Milli Takım’la bütünleşmek bu mu?

Mehmet Atalay

Milli Takım, Sovyetler Birliği dönemini de sayarsak Rusya’yı tam 45 yıl sonra yendi. Son galibiyetimizi 23 Mart 1975’te İzmir’de 1-0 yendiğimiz maçta almıştık. 

Biz 36 yıl önce 6 Eylül 1984’te SSCB’ yi yenmedik. A Milli Takım, bir Rus galibiyeti görsün diye,Sovyetler’in 12 ümit milli takımından birini, yani bölgesel karmasını yendik.  

Ve ne yazık ki, federasyon, bununla hem kamuoyunu kandırdı, hem de tarihi saptırdı.  

İçerde dışarda sürekli ezildiğimiz Rusya karşısında teselli olacak ve bugüne kadar da kendimizi avutacak bir oyuncağımız olmuştu. İyi ki de olmuş yoksa 2020’yi bekleyecektik. 

*** 

Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Rusya’yla oynadığımız toplam 6 maçtan da hiçbirini kazanamamıştık. 4 mağlubiyet, 2 beraberlik almıştık. 

Sovyetler Birliği döneminden beri Rusya dahil toplam 20 maç oynamışız. 2 galibiyet (sahte galibiyet hariç), 2 beraberlik, 16 mağlubiyet almışız. 8  gol atmışız 36 gol yemişiz.  

Rusya’yla 2018’de de Avrupa Uluslar Kupası’nda aynı gruba düşmüş, 2 maçı da kaybetmiştik. Trabzon’da 2-1, Soçi’de de 2-0 yenilmiş, grubu sonuncu tamamlayarak C kategorisine, yani Avrupa’da 3. lige düşmüştük. 

*** 

Şimdi ise yeni bir sayfa daha açtık. Şenol Güneş yönetimindeki Milli Takım’ımızla,  deplasmanda ikinci yarıda muhteşem oynadığımız, beraberlik aldığımız, hatta 3 puanı kaçırdığımız Rusya karşısında, çarşamba gecesi bir ilk yaşandı ve ilk galibiyetimizi de almış olduk.  

Çok şükür.  Hep ezildiğimiz Rus ekolüne karşı grupta, ilk defa üstünlük sağladık, 1 galibiyet, 1 beraberlikle 4 puan aldık ve sadece 1 puan verdik. 

Elbette oyun içinde gidiş gelişler, alçalış yükselişler oldu, 10 kişilik rakibe karşı zaman zaman çok güçlükler yaşadık ama neticede 3-2 kazandık ve  ilk Rusya galibiyetini tarihe yazdık. 

*** 

Deplasmanda oynadığımız ve muhteşem geridönüşle  3-3 berabere kaldığımız Almanya maçı  dahil, özellikle ikinci devrelerde rakibe top göstermediğimiz çoğu maçta “Kötü oynasaydık da kazansaydık, önemli olan 3 puan” diyen sayısız  skoryazarı ve yorumcusunun olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Sosyal medyada da kendi renklerine esir olan bazı holiganik varlıklar gibi. 

Yani çok iyi oynamadığımız maçta galip geldik diye bu sefer, kazanç hanesine yazılan 4 puanı ve grupta yakaladığımız az da olsa liderlik şansımızı bırakmış, “niye kötü oynadık”ı sorguluyor.  

Hatta hakemin bizi kolladığını, kırmızı kartın ve penaltının haksız olduğunu söyleyenine bile rastladık. Utanmasalar hakemi dövecekler. O kadar üzüldüler, o kadar üzüldüler ki  bildiğiniz gibi değil.  

Sanki Şenol Güneş ve Milli Takım, kazanmakla suç işlemiş  gibi. Linç etmedikleri kaldı...  

*** 

Beyler, Türkiye, tam 45 yıldır yenemediği Rus ekolünü, İstanbul Fenerbahçe Ülker Stadı’nda 3-2 mağlup etti. Tarihindeki bir ayıbı daha sildi ve sizin bugüne kadar avunduğumuz sahte galibiyete sığınmanıza da gerek bırakmadı.  

“Rusya’ya karşı ilk olduğu kadar son galibiyetimizi 15 Kasım 2020’de aldık” deme fırsatımız var artık...  

Bununla da gurur duyun. Tabii ki dahasını da isteyin, yapıcı eleştirilerde de bulunun, yol gösterin, siz de milli formanın bir oyuncusu gibi davranın. Tıpkı, yıllardır kanaat önderi olmuş, duayen yazar-yorumcu abilerimiz gibi...  

