İş yaparak da olur kavga ederek de

İbrahim Kiras

 Geçtiğimiz günlerde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer katıldığı KARAR TV yayınında Elif Çakır ve Yıldıray Oğur’la konuşurken ilginç bir bilgi aktardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz haftalarda partisinin kongresi için İzmir’e geldiğinde kendisini havaalanında karşılamaya gitmiş Tunç Soyer. (Çünkü AK Parti’nin lideri aynı zamanda devletin başı. Partisinin kongresi için de gelmiş olsa bu “şapka”sının itibara alınması icap ediyor.) Cumhurbaşkanının belediyenin çalışmalarıyla ilgili söylediği sözlerin “yanlış bilgilendirmeden” kaynaklandığını düşündüğü için “bilgi arz etmek” arzusunu bildirmiş. Daha doğrusu, havaalanındaki karşılama törenini fırsata çevirmiş. Uğraşmış, didinmiş ve Erdoğan’la görüşmeyi başarmış. 

Neden bunca gayret? Zira İzmir için çok büyük önemi olan iki proje için Cumhurbaşkanının onayı gerekiyor. Biri “İzmir tarihinin en büyük yatırımı” diye tarif edilen Buca metrosu. Yurtdışından çok uygun şartlarda kaynak bulunmuş ama başlamak için Beştepe’nin “olur” demesi lazım.

Diğer konu ise kısa süre önce depremin acısını yaşamış olan İzmir’de gerçekleştirilmesi gereken kentsel dönüşüm projesi. Dünya Bankası’yla yapılan görüşmeler neticesinde 250 milyon dolarlık, 5 yıl ödemesiz, 20 yıl vadeli ve çok düşük faizli bir kaynak bulunmuş. Ancak bunun için de Hazine onayı gerekiyormuş.

İzmir Belediye Başkanı isteklerini Cumhurbaşkanına aktarmış, “Onayı bizden esirgememesini istedik. ‘Onay vereceğim’ demedi ama olumlu bir izlenim elde ettim. Açılışa gelmesinden de memnun oluruz” diyor.

***

Demek ki İzmir Belediye Başkanının yönettiği şehir için hazırladığı projeleri gerçekleştirme imkânı rakip parti liderinin insafına kalmış durumda. “Bütçesinin 2,5 katı borçlu belediye olarak böyle bir borçlanma hakkına sahip değildir” şeklindeki sözleriyle yapılan işe set çekmek isteyen kişinin insafına.

Belediyenin toplam borcunun bütçenin 2,5 katı değil, yüzde 59’u olduğu bilindiğine göre Erdoğan’ın “yanlış bilgilendirildiğini” söylüyor Soyer. Devlet terbiyesi bunu gerektiriyor. Başka türlü bir cevap vermesi hoş olmaz. Ayrıca “derdi iş yapmak olan” bir yöneticinin de karşılaştığı bu tür tavırları “alttan almaya çalışmak” dışında seçeneği yok bugünkü ortamda.

Ama derdi iş yapmak olanlar için geçerli bu sınırlama yalnızca. Bugün iş yapmak yerine birileriyle kavga ederek de siyasi başarı elde edilebiliyor. Kutuplaşmış toplum yapısı içinde Ekrem İmamoğlu da Mansur Yavaş da Tunç Soyer de “iktidarla kavga ederek” oylarını koruyabilirler pekâlâ.

Vatandaşın beklediği hizmetin iktidar tarafından çıkarılan engeller yüzünden verilemediğini söyleyip muhtemel şikayetleri de geri çevirebilirler. Bunda da haksız olmazlar. Zira hem Ankara bürokrasisi muhalefet belediyelerini çalıştırmamak için elinden geleni yapıyor hem de iktidar partisi mensupları belediye meclislerinde aynı şeyi yapıyor. (Belediye Meclisi üyesine bak… Şehrine ve hemşerilerine hizmet etmek için çalışacağına rakip partinin başarılı olmaması için belediyenin hizmet etmesini engellemeye çalışıyor!)

***

Muhalefet belediyeleri bu kolay yolu seçmediler. Geçmişte başta Erdoğan olmak üzere AK Parti kadroları da kavga ederek değil iş yaparak toplumun desteğini kazanma yolunu tercih etmişlerdi. Doğru olan bu. Çünkü kavgayla, gürültüyle, kutuplaşmayla tabanınızı konsolide edebilirsiniz ama bunun sürdürülebilir bir yöntem olmadığı ortada. Nitekim geçmişte “hizmet siyaseti” yapmakla övünen bugünkü siyasi iktidarın kimlik/değer siyasetine yönelerek girmiş olduğu yol tıkandı artık. Muhalefetin kullanmasını bir dereceye kadar anlaşılabilir sayabileceğimiz bu yöntemin iktidar mevkiinde bulunan siyasetçiler açısından zaaf işareti olduğu izahtan vareste. Milletin somut dertlerine çözüm bulamayan bir iktidarın değer ve kimlik üzerinden hamaset retoriğiyle bu durumu gözlerden kaçırması zor. Son birkaç yıl içinde giderek büyüyen sıkıntılar ise bunu iyice imkânsız hale getiriyor.

Haddizatında “kimlik/değer siyaseti” özellikle kitle partileri açısından sürdürülebilir bir yöntem değil. Dolayısıyla bugünkü iktidar partilerinin bu yönteme sarılmasına mukabil muhalefetin kavgadan uzak durmaya çalışıp iş yaparak -veya en azından iş yapma konusuna odaklanarak- topluma vereceği mesaj ve bunun sürekliliği siyasetin geleceğini de belirleyecektir. 

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (43)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.