Arabası olan krizden niye şikayet eder!

Mustafa Karaalioğlu

Türkiye’de işlerin yolunda gitmediğini anlamak için delil gerekiyorsa enflasyondan faize, kurdan işsizliğe kadar birçok rakama bakmak yeterlidir. Esasen, işlerin yolunda gitmediğini söylemenin giderek kolaylaşması ve tersini iddia etmenin zorluğu da en az bu rakamlar kadar güçlü bir göstergedir. Ülke yoksullaşması, alım gücünün düşmesi ve iktidarın tedbirlerinin zayıflığına karşı, “Enflasyon bütün dünyada var” demek yeterli olmuyor. Çare kalmayınca “çıkar telefonunu” gibi pek de parlak sayılmayan fikirlere müracaat ediliyor. Yani aslında insanların işleri tıkırında ama fiyatlar biraz arttı diye, hayat standartlarından feragat etmek yerine şikayet ediyorlar mealinde yeni bir tez işlemeye başlıyor. Madem pahalı telefonun var, onu sat evine ekmek götür gibi bir tavsiye…

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin de böyle bir iyimserlik içinde olmalı. “Türkiye değişiyor. Refah seviyesine bakın. Türkiye’de bütün ailelerin, her gelir grubundan ailelerin kapısında otomobili var, çocukları okuyor. Netice itibarıyla hepimiz bireysel hayatımızda bunu hissedebiliriz” diyor. Bakan’ı anlıyorum; Türkiye’de on yılların zenginlik standardı sayılan araba sahibi olmayı hatırlatıyor ve arabası olanın en azından yoksul olamayacağını düşünüyor. Söylemek istediği şey, iddia edildiği gibi büyük bir yoksulluk olmadığı, insanların hayat kalitesi gerilediği için olan bitene itiraz ettikleridir. Siyasi kimliğinden önce değerli bir akademisyen olan Vedat Hoca’nın yaklaşımı bir zamanlar için doğru olabilirdi. Araba sahipliğinin bir vakitler en azından orta sınıf alameti olduğu doğrudur. Ama o tarih, artık tarih olmuştur. Sadece Türkiye için değil, Türkiye gibi gelişmekte olan bütün ülkeler için de…

Dünyada sanayi ve teknoloji üretimi o kadar büyük bir hacme ulaştı ki 20, 30 yıl öncenin hayat standartları artık konuşulmuyor. Üretim arttı, fiyatlar ucuzladı, erişim kolaylaştı ve eskiden lüks olan şeyler artık temel ihtiyaç haline geldi. Sadece bizde değil, gelişmiş gelişmemiş bütün dünyada böyle oldu. Herkesin arabası, buzdolabı, led ekranı, cep telefonu, bilgisayarı ya da bulaşık makinası vardır. Dünyanın yeni standardı budur. Bunların hepsine veya bir kısmına sahip olmak ayrıcalık değil, zarurettir; asla refah göstergesi değildir. Arabası olanların da büyük çoğunluğu düşük gelire sahiptir ve hayat pahalılığı karşısında çaresizdir. Çözüm, o insanlara “arabanı sat evine ekmek götür” imasında bulunmak olamaz…

Daha birkaç gün önce artırılan asgari ücretin aslında “asgari” değil, “ortalama” ücret olduğunu, çünkü ülkedeki bütün çalışanların yüzde 60’ından fazlasının bu paraya çalıştığını ve Avrupa’da ise bu oranın sadece yüzde 9 civarında seyrettiği gerçeğini unutmayalım. Ücret standardı böyle olduktan sonra kapıda iki araba olsa ne fark eder? Bütün ailelerin evinin önünde araba olduğu ve hepsinin çocuklarını rahatlıkla okuttuğu varsayılsa bile Türkiye’de işlerin yolunda gitmediği gerçeği değişmez. Ülke yanlış ekonomi politikaları ve buna bağlı yanlış tercihler nedeniyle ağır enflasyon altında ezilmekte, çalışanlar alım gücünü kaybetmekte, hayat standartları geriye gitmekte ve on milyonlarca insan gelecek için küçük bir tasarruf dahi yapamamaktadır. Kapıdaki araba bu tabloda bir anlam ifade etmez; çoğu bu tablo nedeniyle arabasına bile binemez.

Bakan Bilgin de aslında aynı konuşmada iki binli yıllarda 3 bin dolar olan kişi başına milli gelirin şu anda 10 bin doları geçtiğini -doğrusu 9 bin dolar civarı- söyleyerek, bu gerçeğe yaklaşıyor. 3 bin dolar kişi başı gelire sahip olduğumuz o yıllarda, bizimle aynı ligde olan ülkelerin şimdi 20 bin dolarları yakaladığını hesaba katarsak, insanların neden şikayetçi olduklarını anlamamız da kolaylaşır. Dünya ekonomisi doğal olarak büyüyor, insanların geliri artıyor ve iyi yönetilen ülkeler bu doğal gelişimden paylarını alıyor. Bizim ise nasıl yönetildiğimizi anlatmak için bilmem, 2013 yılında 12 bin 500 doları görüp, şimdi 9 bine gerilemiş olduğumuzu söylemeye gerek var mı?

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (54)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.