Yeni yeni yeşeren, müthiş muhakeme kabiliyeti olan, mukayeseli istatistiklerle yorumlarını besleyen ve yarınlarımıza damga vuracak genç yetenekler gibi... 

Bu millet, daha 3-5 yıl önce Avrupa’da 3.lige düşen, kavgalar, tehditler, silahların kamplarda uçuştuğu dönemlerden, kısa zamanda bugünlere geldi. 

Dünya Şampiyonu Fransa’ya 2 maçta da yenilmeyen, içerde 2-0,kazanan,  dışarda 1-1 berabere kalıp destan yazan, 4 puan alıp koca Fransa’ya 1 puan veren, Paris’ten lider dönen bir Türkiye’ye dönüştü. 

Bütün Türkiye bu hocayı, takımı ve futbolcuları, onların saf samimi ve başarıya aç, hedefi büyük yıldızlarını çok sevdi. 

Fransa’yı dünya şampiyonu yapan Didier Deschamps’ın bile “dahi bir hoca” dediği Şenol Güneş’i yıpratmak, kime ne kazandırır.  

*** 

Bu takım yarın Macaristan’la Budapeşte’de çok önemli bir rövanşa, lider Rusya’nın puan kaybetmesine göre liderlik maçına çıkıyor. Hala grubu, az da olsa 1. bitirme ihtimali var.  

İzlanda maçını düşünün. 7 ihtimal aynı anda gerçekleşti ve Türkiye Fatih Terim yönetiminde 2016 Avrupa Şampiyonası’na gitti... Bugün ise iki ihtimal birleşirse yetecek Türkiye grubu lider bitirecek... Hem de ümidin en söndüğü bir dönemde... 

Sonra da önce Aralık’ta rakiplerimiz belli olacak sonra Mart’ta da,  Dünya Kupası grup eleme maçlarımız başlayacak.  

*** 

2002’de Türkiye’yi, Brezilya ve Almanya’nın ardından  Dünya Üçüncüsü yapan Şenol Güneş,  o günden sonra geçen 4 finale de gidemeyen ülkemizi, bugün başka bir jenerasyonla KATAR 2022’ye taşımaya çalışacak.  

2021 Haziran’ında da, pandemi sebebiyle ertelenen Avrupa Futbol Şampiyonası finallerinde daha büyük hedeflere kolları sıvayacak... 

Yeter ki birlik olalım, moral verelim, destek olalım, köstek olmak, moral bozmak isteyenlere fırsat vermeyelim. Kendi takımının renklerini Kırmızı-Beyaz’a tercih edenlere engel olalım.  

Sayısız yabancılardan fırsat bulamayan ve maç eksiği bulunan  futbolcuları Milli Takım’a almıyor diye Şenol Hoca’ya gider yapanların önce,  onlara şans vermeyen ve Ay-Yıldızlı formaya hazır hale getirmeyen takım hocalarına hesap sormaları gerekir. 

*** 

Anayasa’nın 58 ve 59. maddeleri, devletin başarılı sporcuları destekleyip  koruyacağını söyler. Sadece sporcular değil, hocalar ve yöneticiler de her zaman korunmak zorunda. 

Ancak kadirşinas milletimiz bu konuda her zaman bu hassasiyete uymuş, kendilerini madalyalarıyla sevindiren, başarılarıyla coşturan bütün kahramanlarımızı bağrına basmış, her zaman arkasında kenetlenmiştir.  

Bu, Coşkun Özarı, Tınaz Tırpan,Mustafa Denizli,Fatih Terim, Şenol Güneş veya fırsat verilemediği için milli formayla çokça başarıya imza atacak bütün değerli hocalarımız ve talebeleri için farketmez. Hepsi bizim ve hepsi korunmayı hakediyor. 

*** 

O zaman hep beraber kenetlenelim, Şenol Güneş ve içerde dışarda hangi takımda oynarsa oynasın, futbolcuların yanında olalım. Çok büyük başarılar bizi bekliyor.  

Daha bir Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonluğu’muz bile yok. En büyük kaynakları ayırdığımız, yatırım yaptığımız futbolun, 85 milyonluk Türkiye’ye borcu ve görevi var. Bu da Şenol Güneş ve aslanlarına çok yaklaştık. İnşallah başarırız... Milli Takım’la bütünleşmek böyle olur. 

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.