Şu Kılıçdaroğlu’nun yaptığına bakar mısınız?

Mehmet Ocaktan

Türkiye tuhaf bir ülke, farklı mahallelerde yer alan kesimlerin demokrasiye ve özgürlüklere bakış açıları her ne kadar farklı gibi görünse de sonuçta her iki cenahın yobazlıkları birbiriyle örtüşen bir görüntü arz ediyor.

Bu benzerliği anlamak için şu gürlerde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun "Başörtüsü yarasını sonsuza dek kapatacak adımı atıyoruz" diyerek başlattığı hamle karşısında Ortodoks solun ve merdiven altı İslamcıların eleştirilerindeki benzerliğe bakmak yeterli olacaktır.

Öyle anlaşılıyor ki kendilerini CHP ile özdeşleştiren Ortodoks sol çevreler, muhtemel bir CHP iktidarında 28 Şubat hayali kuruyorlarmış…

Özellikle muhalif gazete ve televizyonlarda yer alan bazı kalemler bir anda ezberlerine geri dönerek Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü hamlesiyle laikliğin elden gideceğini, başörtüsünün yasal güvenceye alınmasıyla hayal ettikleri yasakçı günlerin bir daha geri gelmeyeceğini yüksek sesle dillendirmeye başladılar.

Türkiye’nin normalleşmesinden korkan, demokrasi kalitesinin yükselmesinden mutsuz olan bu tayfanın içinde öyle isimler var ki ıslık çalarak başladıkları televizyon programında Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü girişimiyle dalga geçerek ‘Ankaralı Turgut’ rolü oynamayı televizyonculuk başarısı sanıyorlar.

Sizin anlayacağınız dertleri o kadar büyük ki başörtüsü kelimesini duymak bile bütün şartellerini attırıyor… Maalesef 1930’lardan 21. Yüzyıla gelmeyi henüz başaramamış Ortodoks sol bir kalem, epey bir süredir Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu ve Temel Karamollaoğlu gibi liderlerin 6’lı masada yer almasına bir türlü tahammül edemiyor olmalı ki Kılıçdaroğlu’na şöyle yükleniyor: "AKP'nin eskileriyle 'Atatürk'ün devrimlerini' silerek AKP'yi yeneceğini sanıyor. Anlamadığı şu: Bu yöntemle her halükârda AKP zihniyeti kazanmış oluyor!.."

Farklı zamanlarda bu köşede, Ortodoks solun, ulusalcıların ve romantik Marksistlerin esas itibariyle AK Parti için çalıştıklarını iddia ediyorum. Galiba bu cümleyi şöyle ifade etmek daha doğru; Türkiye’nin normalleşmesini istemeyen bu sol çevreler, tıpkı merdiven altı İslamcılar gibi yasakçı bir Türkiye hayal ediyorlar, kısacası otokrat bir anlayışla halkı ‘adam etme’yi çok seviyorlar.

Bu yüzden de ayrı mahallelerde yer almalarına rağmen bu iki kesim, Kılıçdaroğlu’nun tektir edilmesi gereken adımlarına neredeyse benzer cümlelerle saldırıyorlar.

Diyelim ki Ortodoks solun mazereti var, çünkü onlar siyasi tarihimizin hiçbir döneminde özgürlükçü ve demokrat olmadılar, hep jakoben anlayışın temsilcisi oldular, her zaman darbeleri-ara rejimleri savundular, kısacası hep eli sopalı oldular. Dolayısıyla bugün Kılıçdaroğlu’na tahammülsüz olmalarını, Cumhuriyet’in ‘eşit vatandaşlık’ ilkelerine bile saygısızca davranmalarını anlayabiliriz, gerçekten onların intikam almak gibi bir dertleri var…

Ancak AK Parti’nin ve İslamcı kesimlerin başörtüsüne yasal güvence sağlanmasından bu kadar rahatsız olmalarını anlamak mümkün değil. İki gündür iktidar medyası ve AK parti yetkilileri, Kılıçdaroğlu’nun hamlesini püskürtmek için canhıraş bir mücadele veriyorlar.

İktidar cenahındaki başörtüsü rahatsızlığından anlıyoruz ki aslında AK Parti Türkiye’nin normalleşmesini isteyen bir CHP Genel Başkanı değil, 1940’ların ‘tek parti’ dönemi CHP’sini istiyormuş, aslında bugünkü Ortodoks sol ve ulusalcılar da aynı CHP’yi istiyor.

Kısacası AK Parti lisanı hal ile demek istiyor ki “Nereden çıktı bu Kılıçdaroğlu, ne güzel CHP her zaman başörtüsü dahil dini değerlere mesafeli duruyor, biz de meydanlara çıkıp ‘işte CHP zihniyeti bu…’ diyerek dindarları idare ediyorduk.”

İşte tam da bu yüzden şimdi AK Parti, Kılıçdaroğlu’nun ‘helalleşme’ adımlarına, başörtüsü girişimine gıcık oluyor. Oysa doğru ve hakkaniyetli olan özgürlüklerle ilgili kim pozitif bir adım atıyorsa destek olmaktır. Nitekim 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Uzun yıllar başörtüsü karşıtlığını kendisinin en önemli misyonu görmüş ve bundan dolayı birçok acılara sebep olmuş bir partinin bu hatasını nihayet görüp vazgeçmesi ve bunu tüm milletvekillerinin imzasıyla somutlaştırması Türkiye adına çok memnun olunacak olağanüstü bir gelişmedir. Böyle bir dönüşüme öncülük ettiği için de Kemal Beyi tebrik etmek gerekir. Partiler üstü baktığınızda ülkenin normalleşmesi herkesi sevindirmelidir” diyerek devlet adamına yakışan bir tavır ortaya koydu. Ama ne yazık ki AK Parti artık başka bir evrende yaşıyor, o şimdi özgürlükleri kısıtlamak için “sansür yasası” çıkarmakla meşgul…

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (54)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.