Dünya aslında düz olabilir mi

İbrahim Kiras

Martin Mystère çizgi romanlarını okuyanlar bilir: Dünyadaki bütün bilimsel ve kültürel gelişmeleri kontrol etmeye ve gerekirse durdurmaya çalışan Kara Adamlar adlı çok eski ve güçlü bir teşkilat boy gösterir kahramanımızın maceralarında. Niçin böyle bir şey yapıyor ki bu tuhaf teşkilat diyecek olursanız, kontrol edilemeyen gelişmelerin -daha önce Atlantis ve Mu kıtalarında olduğu gibi- insanlığın sonunu getirebileceğini düşündükleri için!

Ama niyetleri iyi gibi görünse de her türlü olumlu gelişmeye engel olmaya uğraşmaları ve bunun için cinayetler bile işlemeleri dolayısıyla çizgi romandaki “kötü adam”lardır bunlar.

Çizgi roman dünyasında iyilerle kötülerin mücadelesi motifini yansıtma amaçlı bu türden hoş fantezilere karşılık, gerçek dünyada bazı insanların benimsediği fantastik fikirler problemli bir konu.

Bugün milyonlarca insanın inandığı komplo teorilerine göre de birtakım küresel yapılar ve kuruluşlar -tıpkı Kara Adamlar teşkilatı gibi- çok önemli bazı gerçekleri insanlık aleminden gizlemek için çalışmaktalar. Mesela dünyanın düz olduğunu NASA gibi kuruluşlar ve dünya devletlerinin yöneticileri halktan saklıyorlar…

Benzer komplo teorilerinin çoğu gibi Amerika’daki aklı evvellerce ortaya atılmış olan bu uçuk kaçık fikre inanan kişiler okul yüzü görmemiş, kara cahil insanlar değil. Kovid aşısının üç kollu, iki başlı nesillerin üremesine yol açacağını, bu yolla her birimize çip takılacağını vs. düşünenler gibi.

***

Gezegenimizin küre şeklinde olduğunu çok eski çağlardan beri biliyoruz. MÖ 6. yüzyılda Thales ve Pisagor gibi bazı filozoflar dünyanın güneşin etrafında döndüğünü ve yuvarlak olduğunu söylüyorlardı. Aristo da bu görüşü destekledi.

Bilahare İslam dünyasındaki bilim adamları ve filozoflar da bu görüşü savundular. Kelamcıların, fıkıhçıların ve müfessirlerin ezici çoğunluğu konuyla ilgili Kuran ayetlerini bu yönde yorumladılar. Müslüman coğrafya bilginleri yeryüzünün bu şekilde haritalarını yaptılar. Birunî dünyanın küre şeklinde olduğunu ve kendi ekseni çevresinde döndüğünü matematiksel yöntemlerle kanıtladı. (“Dünya dönüyorsa nesneler nasıl yerli yerinde durabiliyor?” sorusuna karşılık olarak ise yerçekiminin mevcudiyetini ileri sürdü.)

Kopernik, Kepler ve Galileo bu tezi astronomik gözlemlerle açıkladılar. Kristof Kolomb sürekli batıya doğru giderek doğuya ulaşacağını ve yola çıktığı yere tekrar ulaşacağını bilerek meşhur seferine çıkmıştı. Gerçi ünlü gemici bu yolculuğun sonunda -Hindistan zannettiği- Amerika kıtasına kadar gidebilmişti ama bilahare Macellan bu deneyi tamamladı.

Yakın zamanda ise gelişen teknolojiler sayesinde gezegenimizin uzaydan çekilen fotoğrafları bu konuda kuşkuya yer bırakmadı.

***

Peki, nasıl oluyor da bu kadar bariz deliller ortadayken birtakım insanlar tam tersi yönde düşüncelere akıllarını kaptırabiliyorlar? Bunlar çoğunlukla eğitim görmüş, meslek sahibi kişiler. Üstelik ABD’de yapılan bir kamuoyu anketine göre dünyanın düz olduğunu düşünenlerin oranı gençlerde daha fazla.

Beki de görünen gerçeklikten kaçmaya, birtakım alternatif gerçeklikler yaratmaya yönelik bir zihinsel eğilim üretiyor bugünkü dünyadaki modern kültür. Kimilerimize alkole veya uyuşturucuya sığınma ihtiyacı hissettiren ruhsal dirençsizlik benzeri bir zihinsel zaaf söz konusu mevcut dünya karşısında.

Bazı toplumlarda güven duygusunun çeşitli sebeplerle zayıflamasıyla bağlantılı olarak kurumlara duyulan güvensizliğin artışı da rol oynuyor olmalı bu gelişmelerde. Bu noktada bazı kurumların toplumun güvenini elde etmedeki başarısızlıklarının etkisinden söz edilebilir.

Ne var ki dünyayı aslında beş ailenin yönettiği, her olumsuz gelişmenin arkasında Yahudilerin, masonların, İlluminati’nin (veya Kara Adamların) olduğu şeklindeki komplo teorilerine inanmak için düşünme ve akıl yürütme yetisinin sağlığını kaybetmiş olması gerekir.

Diğer yandan bilimsel bilginin reddedilmesine yönelik tutumlarda dinî (olduğu iddia edilen) gerekçeler de ileri sürülebiliyor. Amerika’daki Evanjelik Protestanlar modern bilimin bazı bulgularını -İncillerde veya Kitabı Mukaddes’te yer alan ilgili ifadelerin literal anlamlarıyla çeliştiği için- kabul etmiyorlar. “Düz dünyacı”ların bir bölümünü bunlar oluşturuyor zaten. (Ama anketlere bakılırsa çoğunluk “dindar olmayan” kişiler.)

Maalesef benzer bir yaklaşıma İslam aleminde de rastlanabiliyor. Mesela, kitapları Türkçeye de çevrilen, Suudi Arabistan eski Başmüftüsü (Diyanet İşleri Başkanı) Şeyh Abdülaziz bin Baz dünyanın yuvarlak olduğunu ve döndüğünü söylemenin küfür teşkil ettiğine, bunu iddia edenin dinden çıktığı için katlinin vacip olduğuna dair fetva vermiş, aklı başında alimlerin bütün itirazlarına rağmen İslam akidesinde hiçbir karşılığı olmayan bu görüşünden geri adım atmamıştır.

***

Karşımızdaki tuhaflığın sebebini veya kaynağını tek bir adreste aramak yanlış ve kafa karıştırıcı olur. Önemli bir sebep evren ve doğa olaylarının işleyişini mitolojiyle açıklama alışkanlığını bir anda terk edemiyor oluşumuz herhalde. Bir diğer sebep modernitenin yan etkilerinin yarattığı tepkisellik. Başka bir sebep bazı toplumlarda kökleri kendi kültür geleneği içinde olmayan zihinsel paradigma değişiklerine karşı ortaya çıkan refleksif direnç… Başka bir ifadeyle modern bilimin ve doğa anlayışının gelişmesiyle günümüz toplumlarında bununla uyumlu bir rasyonel kültürün gelişmesi aynı hızda gerçekleşmeyişi...

Bütün bu uyumsuzlukların doğurduğu sancılar galiba yaşadıklarımız.

Tuhaf zamanlarda yaşıyoruz… Daha doğrusu, bize tuhaf gelen zamanlarda yaşıyoruz…

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (69)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.