Liyakat esaslı adil bir seçim sistemi

Mehmet Atalay

Her 4 yılda bir, Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları sonrası federasyonlar statü gereği 6 ay içinde seçimini yapar… Başkan ve ekibi, ya güven tazeler, ya da görevini yeni seçilen yönetimlere bırakır…

Gerçi Pandemi sürecinin uzaması sebebiyle Tokyo Olimpiyatları ve Paralimpik Oyunları 2020 yerine 2021’e gerçekleştirilince, seçimler de 1 yıl sonrasına bırakıldı…

***

Yani 4 yıl için seçilen federasyonların süresi mecburen 5 yıla uzatıldı… Dere geçerken at değiştirilemeyeceği için sporcuları Olimpiyatlar ve Paralimpik Oyunları’na hazırlayan federasyon yönetimlerinin süresi otomatikman uzadı…

Eğer 2024 Paris Olimpiyatları zamanında yapılacaksa yeni seçilecek federasyonlarımızın süresi 3 yılla sınırlı olacak

Bu sebeple de topal bir görev süresi bekliyor federasyonları…

***

Seçim süreçleri hep zorlu geçer. Tartışmalar hiç bir zaman bitmez. Kıran kırana kampanyalar olur… Adaylar, şehir şehir, ilçe ilçe, kasaba kasaba dolaşır…

Hatta delegelerin ayağına gider, projelerini anlatır, ikna etmeye çalışır. Doğrusu da bu.

Proje bazlı, hizmet esaslı, branşını tabana yayma ve başarı vaadli kampanyalar, her zaman bizim tercih ettiğimiz şekil…

***

Bir de siyaseti arkasına alan tepeden inmeci, torpilli, adaylar var ki, onların tek isteği, delegelere talimat verdirip baskıyla seçimi kazanma hazırcılığı…

Bunların büyük kısmı, sporu genelde bilmeyen, emek vermeyen, sporun dokunulmazlığından ve popülaritesinden yararlanıp siyasete sıçrama tahtası olarak gören insanlar.

Veya işinde köşeyi dönmek için kullanmak isteyen tipler…

Eğer, bakan ve ekibi, hükumetın herhangi bir organı, bu hataya düşer de bu adamlara destek verirse, o zaman felaket olur…

***

Gelişini siyasete borçlu olanlar, hep siyasete hizmet eder, sporu ve sporcuyu unutur, ihmal eder, kapısından içeri sokmaz…

Yüzlerce delegeyi ikna edeceğine bir siyasiyi, hele de Bakanı ikna etti mi, işi bitiriyor… Nasıl olsa amacına ulaşıyor…

Seçildikten sonra hesap soran da olmuyor. İster başarısız olsun, ister kulüpler, antrenörler, sporcular sevmesin… Hatta isterse yolsuzluk da yapsın… Mutlaka günahlarına ortak edebileceği birilerini bulur…

İşte bu noktada Gençlik ve Spor Bakanlığı’na büyük görevler düşüyor… Sorumluluğu fazla, liyakat esaslı, adil seçimler yapılması ve yanlış kişi ve yollara asla müsaade edilmemesi gerekiyor…

***

Seçimlerle ilgili başlayan tartışmalar dinecek gibi değil... Olimpiyatlar sonrası alevlenen, özellikle de başarısız federasyonlar etrafında dönen tartışmalar, yolsuzluk ve adamkayırmacılıkla itham edilen başkan ve yönetimler eleştirilerin odağında...

Aslında Türkiye’nin prestijini kurtaran, ülkemizin gururu olan federasyonlarda mevcut başkanlar devam etmeli…

Türkiye’de futbol dahil, federasyon başkanları yıllarca atamayla göreve geldi… İlk olarak futbol 1992’de özel kanunla özerkleştirildi. Başlarda devlet güdümlü azımsanmayacak oy da kullanılıyordu ama özellikle 2002 sürecinden sonra yüzde 70’in üzerinde kulüpler ağırlıklı bir genel kurul yapısı oluşturuldu…

Diğer bütün federasyonlar da, dönemimizde, 2004’te çıkardığımız bir yasal düzenlemeyle özerkliğe kavuşturuldu…

***

2004 Atina Olimpiyatları sonrasında eski sistemle seçimlerini yapan federasyonlar, özerkleştikten sonra yeniden sandıkbaşına giderek yeni yönetimlerini oluşturdular…

Biz, dönemimizde, federasyon seçimlerini tamamen siyasi mülahazalardan uzak tuttuk…

Liyakate dayalı, gençleri spora çeken, başarıya endeksli bir sistemi hayata geçirdik.

