Bu seviye başka dili kaldırmaz

Mustafa Karaalioğlu

Birbiriyle doğrudan ilişki içinde olan birçok kavram vardır ve Türkiye böylesi sebep sonuç ilişkilerinin en kötü deneylerinin yapıldığı bir laboratuvar haline gelmiştir. Karmaşık formüller gerekmez… Kötü hukuk sistemi, kötü ekonominin garantisidir. Kötü bir demokrasi, kötü bir liyakat düzeni, kötü bir ifade özgürlüğü sistemi ve kötü bir eğitimin kaçınılmaz sonucudur. Modern insanlık tecrübesi bu ilişkinin örnekleriyle doludur. Ne yazık ki Türkiye de şimdi bu kaçınılmaz sonuca mahkum halde ama inatla denklemi tersine çevirmek gibi umutsuz bir girişimle yıllarını heba ediyor.

Liyakatsizlik, ehliyetsizlik ve niteliksizlikle birlikte hukuksuz, denetimsiz, ifade özgürlüğü olmadan başarmanın mümkün olabileceği gibi imkansız bir teori tekrar tekrar deneniyor. İktidar, bazen farklı enstrümanlarla, bazen farklı hikayeyle bazen ikisini birden kullanarak hiçbir zaman tutmayacak bir siyaset ve toplum projesini dayatmaya çalışıyor. Gereken hiçbir malzemeyi kullanmadan, çabayı göstermeden ve hayat yeni başlıyor gibi tecrübeyi hiç kullanmadan insanlara büyük bir ülke olabileceğimizi anlatmak projesi… Tabii ki gerçekte büyük ülke olmak gerekmiyor. Sadece insanların öyle olabileceğine inanmaları ve bunun için her defasında biraz daha zaman vermeleri yetiyor. Köşeyi dönüp dünyaya hakim olmamıza şurada ne kaldı? Seneye, Lozan’ın gizli maddelerinden kurtulup boğazdaki altınları çıkardıktan sonra!

İktidar, ekonomi böylesine derin bir krize düşmüşken bile sarsılmaz bir iradeyle hikayesine sadık kalmaya devam ediyor. Türkiye’nin karanlık güçler tarafından diz çökmeye zorlandığı, dünyada herkesin bize düşman olduğu, içeride de en az bir o kadar düşman bulunduğu, ne kadar bela varsa gelip bizi bulduğu ama bunun tesadüf olmadığı gibi bir paket senelerdir vatandaşın gözü önünde yuvalanıp duruyor. Kimse de paketin için açıp bakmayı akıl etmiyor. İktidarın sandıktan kaynaklanan gücünden daha kullanışlı ve etkili sermayesi bu basit, gerçek dışı ve ikna edici hikayesidir. Bu kadar yanlışa ve yanlışta ısrara rağmen ayakta kalmaya sadece aritmetik güç yetmez, üzerine bir de hikaye gerekirdi. İktidar çoktandır onu bulmanın ve anlatmanın konforunu sürüyor.

Eğitim, araştırma, mantık ve muvazene gerektirmeyen, bilakis bunlara düşman bir komplo teorisi dizisinin eşlik ettiği sanal bir düzende yaşıyoruz. Gerçekle alakası olmayan tarih, gerçekten çoktan kopmuş din yorumu ve en kötüsü de gerçekle uzaktan yakından ilgisi bulunmayan dünya haberleri koskoca ülkeyi oyalıyor. Göz göre göre dünyanın en kötü ekonomilerinden biri haline getirilen ülkenin, düşmana korku saldığına inanan geniş kitlelerin varlığı bu sayede mümkün olabiliyor. Ya da bu insanlar, borç için kapısını çaldığımız ülkelerin bizi ölesiye kıskandığına bu yüzden kolaylıkla inanabiliyor. Amerika’nın Avrupa’nın işi gücü bırakıp bizi durdurmak için sabahlara kadar plan yaptığı hikayesinin kolaylıkla yutulmasının sebebi de budur. Travmalarla dolu bir tarihi gerçeklerden koparıp, üzerine birkaç güncel resim ve fotoğraf ekleyince hikaye tamamlanıyor. Ötesini berisini sormaya lüzum olmuyor.

Seviyesiz, kalitesiz, lümpen siyaset lisanı da bu zeminin kaçınılmaz sonucudur. Hukuksuz bir ülkenin kötü bir ekonomiye mahkumiyeti gibi, hikayesi basit bir toplumun dili de zayıflığa mahkumdur. Fikir, mana, mizah boğulur; argo kalıplar, lümpen klişeler lisana hükümdar olur. Esasen, bu kadar komplo teorisi, bu kadar tarih yalanı, böylesine çarpıtılmış değerler ve dünyadan bihaber dünya malumatı daha iyi bir lisanı hak etmez. Zorlasan nafile, bünye de kabul etmez.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (101)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.