Neden böyle Derya?

Mehmet Atalay

Sporda sağlık kurullarımızda başarıyla görev yapan bir tabip albay arkadaşımızla sohbet ediyorduk.

Terör olaylarında Güneydoğu’da görevli olduğunda yaralanan askerlerimizi tedavi ediyordu. Tabii, yaralı teröristlere de bakıyorlardı…

Albay-profesör arkadaşımız teröriste soruyor: “Seni tedavi ettik, sağlığına kavuştun, fırsat bulursan, yeniden dağa çıkar mısın?”

“Evet” diyor.

***

“Peki, seni tedavi eden ben karşına çıksam ne yaparsın?” diye sorunca, dehşete düşüren, çok daha aşağılık bir cevap alıyor:

“Seni de öldürürüm”…

Buna rağmen, o hekim arkadaş, bu beyni yıkanmış, yaratığı tedavi ediyor ve ilgililere teslim ediyor.

Askerimiz bu, insanlık böyle bir şey, terörist de olsa yaralıya muamele bu…

Savaşlarda da ülkeler arasında yaralı değişimi yapılır ve tedavisine fırsat verilir… “Fırsat bu fırsat, elimize düşmüşken, zaten savunmasız, kafasına sıkalım” denmez….

***

Sırplar, Bosna’da katliam yapınca Avrupa ülkeleri, tabii ki UEFA, Yeni Yugoslavya’yı, 1992 Avrupa Şampiyonası finallerinden ihraç etmişti…

Filistinliler’i katlediyor diye İsrail, kıtadan kıtaya sürüldü durdu…

Haliyle önce Asya Grubu’nda’ydı, başta Ortadoğu devletleri olmak üzere çok ciddi bir muhalefet olunca Okyanusya Grubu’na gönderildi…

Orası da barındırmayınca, Afrika kıtası da tam kadro reddedince, Güney Amerika sıcak bakmayınca ve itiraz eden bazı ülkeler ikna edilince Avrupa Grubu’na alındı…
O gün, bu gündür Avrupa’da…

Yoksa gidebileceği tek yer olacaktı Kuzey Amerika… Orda da karşı çıkacak ülkeler çoktu, onlar G.Amerika’ya gönderildikten sonra ancak gerçekleşebilirdi…

Neticede ABD ve İsrail, kardeş kardeş, oynarlardı kendi aralarında…

***

Bu gün dünyanın tartışmasız 1 numarası Cristiano Ronaldo, İsrail’de maç oynamayı reddediyor da Portekiz o ülkeye gitmiyorsa, karşılaştıkları maçlarda İsrailli futbolcu varsa, ellerini sıkmıyorsa, forma değiştirmiyorsa bu, çocukları öldürdükleri içindir…

Spor sağlık için yapılır, en büyük amacı, insanları sağlığına kavuşturmaktır. Sonra sevgi, dostluk ve barış gelir…

Kavgayı, savaşı, insan öldürmeyi, birisinin ölümünü dilemeyi tartışmasız reddeder spor…

***

Bir sporcu da, hep barış elçisidir, asla öldürmeyi düşünmez… Düşmanı bile olsa, hep yaşatmayı temenni eder…

İki boksör, birbirleriyle kıyasıya dövüşür, ağız burun kanatır, müsabaka boyunca acımasızca vurur…Sanırsınız ki ömür boyu düşman kalacaklar…

Ama öyle olmaz, müsabaka biter bitmez, sarılır, öpüşür ayrılırlar… Birisi galip gelir ama dostluk kazanır…

***

Biliyorum ki Derya, sen de böyleydin,hala da, böyle olduğunu düşünüyorum…

O paylaşımı da sildiğine ve hesabını kapattığına göre de büyük pişmanlık duyduğuna inanıyorum…

Peki ama neydi seni kontrol edilemez bir öfkeye büründüren, kin dolu, nefret fışkırtan bu paylaşımı sana yaptıran…

Nasıl bir halet-i ruhiyeydi bu ki, ömrü sporla geçen ve spordan başka bir şey yapmaması gereken bir insan, kontrolünü bu kadar kaybeder?

