Trabzon-Rize, kader ortağıdır

Mehmet Atalay

Spor sevgi dostluk barıştır”. Hele iki komşu il arasında ise bunun da ötesindedir…

Trabzonspor ile Rizespor arasında, zaman zaman normalleşmeye başlayan, bazan da alevlenen soğukluğu köklü bir şekilde çözme zamanı çoktan geldi de geçti bile…

1978’den beri, birkaç defa benzeri sıkıntılar yaşayan Trabzon ve Rize, eski defterleri kapatıp yeniden dostluğu sağlamıştı…

2 yıl önce Rizespor’un küme düşmesiyle gerilim alevlenmiş, tatsız demeçlerle ve nifak tohumları ekilerek yaralar derinleşmişti…

***

Rizespor asansör gibi oldu ligde çokça küme düştü ama düştüğü yerden kalkmasını da bildi…

Ancak her Süper Lig’e dönüşte yine düşme hattından kurtulamadı… Bir türlü toparlanıp da rahat bir ortamda ligi bitiremedi…

Dileğimiz bundan sonra daha sağlam ve kalıcı bir şekilde ligde mücadelesini sürdürür.

Tabii boş tribünlere değil, eskiden olduğu gibi tribünleri dolduran taraftarıyla coşkuyu da yakalar...

***

Futbol ve spor dahil, muhteşem coğrafyası, inanılmaz tarihi, yemekleri, dağları yaylaları, denizi, sahilleri, turizm beklentileri, dinamik insan yapısı ve sağduyulu duruşuyla kaderleri bir olan ve güç birliği yapması gereken iki şehri, tabii ki de kulübü, özellikle de taraftarı, yeniden ve kalıcı şekilde barıştırmak kaçınılmaz bir hal...

Sorunları derinleştirmeden, orta yolu keşfederek ve güven kaybını yeniden tesis ederek barışın gecikmeden sağlanması gerekiyor.

***

Başta siyasilerimiz, akil adamlarımız ve sporumuzun duayenleri, özellikle de iki şehrin ortak değerleri de , gecikmeden devreye girmeli ve işi yeniden tatlıya bağlamalı.

Karşılıklı çok yanlış yönetilen süreçlerden sonra, her iki kulübün başkan ve yöneticileri, eski başkanlar döneminde olduğu gibi yine kolları sıvadılar ve barış için ciddi bir adım atıyorlar...

Trabzonspor ve Rizespor taraftarının da bu bütünleşmeye ciddi şekilde ve güçlü bir sesle destek vereceğini düşünüyoruz…

***

Artık daha fazla provoke edecek hiç bir açık kapı bırakılmadan saflar sıklaştırılmalı ve birlik beraberlik pekiştirilmeli…

Eskiden olduğu gibi futbolcu ve hoca alışverişi, güçlü bir yardımlaşma yeniden tavan yapmalı… Her iki komşu da birbirine muhtaç, birbirine mahküm…

Trabzon ve Rize’nin kaderi aynı ve daha yapacak çok işleri var.

Özerkliği iptal edin bari

Federasyon kongrelerinde adaletsiz bir süreç yaşanıyor… Seçimlerin sıhhatine zarar veren öyle iddialar var ki, insan gerçekten üzülüyor…

Ne gerek var ayak oyunlarına… Bırakın insanlar yarışsın… Seçmenlerini dolaşsın kulüpleri ziyaret etsin…

Projelerini anlatsın, illere vaadlerde bulunsun, delegelere sözler versin… Seçilirse de bunları yapmak zorunda kalsın… Sırtını bakanlığa dayayarak seçilmesin.

***

Rakiplerini faullerle yokedici davranmayın. Tek başına aday yapılan başkanlardan sporumuza da, o branşa da hayır gelmez…

Rakip adaya destek veren delegeleri değiştirerek, hukuka aykırı hayali delegeler üreterek seçim kazanmak belki kifayetsiz muhterisleri tatmin eder ama gerçek sporadamlarını, ülkesine katkı sağlamak için gecesini gündüzüne katarak çalışanları yaralar…

Destek bekleyen kulüpleri, spora başlamak isteyen ve ellerinden tutulmayı bekleyen milyonları, omuz verilmek isteyen yapıları spordan soğutur…

