Tek kutuplu dünyaya doğru

Mustafa Karaalioğlu

İki haftanın ardından Rusya’nın Ukrayna planları hızlı ve garantili bir zafer getirmedi, tam tersi oldu. Oyuna ağırlık koymak için son ana kadar bekleyen Batı savaş sahasının dışında harekete geçerek hızlı ve acılı bir üstünlük elde etti. Tarihin en büyük, en yaygın ve en kararlı yaptırım paketi, ne kadar büyük ve korkutucu olursa olsun bir ülkenin elinin kolunun bağlanabileceğini gösterdi. ABD ve Avrupa kendi sistemlerinin avantajları ve kendi paralarıyla Rusya’nın yarattığı kargaşaya sert tepki verdi. Bir yandan da Putin’i yangını daha da büyütemeyeceği, savaşı yayamayacağı bir çerçevede tutmayı başardı. En azından şimdiye kadar.

14 günün ardından dünya yeni bir düzene, yeni bir kutuplaşmaya mı gidiyor? Ezberler bozuldu ve yeni şeyler mi ezberlenecek?

İşin içinde ABD, Avrupa, Rusya ve bir parça da Çin olduğunda toz bulutunun ineceği günün ardından oluşacak tabloyu “yeni dünya düzeni” deyimiyle tanımlamak kolay olabilir ama böyle olmayacak. Batı blokunun ekonomik gücünü cesaretle kullanması gösteriyor ki sadece geleneksel iktisadi ve politik düzen tahkim edilmiş olacak. Dünyayı koordine eden mekanizmanın üzerindeki pas silinmiş olacak. Rusya hak ettiğinden fazlasını kazanıp harcayan ülke olma özelliğini kaybedecek ve dünyanın bir numaralı güvenlik problemi olmaya terfi edecek. Elbette askeri ve coğrafi bir güç olarak etkisini göstermeye devam edecek ama zayıflamış ve hareket kabiliyetini kaybetmiş ekonomisiyle bir kutup olamayacak. Yani iki kutuplu dünya olmayacak çünkü kutuplardan biri, değil kendi safındakilere zenginlik ve ekonomik faaliyet vadetmek, kendisine bile fayda sağlamakta zorlanacak.

***

Birbiri için fayda üretmeyen ülkeler arasındaki ilişkiler kutup oluşturamaz. Rusya gücüne rağmen, herhangi bir alanda herhangi bir ülkeye kalıcı ve sorunsuz bir avantaj sağlayabilecek bir ülke kapasitesi taşımıyor. Kendisiyle birlikte hareket edecek ülkelere güvenlik ve refah aktaramaz; aksine, onları uluslararası alanda riske atabilir. En nihayet, Putin’in yayılmacılık ve işgal siyaseti, başarısız Sovyet tecrübesi kadar bile cazip bir ideoloji değildir.

Dünyada otokratik siyasetin ve yönetimlerin eskiye kıyasla daha diri olması da Rusya’yı cazip kılmaya yetmiyor. Çünkü otokrasinin tabiatı gereği kimse bir başkasının emperyal planları için dayanışmayı faydalı bulmuyor. Rusya toprak genişletecekse bundan Avrupalı veya Latin Amerikalı aşırı sağcılar ve otokratların çıkarı nedir? Nitekim, Ukrayna işgaline kadar anti-Amerikan motivasyonlarla Rusya’ya sempati besleyen Avrupalı ırkçı/aşırı sağ partiler ve liderler şu sıralarda kendilerini ayrıştırma çabası içindeler. Buraya kadar gerilemek de Putin’in kendisi ve ülkesi adına kaybettiği ilgiyi anlatan dramatik bir örnektir. Birleşmiş Milletler oylamasında neredeyse hiç destek bulamaması da öyleydi.

***

Öte yandan, Rusya’nın işgal için ileri sürdüğü bütün tezler gün geçtikçe tutarsız hale geliyor ve dünya yaşadığı gerilimin faturasını şişirmek için daha fazla enstrüman bulmaya odaklanıyor. Süreç böyle geliştiği için de Rusya ile dostluk ve yakınlık gösterme cesareti tıpkı Ruble gibi her saat değer kaybediyor.

Tabiatıyla, böyle bir statükodan iki kutup çıkmayacaktır. İki kutup varsayımı Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi öncesine göre bugün daha imkansız ve zayıf bir hipotez artık. Putin’in ülkesi Batı’ya karşı ekonomik, siyasi ve psikolojik rekabet standartlarını iki hafta önce kendi eliyle geriletti. Rus ekonomisinin toparlanması veya eski seviyeyi yakalaması çok zaman alacak ve muhtemelen görünen gelecekte mümkün olmayacak. Yaptırımların her gün yeni bir branşa sıçraması da Batı’nın motivasyonunun yüksek ve izolasyon sürecinin kalıcı olduğunu gösteriyor.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (71)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.