İnsan, bir hastanın düzelmesi için sadece dua eder, hele de bu, spora her türlü desteği veren bir liderse… Yazık çok yazık…

***

Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genel Başkan, olması gerekmez… Sıradan insan, Müslüman, Hıristiyan, Musevi, ateist, alevi-sünni farketmez…

Kedi, köpek, bütün hayvanlar dahil…

Niye ihmal ediyorsun, her aşamada yanınızda olması gereken psikolog-yaşam koçuna çok daha fazla ihtiyacın var Derya…

Gel yol yakınken özür dile, “gaflete kapıldım, öfkeme yenik düştüm, gaza getirildim, çok pişmanım” de, helallik dile, hayalkırıklığına uğrattığın bütün sporculara da rahat nefes aldır…

DERYA BÜYÜKUNCU: HEP İLKLERİ BAŞARDI

Belki hiç Olimpiyat ve dünya şampiyonu olamadı ama madalyaya çok uzak olduğumuz ve de tamamen yabancısı bulunduğumuz yüzme branşında Türkiye’ye hep ilkleri yaşattı…

Çok uzun bir süre ülkenin ilk ve tek ümidi oldu yüzmede, önemli dereceler elde etti… Bir dönemi, tek başına sırtladı… Çocukluğunda başladı, gençliğinin tamamını yüzmeye adadı…

***

9 yaşında milli mayoyla başlayan havuz hayatı, 27 yıl sürdü….

Toplam altı kez 1992, 1996, 2000, 2004, 2008, 2012, olimpiyatlarda yarışan ilk yüzücü olma unvanını İsveç’li yüzücü Lars Frölander ile birlikte paylaştı.

Gençlik Olimpiyatları’nda, 2 altın madalya,Avrupa Gençler birinciliği ve ardından 1998 Dünya Kupası şampiyonluğu en büyük başarılarıydı…

Gerek Türkiye adına gerek öğrenim hayatını sürdürdüğü ABD’deki yarışlarda okulu adına sayısız rekor kırdı…

***

Sporcuların, sürekli ağlayan hallerini hiç bir zaman tasvib etmiyoruz… Ancak, “Ne istedi de vermedik” sözlerinden nefret ediyoruz…

Çocuklarına paradan başka verecek hiç bir şeyi olmayan, ilgisiz, bilgisiz, sevgisiz, görgüsüz, şımarık zengin tiplemesini devlet adına uyarlayan sözleri de asla kabül etmiyoruz…

Sporcuyu borçlu gösterme alışkanlığını, verilen üç kuruşla köle muamelesi yapılmasını,stres bulutları altında ezdirilmesini her zaman gereksiz, sakıncalı bulduk…

***

Dile kolay tam 6 Olimpiyat’ta yarıştırdığınız bir sporcunun, hele de yüzmenin neredeyse yarıya yakın madalyasını toplamış banko ülkesi ABD’deki tecrübelere vakıfsa bir gün size sporcu yetiştirmek ve müsabakalara hazırlamak için iyi bir ücretle göreve getirmenizde bir sakınca yoktur… Bilakis görevinizdir…

Siz devlet-bakanlık-federasyon olarak kulüplerle ve sponsorlarla birlikte ülkenize madalya kazandırabilecek gençlere hayatının her aşamasında gerekli yardımı yapmak ve her türlü ihtiyacını karşılamak zorundasınız…

***

On milyonlara malolan tesisler, bunların işletme giderleri, antrenör, masör, pedagog-psikolog, fizyoterapist, ortopedist, beslenme uzmanı, diyetisyen, malzemeci ve daha bilimin gerektirdiği ne kadar uzman varsa da tahsis etmek zorundasınız…

Ülkenize gurur yaşatmak istiyorsanız, İstiklal Marşı, bayrak gibi değerlerinle gövde gösterisi yapmak, ülkenizi tanıtmak amacındaysanız, bunları yapmak zorundasınız…

Bilimde,kültürde, sanatta, sanayide, her türlü alanda yetişmiş gençler, hocalar nasıl elüstünde tutulması gerekiyorsa, sporcular, eğiticiler, yöneticiler de, bir ülkenin velinimetidir… Özenle korunmalıdır…

***

Anayasa’mızın 58 ve 59. maddeleri buna hükmeder…

“Devlet, başarılı sporcuları korur”…

Unutmayın ki, milyonlarca çocuk ve genç, elinden tutulmayı bekliyor ve bir Batı’lı ülkenin sporcusu gibi uluslararası organizasyonlara hazır hale getirilmeyi bekliyor…

En çok da sporcunun, hata yapmasına, yanlışa düşmesine fırsat verilmeden, kin, öfke ve nefret gibi illete bulaşmadan, sevgiyle yoğrulması sağlanmalıdır…

Hiç bir çocuk, genç, sporcu asla kaybedilmemelidir…

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (14)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.