Dolar/boşalır ve bir analiz

Mevlana İdris

Dövizdeki yükseliş dalgası bazı ayarları ve sinirleri iyice bozdu.

Olaya siyasî mülahazalardan uzak serinkanlı yaklaşımlar rafa kalktı.

Bir taraf ‘dolar 10 lira da olsa hükümeti desteklemeye devam, direneceğiz’ derken, diğer taraf ‘bu yükseliş bir devrin sonu, kurtuluyoruz’ diye çığlık atıyor.

Sorun siyasî mi, ekonomik mi? Dış güçlerin manipülasyonu mu,yoksa ekonomi yasalarının sonucu mu? Türkiye ekonomisinin göstergeleri başarılı mı, başarısız mı? Sebepleri mi yargılamalıyız, sonuçları mı?

Önceki gece sahur ekonomistlerinin her telden yorumunu okudum. Şimdi müsaadenizle sıkı bir ekonomist olduğunu düşündüğüm M. Ali Verçin beyfendinin nesnel ve soğukkanlı tivitlerini ekonomiden anlamayan bendeniz gibi okurlarımın ilginize sunuyorum. İçindeki tahlil ve tesbitler yanında ayrıca çözüm önerisi sunduğu için ilginç ve değerli buldum:

“1 DOLAR 4.82 TL & 1 EURO 5.68 TL OLDU. NE YAPMALI?

2017 ocak ayına girerken bankacılık sektörünün morali müthiş bozuktu.

15 Temmuz hain darbe teşebbüsü sonrasında, ekonomide firma bazında akut bazı gelişmeler oluşmuştu. Hem FETÖ şirketlerinde hem de onların müşteri ya da tedarikçileri olan bazı firmalarda sıkıntılar başlamıştı. Bankalar da alacakları için endişeleniyor fakat ne yapabileceklerini bilmiyorlardı. Hatırlıyorum, baş ekonomistimiz, % 3 büyümeyi yakalarız deyince tartışmış ve O’nun gerçeklerden kopuk olduğunu ima etmiştik.

Derken, Ekonomik Koordinasyon Kurulunda, KGF kredilerinin 2 Milyar TL’den

20 Milyar TL’ye yükseltilmesi önerisi ortaya çıktı. Olur mu, olmaz mı diye tartışırken, Başbakanımız Binali Yıldırım Bey’in cesaretlendirmesiyle bu rakam 200 Milyar TL’ye yükseltildi ve karar çıktı.

Bu KGF uygulaması ve sonuçları adeta mucizevi bir başarıya ulaştı,

Eğer bir Finans OSKAR’ı yarışması olsa, bütün zamanların en başarılı KGF uygulaması olarak, Oscar’ı alırdı,

Çünkü sıkıntıda veya sıkıntıya düşme ihtimali olan veya işini geliştirmek isteyen ama uygun vade, fiyat ve teminatla fon bulamayan firmalara, KGF, bir HIZIR gibi yetişmişti.

Kamuya maliyeti, sağladığı dolaylı faydalar ve vergiler sayesinde, neredeyse yoktu.

Bankalar sıkıntıya düşme ihtimali olan yüzbinlerce firmanın tekrar ayağa kalktığını gördü ve alacaklarını teminata bağladı.

Yani herkesin memnun olduğu sonuçlar ortaya çıktı.

Bütün bu yararların yanı sıra, ülkemiz yıllık %7,4 büyüme hızıyla, dünyanın en yüksek büyüme hızına ulaştı. Bu yüksek büyüme oranı hala devam ediyor. Nereden nereye.

Sonra, kısa bir zaman diliminde çok fazla şey başarmak istediğimiz için, çok hızlı koştuğumuzu anladık.

Enflasyon hızla yükseliyordu.

Çekirdek enflasyon gelecekle ilgili beklentileri bozuyordu

Jeostratejik gelişmeler ve FED’in faiz kararları, ekonomimizin geleceği hakkında soru işaretlerini çoğaltıyordu.

