Hep lanetliyoruz ve anlaşmalar imzalıyoruz

Mehmet Ocaktan

Filistin’de yaşananları insanlığın dayanılmaz çaresizliği ya da utancı olarak okumak geliyor içimden... O mazlum toprakların özgürlüğü için hayatlarını tereddütsüz armağan eden Filistinli sivillerin fotoğrafları bir bir geçiyor gözümün önünden. Ve Fadi Ebu Salah... Ayaklarını 2008’deki Gazze işgalinde İsrail bombalarıyla kaybetmiş. On yıldır ayakları yok, yürüyemiyor ama on yıldır işgalci faşist İsrail’e karşı direniyor, hem de ağır silahlarla donatılmış İsrail ordusunun tam önünde...

***

Tekerlekli sandalyedeki Ebu Salah’ın elinde sadece sapanı var, Filistin’in bir avuç kalmış taşıyla kan ter içinde dünyanın zalimlerine karşı direniyor ve daha da önemlisi, sahte kınamalara karşı direniyor...

O fotoğraf karesindeki Ebu Salah, birazdan işgal sınırında İsrailli bir keskin nişancının tetiği çekmesiyle hayatının son bulacağını bile bile sapanını son kez çeviriyor, çeviriyor...

Ebu Salah’ın o yarım kalmış bedeninden canını ayıran zalimlere karşı bin kere, milyon kere, milyar kere isyan ediyorum, ama bir işe yaramıyor.

Zaten başka bir şey de gelmiyor elimizden. İsrail’in her zalimliği karşısında hep birlikte lanetliyoruz, her ne kadar sivil bir tavır olmasa da devlet eliyle mitingler yapıyoruz, kitleleri coşturuyoruz, sloganlar atıyoruz. Sonra da gönül rahatlığı içinde evlerimize gidip Ebu Salah’ın dünyanın bütün mazlumları için yükselen çığlığını unutuveriyoruz.

Elbette Filistin için gerçekten samimiyetle meydanlara koşan insanların hissiyatını hafife almıyorum. Eminim ki hemen hepsi yüreklerinde Ebu Salah’ın acısını derinden hissediyordur. Ancak bugüne kadar bizzat Türkiye’nin devlet olarak yapması gerekenleri ve yaptığı hataları görmezden gelip, meydanlarda Filistin bayrağı sallamayı biraz bedavacılık olarak görüyorum.

Bu konuda aslında fazla söze gerek yok, eminim Türkiye Cumhuriyeti devletinin başından bu yana İsrail’le olan ilişkilerinin tarihine yakından baktığımızda mesele daha iyi anlaşılacaktır.

***

Yıl 1949, Türkiye İsrail’i tanıyan ilk Müslüman ülke oluyor. CHP iktidarı, Başbakan Şemsettin Günaltay, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü.”

Yıl 1958, Türkiye ile İsrail arasında Trident adı verilen gizli askeri ve istihbarat işbirliği anlaşması imzalanıyor. DP iktidarı, Başbakan Adnan Menderes.”

31 Mart 1994, Türkiye-İsrail Güvenlik Gizlilik Anlaşması imzalanıyor. DYP-SHP hükümeti, Başbakan Tansu Çiller, yardımcısı Erdal İnönü.”

23 Şubat 1996, Türkiye-İsrail arasında Askeri Eğitim ve İşbirliği Anlaşması imzalanıyor. DYP-CHP hükümeti, Başbakan Tansu Çiller, yardımcısı Deniz Baykal.”

28 Ağustos 1996, Türkiye-İsrail arasında Savunma Sanayi İşbirliği Anlaşması imzalanıyor. RP-DYP hükümeti, Başbakan Necmettin Erbakan, yardımcısı Tansu Çiller.”

Yıl 2000, DSP-ANAP-MHP hükümeti, Başbakan Bülent Ecevit, yardımcıları Mesut Yılmaz, Devlet Bahçeli. MHP’li Milli Savunma Bakanı Sebahattin Çakmakoğlu: İsrail’le bugüne kadar yapılan 13 anlaşmanın tamamının gizlilik dereceli anlaşmalar olmasından dolayı TBMM’nin onayına sunulmamıştır, içeriklerini açıklayamam.”

1 Mart 2005, AK Parti hükümeti, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan. İsrail’e gitti ve Şaron’la görüştü. Şaron ile Erdoğan arasında kırmızı telefon hattı kuruldu ve 60’a yakın ikili anlaşma imzalandı.”

19 Ağustos 2016, AK Parti hükümeti, Başbakan Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı Erdoğan. Türkiye ile İsrail arasında yapılan Mavi Marmara anlaşmasıyla İsrail özür dilemedi, Gazze ablukasına devam etti, toplamda 20 milyon dolar karşılığında mağdurların dava açmasının önü kapandı ve İsrail büyük bir beladan kurtuldu.”

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (62)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.