras

Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Erdoğan’ın yeni sistemde yer alan yüzde 50 çıtasından memnun olmadığı çoktandır konuşuluyordu. Bu çerçevede bazı AK Partililer “Anayasa değişikliği sırasında ciddi bir hata yapıldı” diyorlardı. Cumhurbaşkanı seçilmek için gereken yüzde 50+1 şartı yerine en çok oy alan adayın seçilmesi kuralı getirilmiş olsaydı iktidar partisinin yaşadığı birtakım siyasi zorluklar sözkonusu olmayabilirdi.

Geçtiğimiz aylarda Ziraat Bankası yönetim kuruluna atanan eski bakanlardan Faruk Çelik’in önceki gün yaptığı açıklama bu konuyu yeniden gündeme taşıdı. Çelik’in “İlk turda yüzde 40 ve üzeri oy alan seçilsin. Yüzde 50+1 formülü Türkiye’yi yorar” sözlerinin TBMM açılışında Erdoğan’a sorulması üzerine ise konuşulanların basit fikir egzersizleri olmadığı ortaya çıktı.

Gerçi Erdoğan eski bakanının dile getirdiği teklifi ne sahiplendi ne de reddetti. Ama dikkat çeken nokta sahiplenmiyor görünmesi değil, reddetmemiş olmasıydı. Çünkü böyle bir tartışmaya katılmak bile artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının kabulü anlamını taşıyor. Aynı zamanda daha bir yıl önce halk oyundan geçmiş olan yeni yönetim sisteminin şimdiden tıkandığını, yeni problemler ürettiğini ve dolayısıyla sürdürülemeyeceğini kabul etmek demek. En önemlisi, mevcut iktidar partisinin toplumdaki desteğinin eridiğinin kabulü demek. Yüzde 50+1 oy alma ümidinin kalmadığının kabulü demek…

***

İktidar partisinin bu yönde bir değişiklikten ne umduğunu tahmin etmek mümkün elbette. Bugünkü siyasi konjonktürde “cumhur ittifakı”nın oylarıyla Erdoğan’ın yeniden seçilebilmesi zorlaşmış görünüyor, çünkü özellikle AK Parti’nin oylarında bir erime sözkonusu. Son dönemde başta ekonomi ve dış politika olmak üzere birçok alanda yaşanan sıkıntılar itibarıyla iktidar partisinin kan kaybına uğraması normal tabii. Ayrıca özellikle İstanbul seçimi sırasında göz göre göre sergilenen yanlış politik tutumun parti tabanındaki rahatsızlıkları had safhaya çıkardığını iki ay sonra tekrar yapılan seçimin sonuçları üzerinden görmek mümkün. Bu arada, son birkaç yıldır eleştiri ve rahatsızlık konusu olan politikalara ve izlenen yönteme, kullanılan dil ve üsluba ayak uyduramayanların ayrışması neticesinde gündeme gelen “yeni parti” hazırlıkları da iktidar açısından yüzde 50+1 gibi neticelere ulaşmanın artık kolay olmayışının öbür sebebi.

Mevcut konjonktürde AK Parti adayının cumhurbaşkanlığı seçimini kazanabilmesi için ilk turda sonuç alabilmesi gerekiyor. Önceki seçimde bu başarıldı. Ancak bugünkü şartlarda aynı başarıyı sağlamak mümkün görünmediğine göre seçimin ikinci tura kalmasını önleyecek formül olarak yüzde 40+1 teklifine sarılmak gayet mantıklı.

Ne var ki İstanbul seçiminin “ikinci turunda” yüzde 54 alabilmiş bir muhalefet bloğu var ortada bugün. İktidar bloğunda ise, anketlere bakılırsa, yerel seçimlerden bu yana kesilmeden devam eden bir kan kaybı var. Önümüzdeki süreçte yeni parti girişimlerinin ete kemiğe bürünmesi durumunda bu erimenin iktidar açısından çok daha olumsuz bir noktaya ulaşması beklenebilir. Diğer yandan, yine son yapılan anketlere göre MHP seçmeninin “cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’a oy veririm” diyen kesimindeki büyük düşüş de iktidar bloğu için endişe verici olmalı.

İktidarın böylesine olumsuz şartlar altında gidilecek bir seçimde yüzde 50+1 çıtasına mahkûm olmak istememesi mantıklı ama aynı şartlarda çıtanın yüzde 40 olmasının sonucu değiştirme ihtimalinin fazlaca yüksek olmayacağı da ortada.

***

Cumhur İttifakı’nın bu badireden çıkabilmesinin tek yolu karşısındaki bloğun dağılmasını sağlamak olmalı. Bunu yapmak teorik olarak mümkün. Kimilerinin alttan alta ısıtmaya çalıştığı “İYİ Parti’nin Millet İttifakı’ndan ayrılıp Cumhur İttifakı safına geçmesi” formülü bu bağlamda akla geliyor. Ama iktidarın şimdiki ortağının bu formüle yaklaşımının ne olacağı bir yana, bu seçeneğin hayata geçmesini beklemek fazlaca hayalcilik. Böyle bir formülasyon hayata geçirilse bile bunun sandıkta karşılık bulacağını düşünmek gerçeklik duygusundan iyice kopmak olur.

Son olarak, bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçimine daha dört yıl varken bu konuların tartışmaya açılması da anlamsız olmasa gerek.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (33)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.