Aslında Ocak 2017’den bu yana faizleri gıdım gıdım artırarak %8,25’ten %13,5’e yükseltmiştik. Buna rağmen, Beklenti Yönetimi başlığı altında gelecekle ilgili sorulan sorulara verilen cevaplar, tabir caizse, kimseyi kesmemeye başladı.

Bu tereddütler faizlerin biraz daha yükselmesine, faizlerin yükselmesi kurların yükselmesine sebebiyet verdi. Adeta bir sarmal oluştu. Böyle bir sarmal beklenmiyordu, ama olursa, TCMB’nin hiç olmazsa, sözlü müdahalesi umuldu. Bu açıklama, sözlü müdahale, geldi.

Bu müdahale vaadi, piyasalar tarafından adeta test edildi, ancak inandırıcı bulunmadı. Piyasa oyuncuları, sözlü müdahalenin altının boş olduğu kanaatine vardı.

Sonuç hiç kimsenin bir ay önce rüyasında bile göremeyeceği oranda bir faiz oranı ve döviz kuru oldu.

Doğru ya da yanlış, Külliye’de alınan kararlara etki ettikleri düşünülen, Cumhurbaşkanı Başdanışmanları Yiğit Bulut, Cemil Ertem ile Star Gazetesi yazarı Ardan Zentürk Beylerin, olayların üzerine benzin döker nitelikteki yazılarına, hiç kimse tarafından, bir düzeltme gelmeyince, beklentiler endişeye dönüştü.

Buraya kadar anlattıklarım, zaten, herkesin bildiği ve takip ettiği hususlardır.

Herkes şu anda iki soru soruyor.

1) Bundan sonra ne olacak?

2) Ne yapmalı?

NE YAPMALI

Bir vatandaş olarak, ben olsam ne yapardım sorusunu kendime sorduğumda oluşturduğum cevabı hükümete arz ediyorum.

Elbette, hükümet yetkililerinde daha detaylı veriler olduğu için, benim önerimden daha doğrusunu bilirler ve daha iyisini yapabilirler.

Tecrübeli bir finans uzmanı ve vatandaş olarak, fikirlerimi söylemeyi görev edinme cüretim için, anlattıklarımla ilgil tüm şahısların müsamahalarına rücu ediyorum.

ÖNERİ

Oluşan volatiliteyi ortadan kaldırmak ve finansal istikrarı tekrar sağlamak amacıyla, Ekonomik Koordinasyon Kurulunda alt bir komite kurulmasına,

Bu alt kurulun, hükümete ve özerk kurullara her türlü öneri ve tavsiyede bulunabilmesine,

Bu alt kurulun, OVP benzeri, üç yıllık bir plan hazırlamasına,

Siyasetçi olarak Mehmet Şimşek başkanlığında teşkiline,

Bu komite üyelerinin üç yıllığına seçilmesine,

Üyeler olarak, Maliye Bakanı, TCMB Başkanı, Hazine Müsteşarı, BDDK Başkanı, SPK Başkanı, TBB Başkanı, TKBB Başkanı ve Sayın Mehmet Şimşek’in uygun göreceği bürokratlardan oluşmasına, karar verilmelidir.

Bu önerimin en güçlü tarafı, Finans Piyasaları tarafından itibarı ve inandırıcılığı yüksek olan Sayın Mehmet Şimşek Bey’in bu kurula başkan ve sözcü olmasıdır.

Yukarıda adını zikretmek zorunda kaldığım saygıdeğer danışmanlar ile bazı pozisyonlarda çalışmak için Ak Parti’ye kur yapan bazı ekonomist beylerin alınacak bu kararlarda etkili olmayacağına ekonomi kamuoyunun inanması, işin diğer önemli boyutunu oluşturmaktadır.

SONUÇ

Bu önerim uygulanırsa kurlar bir ay içinde 4.00 TL civarına inebilir. Faizler önce yükselir ve fakat programın başarısı ortaya çıktıkça kademeli olarak düşer. Örnek Rusya, Brezilya, Hindistan ve Türkiye. Umarım iyi niyetim müsamahayla karşılanır. Saygılar.“

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.