KPSS’nin cılkı nasıl çıkarılır?

Şenol Kaluç

Rahmetli Ecevit’in ayrımcılıkta zirvelerde gezen ülkemize yaptığı en büyük hizmetlerden birisi, devlet kademelerine işçi ve memur alımlarında başlattığı DMS-KPSS sınavları idi. İlk kez 1999 yılında Devlet Memurları Sınavı (DMS) adı altında yapılan sınavla, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde belki de ilk kez devlet kadrolarına yerleşmede -en azından mülakat istenmeyen alanlarda- torpillerin önüne geçilmiş ve dayısı olmayan vatandaşlar için de devlet kapısı açılmıştı. Sınav daha sonra Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) adını almıştı.

Dayı aramanın yerini “Puanımı alır ben de atanırım!” dönemi almıştı.

Yıl 2008 olmalı; bir arkadaşımın evinde sohbet ederken, bizden yaşça küçük kardeşleri de gelmiş, oradan buradan derken iş güç konusuna girmiştik. Kardeşlerden birisi memleketinden, mezhebinden vesaire sebeplerle kendisinin memur olamayacağını, iktidarın ayrımcılık yaptığından bahisle esip gürlerken, küçük kardeşi -ikisi de iktisat-işletme mezunu idi- “Bırak abi bu işleri sen yan gel yat, KPSS’den 50’yi dahi zor al sonra beni falan, filan sebeple almıyorlar diye konuş. Bak ben 90 aldım, iki hafta sonra Rize’de işe başlayacağım.” demişti.

Tabii burada kardeşinin itirazının haklı olduğu yer de vardı, kendisi için olmasa da hukuk fakültesini başarı ile bitiren ve hakimlik-savcılık sınavlarında hem de üç yıl üst üste derece yapmasına rağmen kız kardeşleri nüfustaki kütüğünden dolayı üç kez mülakatla elenmiş, en sonunda da devletten umudu keserek İzmir’deki bir hukuk bürosunda stajyer avukat olarak çalışmaya başlamıştı.

Bugünlerde İçişleri Bakanının “Biz pozitif ayrımcılık da yapıyoruz. Kendisini Alevi olarak tanıtan kaymakam adaylarını almak istiyoruz.” açıklamasının, seçimler yaklaşırken muhataplarında -20 yıllık kesintisiz bir iktidarın ardından- bayram değil seyran değil hissi uyandırdığını anlamak için sanırım Alevi olmaya gerek yok…

Gelin görün ki bu güzel sistem, bir süre sonra birilerinin eline ayağına dolaştığı için sağından solundan delindiğini, adalet diye yola çıkanların güya adaleti tesis için ilgisiz alanlara bile mülakat getirdiklerini gördük. Mesela öğretmen adayı olabilmek için yıllarını harcayıp üstüne bir de KPSS sınavına girip yeterli puan alan insanlara “Yetmez, sizi bir de mülakata alacağız” dendi.

Sanırım, Türkiye şartlarında mülakatın ne anlama geldiğini hepimiz biliyoruz. Ancak, o da yetmemiş olmalı ki işi rahatça yürütebilmek için KPSS’iz işçi ve memur alımının önü de sonuna kadar açıldı. Hem de adında adalet yazan bir parti tarafından.

Daha geçenlerde Türkiye’nin en saygın isimlerinden birisi olarak bilinen ve insanların severek okudukları ve izledikleri Üstün Dökmen’in başörtülü PDR uzmanlığı üzerinden yaptığı yorum toplumsal zihniyetimizin nasıl da iki yüzlü olduğunu bir kere daha gösterdi bizlere.

Kendi normlarına uymayan herkesi ötekileştiren bir zihniyetin egemen olduğu bir toplumda yapılacak mülakatlardan hakkaniyet çıkabilir mi?

Elinizi vicdanınıza koyarak “evet” diyebilir misiniz?

***

DMS-KPSS derken işin bir başka boyutu daha var, maalesef.

Hırsızlık!

Biliyorsunuz bir dönem sınav sorularının çalınması ya da farklı düzeneklerle iş kotarılması vaka-i adiyedendi… İşin bazen kör kör parmağım gözüne misali yapıldığı da olmuyor değildi. Karı-koca, çoluk çocuk 100 alanları geçtik, işin koca bir sülaleye kadar uzandığı bile olabiliyordu.

Geçmiş yıllarda bir taşra belediyesi itfaiyeci almak için kadro ilanı verir. Ancak, başvurulardan bir süre belediye başkanı personel alımını iptal eder. Durum tabii o dönem herkesin ilgisini çeker, ben de tanıdığım belediye başkan yardımcısı dostuma, iptalin nedenini sorduğumda aldığım cevap karşısında şoke olmuştum. Dediğine göre ilana çıkıldıktan sonra başvuruların alındığını ancak bir ilin, bir ilçesinin, bir köyünden nerede ise birbirleri ile birinci derece akraba onlarca kişinin hem de en yüksek puanlarla ilana başvurdukları, durumu öğrenen Başkanın da “Böyle saçma şey olur mu?” diyerek ilanı iptal ettiğini söylemişti.

Tam da o sırada KPSS ve benzeri sınavlarda soruların çalındığı şayiaları ortalıkta dolaşıyordu… Şimdi biliyoruz ki sorular çok uzun süredir çalınıyormuş ve bugün dedikodusu bile sınav iptal ettirebiliyor!

FETÖ öncesi soru çalmaktan çok, sınav sırasında birtakım hileler yapıldığı çok dillendirilen mevzulardandı. Zaman zaman bu münferit olaylardan yakalananlar da olurdu. Sınav sırasında soruların çözülerek cevapların öğrencilere iletildiği ya da sınav adayının yerine başkalarının girdiği vakalar da basına yansıyabiliyordu.

Bir dönem, YÖK’ün dil sınavlarında yaşanan usulsüzlükleri incelediğinde bu sınavlar için kurulmuş çetelerin olduğu gerçeği ortaya çıkmış ancak konu çeşitli gerekçelerle sumen altı edilmişti.

***

Velhasılıkelam, hak ve hukuk kavramları toplumsal bilincimizde hala kişiye, duruma, konuya vs. göre değişiyor. Bu nedenle yazıya Öğretmen Kariyer Basamakları sınavında mülakata karşı çıkan Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’i tebrik ederek uygulamayı öğretmen alımlarına da taşıması temennisi ile nokta koyalım.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (9)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.