Son asker çekilirken…

Mensur Akgün

Amerika 20 yıl süren savaşını Pazartesi gece yarısından hemen önce son askeri General Christopher Donahue’nun ve son diplomatı Büyükelçi Ross Wilson’un Kabil Havaalanından kalkan C-17 nakliye uçağına binmesiyle resmen bitirdi. Savaş Amerika’ya trilyonlarla dolara, binlerle insan hayatına maloldu. Afganistan ise yüzbinlerle kayıp verdi. Sonuçta muhtemelen El Kaide yenildi ama 2001 müdahalesiyle devrilen Taliban iktidarı tekrar ele geçirdi.

Daha önce de yazdığım gibi Amerika’nın Afganistan’dan çıkışının, özellikle de bu şekilde çıkışın sonuçları uzun süre tartışılacak. Kesin tarih vermelerinden çıkışın biçimine kadar çok şey konuşulacak. ABD ve Türkiye de dahil müttefikleri hatalarından dersler almaya çalışacak. İnsani dramlar basına yansıdıkça tartışmalar daha da derinleşecek. Amerikalılar bize artık kimse güvenmez derken, İngilizler uçaklarında insan yerine kedi, köpek taşınmasını kendilerine ve dünyaya anlatmakta zorlanacak.

***

Ama en çok da siyaset konuşulacak. Ingiltere’de şimdiden boyumuzdan büyük işlere kalkışmayalım tartışması başladı. Mesela Guardian’da Polly Toynbee, Birleşik Krallık artık her zamankinden daha fazla yumuşak güce dayanmak zorunda diye yazmış. Afganistan aşağılanmasından sonra askeri harcamalarını arttırsalar da Körfez’de ya da başka bir yerde varlık göstermenin kolay olmadığının altını çizmiş.

Önerisi askeri malzeme yerine BBC’ye ya da sanata, kültürel değerlerini yayan British Council’e para ayrılması. İktidar ve hatta muhalefetin onu dinleyecekleri pek sanmam. Ancak tartışmanın süreceğini, Afganistan yenilgisinden pek çok ülke gibi İngiltere’nin de sonuçlar çıkartacağını söyleyebilirim. Benzeri ABD için de geçerli. İyi ki çekildik diyen de var, çekilmekle ve özellikle de bu şekilde çekilmekle kötü yaptık diyen de.

Amerika’da kültürel değer, yumuşak güç gibi kavramların siyasi prim yapması zor. Onların bu deneyimden çıkartacakları nihai sonuç bence 29 Ağustos tarihli New York Times’a katkıda bulunan eski ulusal güvenlik danışmanı Dennis Ross’un söylediklerinden çok farklı olmayacak, bundan önce verilmiş pek çok başka kararla zaten zedelenmiş olan Amerika imajının tazelenmesini, daha da önemlisi Afganistan’a gidişin itici gücü, belki de birincil nedeni olan Ortadoğu’yu, oradaki varlıklarının gerekliliğini gündeme getireceklerdir.

IŞİD’e karşı mücadele verilecekse, bu bölgede de jeopolitik bir boşluk bırakılmayacaksa, Amerika fiilen ya da vekilleri marifetiyle orada olmak zorunda diyeceklerdir. İttifak ağlarının yenilenmesini, Amerika’nın bölgedeki müttefiklerine güvenceler vermesini isteyeceklerdir. Ross, Amerika’nın açık sözlü olması gerektiğine inanıyor. Amaçlarının ne olduğunun anlatılabileceğini ve müttefiklerinin onlara biçilen rolleri oynamak için hazır olacaklarını varsayıyor. Açıkça belirtmese de yazdıklarından her türlü müttefiklik anlaşılıyor.

Muhtemelen yönetim de öyle anlayacak, özellikle de Suriye’deki yerel müttefikine güvenceler sunmayı siyaset olarak benimseyecektir. Çok olasıdır ki Türkiye’yi oyalayabileceklerini, biri hukuki, diğeri fiili müttefikleriyle konuşup ara yolu bulabileceklerini düşüneceklerdir. Türkiye’ye farklı alanlarda tavizler vermeyi tercih edeceklerdir. Kabil’deki IŞİD saldırılarını bölgeye bakışlarının merkezine oturtacaklardır. PYD’nin kendileri açısından önemini teyit etmeye çalışacaklardır.

***

Doğal olarak tam tersini de yapabilirler. Bizimle ve bölgenin belli başlı ülkeleriyle anlaşıp Suriye’den de çıkabilirler. Ama bu şimdilik zayıf bir olasılık. Tartışmanın seyri başka boyutta. Bizim ilk olasılığa karşı hazırlıklı olmamızda, bir yandan Amerika’ya asıl müttefiklerinin kim olduğunu ve müttefikliğin ne anlam ifade ettiğini anlatırken, diğer yanda da Suriye sorununun çözümü, PYD’nin ülke bütünlüğü içinde erimesi için insiyatif geliştirmemizde yarar var.

Türkiye’nin Afganistan sorununu sadece mülteci, iltica, göç tartışmalarına indirgeme lüksü yok. Küresel sonuçlarını da hesaba katmak, olabileceklere karşı şimdiden siyaset geliştirmek zorunda. BAE ve diğer sorunlu ülkelerle ilişkileri normalleştirmek gerekçesi ne olursa olsun iyi bir başlangıçtı. Bunun Suriye ile devam etmesi, PYD’nin bizden çok Suriye’nin sorunu hale gelmesi şart. IŞİD’in tehdit olmaktan çıkartılması için bölgesel işbirlikleri geliştirilmesi, güvenlik mekanizmaları kurulması da öyle…

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.