Geçiş törenleri

Mensur Akgün

Geçiş töreni” ya da “geçiş ritüeli” Etnograf Arnold van Gennep’in 1909’da yayınlanan kitabıyla antropoloji literatürüne kazandırdığı bir kavram. Kabaca özetlersek toplumların içinde var olan bir gruptan diğerine geçişi ya da bireyin bir durumdan diğerine geçişini ve bu geçiş sırasında yaşanan törenselliği ifade ediyor. Mezuniyet, evlilik ve cenaze törenleri bu geçişlerin en bilinenleri ve kolayca gözlemlenebilenleri.

Lise veya üniversiteyi bitirdiğimizde düzenlenen törenler, kep ve cüppe giymeler hayatımızın bir evrensini bitirip diğerine geçtiğimizi, yeni bir alt grup içine katıldığımızı bize ima ediyor. Evlilik törenleri de öyle. Artık bekar yani sadece kendimize karşı sorumlu olma durumundan çıkıp birlikte olduğumuz insana, birliktelikten ortaya çıkabilecek çocuklarımıza, birlikteliğin doğurduğu ilişkiler ağına karşı da sorumlu olacağımıza işaret ediyor.

***

Aslında hayatın gündelik akışı içinde pek çok geçiş töreni yaşıyor ya da bu törenlerin içinde yer alıyoruz. Kutladığımız her yaş günü nihayetinde bir geçiş töreni mahiyetinde. Pastalara konan mumlar, söylenen şarkılar ve dikkat ettiyseniz zorlama mutluluklar da bu minik törenselliklerin ayrılmaz parçası. Ölüme biraz daha yaklaşmayı kutluyoruz farkında olmaksızın. Ya da yaşadığımıza, bu dünyada varoluşumuza şükrediyoruz.

Ama sebep ne olursa olsun doğum günleri çoğumuz açısından özel önem taşıyor. Tıpkı yıl başları gibi. Esasında yıl içinde yaşadığımız 365 günden, hatta 525 bin 948 dakikadan hiçbir farkı olmayan bir anda yeni bir yıla, hayatımızın yeni bir dönemine geçtiğimiz için mutlu oluyoruz, mutlu olmak istiyoruz. Geçişin törenselliği bizi mutluluğa teşvik ediyor. Bu da özünde hiç kötü bir şey değil.

İnsanın varoluşu için de, toplumun bekası için de törensellik ve törenselliğin barındırdığı mutluluk, mutluluğun ima ettiği umut gerekli. Zaten böylesi günlerde daha çok Milli Piyango bileti almamız bu yüzden değil mi? Geçişin, yılbaşının farklı olacağını, yeninin mutluluk getireceğini umuyoruz. Mutlulukla para arasında çoktandır kurulmuş bağlantı sayesinde tam da geçiş anında “talih kuşunun bize gülebileceğine” inanıyoruz.

Yılbaşının da diğer günlerden farkı olmadığını, 1582’de Papa XIII. Gregorius tarafından Paskalyayı daha kolay hesaplamak amacıyla Jülyen takviminin düzeltilmesi sonucunda 1 Ocak tarihinin yılın başı olarak tescil edildiğini, zaman içinde (Türkiye 1926) hemen bütün dünya tarafından sivil, yani dini olmayan bir düzenleme olarak kabul edildiğini, farklı ülkelerin ve kültürlerin farklı yılbaşılar kutladıklarını düşünürsek muhtemelen mutlu olamayız.

Çünkü mutluluk gerçeğin az da olsa üstünün örtülmesini, törenselliğin buğusuyla gizlenmesini gerekli kılıyor. Balolar, havai fişekler, sokak konserleri, evde seyrettiğimiz özel televizyon programları, oynadığımız tombala, saatler tam 12.00’yi gösterdiğinde atmak zorunda hissettiğimiz sevinç çığlıkları, birbirimizi öpmemiz, tebrik etmemiz, aramamız hem bu törenselliğin parçası, hem de törensellikle içselleştirdiğimiz mutluluğun bizatihi kendisi.

***

Kısacası geçiş, daha doğrusu geçiş süreci güzel olan, geçtiğimiz yer ya da zaman dilimi değil. Çoğumuz biliyoruz veya seziyoruz ki 2019 da 2018’den pek farklı olmayacak. Bunlar önceki yıllarda, yüzyıllarda, hatta bin yıllarda olduğu gibi insanlar yine savaşacak, vahşet yaşanacak, baskı ve hegemonya her alanda hissedilecek. Bir sorun çözülse diğeri ortaya çıkacak. Tarih sona ermeyecek, mücadele bitmeyecek. Belki sağlığımız bozulacak, belki yaşam standardımız. Ama belki de iyi şeyler olacak.

Bence bu son belkiye tutunmakta, umudu ayakta tutmakta, geçişin ne demek olduğunu bilsek bile törenselliğini önemsemekte yarar var. Aksi taktirde mutlu olmak, dolayısıyla da hayata sarılmak zor. Arada sırada gerçeklerden kopmakta, sorunları, konuları anlamak ve anlamlandırmak için çaba harcamamakta sakınca yok. Bazen güzel bir müzikle, bazen güzel bir yemekle, bazen iyi bir romanla, bazen de yıl ya da yaş dönemlerini kutlamakla kendimizden kaçmak gerek. Ama hep sevdiklerimizle ve tabii ki iyi bir yıl temennisiyle…

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.