Ne dışardan müdahalelere müsaade ettik, ne de adayı olacak kişilerin dışardan yardım almasına fırsat verdik…

Ancak sonrasında bu sıkı tedbirler aşındırıldı… Sporun ruhuna uygun olmayan, kriterlere aykırı müdahaleler yapıldı…

Yıllarını spora veren pek çok değerli bürokrat ve çok başarılı federasyon başkanları, “kılıç” darbeleriyle tasfiye edildi… Çark bozuldu, bırakın özerkliği, atama gibi bir seçtirme garabeti ortaya çıktı…

Yargıya taşınan federasyonlar statüsü, Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddeleri iptali, Danıştay’ın kararları, idari veya iş mahkemelerinin yeniden müdahalesinin önünü açtı…

Anayasa’nın 59. Maddesi’ne yapılan ilaveyle “Bağımsız Federasyonlar” başlığının eklenmesi de gidişattaki aksaklıkları düzeltmeye yeterli olmadı…

***

Aslında Futbol Federasyonu dahil, bütün federasyonların özerkliğinin sorgulanması, yeniden düzenlenmesi ve kurallara tam uyulacak bir mekanizmanın kurulması gerekiyor…

Bütün federasyonların kriterlere uygun değerlendirmeye tabi tutulması, başarı olarak Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları baz alınıyorsa, bunun belli kriterlere göre hepsine uyarlanması gerekiyor…

Futbol Olimpiyatlar'da hiç olmadı

Mesela futbol, Olimpiyatlar’da hiç olmadı. Ne Atina, ne Pekin, ne Londra, ne Rio, ne de Tokyo’da yoktu futbol...

Bu kadar büyük imkanlar verdiğimiz, en muhteşem stadyumlar ve tesisler tahsis ettiğimiz, en büyük paraları kullandırttığımız, bir türlü bize Olimpiyat başarısı getiremeyen, temsil bile edilemeyen futbolu da sorgulamak gerekir…

Başka dallarda federasyon başkanlarına “üvey evlat” muamelesi asla adil olmaz…

Bütçelerini devlet veriyor diye yapılan müdahale haksızlıktır. Dünyanın her yerinde amatör branşlara, devlet desteği verilmek zorunda...

Futbola verilen destek, bütün branşların toplamından fazla aslında.

En kıymetli araziler, futbola tahsis edilmiyor mu, stadyumlara harcanan paralar, devletin kasasından çıkmıyor mu?…

***

Vergi indirimleri, borçların silinmesi, yapılanması, stad isim hakları, sponsorluk Yasası ve daha niceleri….

Futbol, ne kadar özerkse, diğerleri de o kadar özerktir... Futbolun özerkliğine de dokunulmamalı, diğerlerinin özerkliğine de... Sadece, denetlenmeli...

Özellikle de performans denetimi, mutlaka yapılmalı... Yolsuzluk varsa üzerine gidilmeli...

Ama önce bunları denetleyecek çapta adam bulunmalı, onlar da özerk olmalı... Birikimli, deneyim sahibi olmalı... İlgili ve bilgili olmalı...

***

Sayın Cumhurbaşkanı’mız, özerkliği en büyük proje olarak savunmuş ve sahip çıkmıştı...

Sistemi değil, işleteme hatalarını sorgulamak lazım.

Futbol da, güreş de, atletizm de, basketbol, voleybol veya diğerleri de özerk kalmalı.. Hatta daha fazla özerk olmalı...

Sadece aksayan çarklar onarılmalı, aksatanlar silkelenmeli...

***

Nerede hata yapıyoruz?” diyebilmek, kendimizi de, uygulamalarımızı da sorgulatabilmek lazım.

Yoksa, federasyon seçimlerinde de, atamalarda da, tasfiyeye, en başarılılardan başlar, bindiğiniz dalı kesersiniz...

Daha sonraki Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’nda bırakın daha başarılı olmayı, daha çok madalya kazanmayı, ilk 10’lara, ilk 5’lere girmeyi, bu sefer madalya alacak federasyon da, aldıracak başkan da bulamayız, madalya tablosundaki, 37.sıraları da mumla ararız...

Özerkliğe sadık kalarak liyakat esaslı, aslanı kediye boğdurmayan, Türk sporunu yarınlarda şahlandıracak kadrolarla, bir seçim dönemi lütfen…

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.