Ülkesi adına madalya bekleyen Türkiye’yi, İstiklal Marşı’mızı dünyaya dinletmek isteyen milletimizi, yaptığı yatırımların karşılığını almak isteyen devlet büyüklerimizi hayalkırıklığına uğratır…

Niye özerkleşirdik biz federasyonları?.. Bizim için de federasyon ve kulüplerimiz için de, sporcu, hoca ve sporadamları için de, sporun tabana yayılmasını isteyenler için de ve en önemlisi bunu önce parti, sonra da hükümet programına koyan, 2004’te gerçekleştiren 2002 sürecinin yönetici iradesi için de, en büyük projeydi özerklik…

Olmazsa olmazıydı siyasi iradenin…

Şimdi ise, hem de Sayın Cumhurbaşkanı’mızın döneminde tam tersi yapılıyor, kurulan reformist yapı yıkılıyor, bürokratik oligarşi hortlatılıyor…

Güya devlet eliyle sporu yöneten çağdışı zihniyetin temsilcisi olmayacaktık…

Gerçekten liyakat sahibi kişiler, kulüpler tarafından seçilerek gelsin ve yönetilsin diye federasyonları özerkleştirdik…

***

Elinde madalyası olmayan, tesadüfen çıkarılan şampiyonluklarda hiç emeği bulunmayan başkanlar, artık silkelenmeli ve spor yönetiminden uzaklaştırılmalı.

Yurdu dolaşarak bütün küskünleri toparlayarak ve birlikteliği sağlayarak delegelerin desteğiyle aday olmak isteyenlerin önü niye kesilir?…

Saygın hukukçulardan oluştuğu halde Tahkim Kurulu, sahte delege operasyonlarına, niye alet olur, anlamak mümkün değil…

Çok yanlışlar yapılıyor… Hukuk sisteminin buna dur demesi lazım. Tahkim Kurulu’nun adil kararlar vermesi gerekir ama olmuyor…

Oldu olacak yeniden atama sistemine dönün, Anayasa’yı değiştirin, özerkliği iptal edin, olsun bitsin…

Ya da çok seviyorsanız başarısız başkanları, ekibinize alın, daire başkanı yapın, danışman yapın ama federasyonlarda zorla tutmayın… Bırakın seçilecekse ve göreve devam edecekse de delegeler, özgür iradeleriyle karar versin…

***

Artık 20 oy bile alamayacak bir başkanı, bütün camiayı arkasına alan bir başkana galip getirmeyin, aslanı kediye boğdurmayın…

Efsane sporculara, büyük şampiyonlara, sporu yönettirmeyecekseniz, kime yönettireceksiniz… Onları tasfiye ederseniz, sporu kiminle yücelteceksiniz?

Bunun için bir arpa boyu yol alamıyoruz… Olimpiyatlar’da 37.sıraya bile seviniyoruz… Alamadığınız madalyalara üzülmemiz gerekirken 13 madalyayla bayram ediyoruz…

Yanlış yapıyorsunuz, kanunları ihlal ediyorsunuz, suç işliyorsunuz… Bu yanlıştan dönün ve özerkliğin gereğini yapın lütfen…

Gündoğdu'lu MHK, hayırılı olsun

MHK’da yeni dönem. Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu’nca, Merkez Hakem Kurulu Başkanlığı’na Ferhat Gündoğdu getirildi.

Gündoğdu, bir önceki MHK’da Metin Tokat’ın istifasının ardından kurul üyesi olarak atanmıştı. Serdar Tatlı başkanlığındaki MHK, baskılara dayanamayarak istifa etmişti.

Hakemlik geçmişi olmayan Ferhat Gündoğdu,üniversitede akademik kadroda, doktoralı bir araştırmacı…

***

Ekibindeki, Yunus Yıldırım, Ahmet Şahin, Sebahattin Şahin, Hakan Sivriservi, Kamil Abitoğlu, Nihat Mızrak, Hikmet Öksüzoğlu, Serdar Çakıroğlu gibi isimler var…

Ahmet Güvener gibi dışardan getirilen bir isim. Belki de yeni reformlar görebiliriz… Eğer değerlendirilebilirse bir avantaj da olabilir…

Önünü açmak ve destek olmak gerek… Tabii,TFF ve Kulüpler Birliği’nin de bu süreçte etkin ve samimi katkı sunması lazım… Her defasında MHK Başkanı kelle avcılığı artık bir son bulsun…

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.